Evrim Tarihinde Bu Ay: Türlerin Kökeni, Darwin ve Evrim

24 Kasım 1859

24 Kasım 1859

Charles Darwin’in “Türlerin Kökeni” veya uzun ismiyle “Doğal Seçilim Yoluyla Türlerin Kökeni Üzerine veya Desteklenen Irkların Yaşam Savaşında Korunumu” isimli önemli eseri, 153 yıl önce bugün yayınlandı. Darwin’in doğal seçilim adını verdiği bir süreçle, populasyonların nesiller boyu şekillenerek evrildiğine dair fikirlerine yer verdiği kitabı, ortak atadan kalıtıma, yaşamın çeşitliliğine ve evrimsel dallanmaya dair birçok kanıtlar sunuyordu. Bu kanıtların birçoğu Beagle gemisiyle çıktığı serüvenine uzanıyordu. Darwin’in düşünceleri ve tezleri kendisinden önceki birikime dayansa ve bu tezlerinde birçok şeyi tüm yönleriyle açıklayamamış olsa da, Türlerin Kökeni biyoloji biliminde bir devrim yaratmıştır denebilir.

“Binyılın en büyük bilimsel gelişmesi hangisidir” sorusuna, olasılıkla farklı yanıtlar gelecektir: Bir ihtimalle Büyük Patlama, izafiyet, belki de kuantum kuramı. Ancak, herkes Darwin’in “Evrim Kuramı”nı bilir. Charles Darwin, getirdiği yeni bilimsel yaklaşımlar nedeniyle, evrim biliminin babası olarak nitelendiriliyor. Hatta, evrim sözcüğü çoğunlukla Darwin’le eşanlamlı kullanılıyor ve bu yüzden de darwincilik diye anılıyor. Darwin ve ona ait terimler, “Türlerin Köke”ni” adlı kitabının yayımından bugüne geçen 153 yıldan beri, dünyanın en uzun bilimsel tartışmasını oluşturuyor.

İnsanın evrimi.

İnsanın evrimi

 

Charles Robert Darwin

Charles Robert Darwin

Charles Robert Darwin, 12 Şubat 1809’da, İngiltere’nin Shrewsburg kentinde dünyaya geldi. Çocukluk yıllarında, zamanının büyük bölümünü böcek, bitki, kuş yumurtası ve çakıl taşı toplamakla geçirdi. Bilime meraklıydı, babası doktor olmasını istediğinden, onu Edinburg Üniversitesi’ne gönderdi. Ancak, doktorluk Darwin’e göre bir meslek değildi. Bu sefer de, teoloji öğrenimi yapması için Cambridge Üniversitesi’ne yollandı. Okulu yeterli bir dereceyle tamamladı.
İlginç bir biçimde, Darwin’i “Türlerin Kökeni” adlı kitabı yazmaya yönlendiren kişi bir papazdı. Cambridge Üniversitesi botanik profesörü John Stevens Henslow’un bilimsel çalışmaları, Darwin’in zooloji ve botaniğe merak salmasına öncülük etti. Zamanının çoğunu, Henslow’la birlikte araziye çıkıp kınkanatlı böcekleri toplamakla geçiriyordu.
Bu arada, İngiliz gemisi HMS Beagle, bilimsel araştırmalar yapmak üzere, Güney Amerika’yı yakından tanıyan kaptan Robert Fitzroy’un yönetiminde, dünya turu yapmak için sefere hazırlanıyordu. Başta, yolculuğun iki yıl süreceği düşünülüyordu; ama, beş yılda tamamlandı. Kaptan, yanında jeolojik yapıyı gözlemesi için iyi yetişmiş bir doğa bilimcisini de götürmek istiyordu. Darwin, babasının itirazına karşın, Henslow’un çabalarıyla bu geziye çıkmayı kabul etti. 27 Aralık 1831’de, 22 yaşındaki Darwin, Devenport limanından denize açıldı.
Yanına pek çok kitap almıştı. Bunlardan biri de, Henslow’un salık verdiği, İskoç bilim adamı Charles Lyell’in yazdığı “Jeolojinin İlkeleri” (Principles of Geology) başlıklı kitabın birinci cildiydi. Kitapta, dünya yüzünün devamlı değişme fikri işleniyordu ve Darwin bundan büyük ölçüde etkilendi. Lyell’in kitabı ona, gününün dünyası ile geçmiş arasında ilişki kurulabileceğini gösterdi. Dahası, dünyanın geçmişi çok eskilere uzanıyordu. İşte bu kavramlar, Darwin’in evrim kuramının kaynağını oluşturdu.

Alfred Russel

Alfred Russel

1850’lerin sonlarına doğru Darwin’in fikirlerinin gelişmesinde çok yardımcı olan ünlü jeolog Charles Lyell, Darwin’i Alfred Russel Wallace’ın çalışmalarından haberdar etmişti. Wallace’ın çalışmalarının Darwin’inkiyle oldukça benzer yönde ilerlediğini farkeden Lyell, Darwin’i çalışmalarını yayınlaması için teşvik etti. Darwin ise, kısa bir makale yayınlamaktansa bir kitap yazmaktan yanaydı. Ancak 1858’de, doğabilimci  Alfred Russel Wallace’tan bir yayın taslağı aldı. Bu kısa makalede de, Darwin’in uzun yıllar sonra ulaştığı sonuç, yani canlıların yavaş yavaş değişme kavramı açıklanıyordu. Sonraları çok sıkı dost olan iki bilim adamı, araştırmalarını yayımlatmaya karar verdiler. 24 Kasım 1859’da, “Doğal Ayıklanma ile Türlerin Kökeni” ya da kısa adıyla “Türlerin Kökeni” (Origin of Species) adlı kitap 1.250 adet basıldı. Bu kitapta, tüm organizmaların gereğinden fazla yavru meydana getirme yeteneğine sahip olduğunu; ancak, elenenlerle nüfusta denge sağlandığını belirtti. İkinci olarak, bir türün içerisindeki bireylerin, kalıtsal özellikler bakımından farklı olduğu gerçeğini anlattı. Bu gerçeklerden hareketle, yavruların hayatta kalması için yaşam kavgası vermek zorunda olduğunu, çevreye uyum sağlayan türlerin yaşamına devam ettiğini, veremeyenlerinse ortadan kalktığını, istenen özelliklerin de kalıtsal olarak gelecek döllere aktarıldığını ve türlerin özelliklerinin seçiminin her bölge ve koşulda farklı olması gerektiğini varsaydı.

İnsanın Evrimi - Türler

İnsanın Evrimi – Türler

The Descent of Man and Selection in Relation to Sex

The Descent of Man and Selection in Relation to Sex

Bilimsel çevrelerde büyük yankı uyandıran kitap, saldırılarla da karşılaştı. Darwin, tüm tepkilere rağmen araştırmalarını sürdürdü ve insan evrimi konusundaki görüşlerini saklamanın gereksiz olduğuna karar vererek, 1867’de, “İnsan Soyunun Türemesi ve Cinsiyetine Bağlı Ayıklanma” (The Descent of Man and Selection in Relation to Sex) kitabını yayımladı. Burada, insanın diğer memelilerden morfolojik, fizyolojik ve psikolojik bakımdan farklı olmadığını savunuyordu. Çünkü insan da evrim yasalarına bağlıydı. Bu kitapta aynı zamanda eşeysel ayıklanma kavramı da açıklanıyordu. 

Biyolojideki yeni gelişmeler, genetik bilimi, özellikle kalıtım konusundaki bilgi birikimi, Darwin’in varsayımını özü itibariyle destekliyor. 19 Nisan 1882’de hayata gözlerini yuman Darwin’in “Türlerin Kökeni” adlı eseri, bilim tarihinin en önemli eserlerinden. Darwin’in mezarı, tarihe adını yazdırmış kişilerin gömüldüğü Westminister Manastırı’nda bulunuyor.

 

Prof. Dr. Ali Demirsoy

Prof. Dr. Ali Demirsoy

Prof. Dr. Ali Demirsoy’un yorumuyla Darwin ve evrim:

“Darwin’in, temel ilkeler olarak kabul edilen hiçbir bulgusu, bugüne kadar aşındırılmış ya da tersi kanıtlanmış değildir. Örneğin, Darwin’in kurmuş olduğu ‘Doğal Ayıklanma Yasası’, kesinlikle güncelliğini ve bilimselliğini yitirmedi. Darwin’in ayrıca bir söylediği de şuydu, ‘Fakir toplumlar istedikleri kadar çocuk yapsınlar, bunun çok büyük zararı olmaz; çünkü burada zaten ölüm oranı çok yüksek olacaktır ve ayıklanma fazladır.’ Bence doğru da söylemiştir. Ama Darwin antibiyotiğin bulunacağını bilemezdi. Yani, bu kadar ilacın ve tıbbi gelişmenin, insan soyuna yapılacak müdahalelerin geleceğini bilemezdi.

Darwinizm’e karşı olmak, gericilik, tutuculuk, Osmanlı Devleti örneğindeki gibi tarihte elenmiş bir sürü toplumun başına gelen yok oluşun, sizin başınıza da gelmesi anlamındadır. Nitekim ABD’deki Yüksek Mahkeme’nin orta eğitimde mecburen evrim öğretisinin verilmesi kararının arkasında, 1957 yılından itibaren Amerika’nın bilimsel olarak gerilemesinin etkisi çok büyüktür. Anlaşılmıştır ki, Amerika’da Darwinizm okutulmadığı için, bilimsel gelişim kendini sürdüremiyor. Dolayısıyla, Darwinizm’in içeriğinden küçük küçük parçalar alıp da, Darwin’in o çağda henüz bilmediği konulardan ona hücum edip, öğretiyi sözüm ona yıkma gibi bir saflığa düşmemek gerekiyor. Aksine onun mantığını kavrayıp, onu bütün sosyal gelişmelere de uygulamak gerekiyor.”   

”Böylece, tasavvur edebileceğimiz en yüce nesne yani yüksek hayvanların üretimi, doğanın savaşının, kıtlık ve ölümün doğrudan bir sonucudur. İlk olarak bir veya birkaç formun içine üflenmiş olan pek çok gücüyle birlikte bu yaşam görüşünde ihtişam var; ve bu gezegen sabit yerçekimi yasası uyarınca dönmeye devam ederken, böylesine basit bir başlangıçtan en güzel ve en şahane sayısız form evrimleşti ve evrimleşmekte.”

Türlerin Kökeni’nin son cümlesi, 1. Baskı.

There is Grandeur in the this view of life.

There is Grandeur in the this view of life.

 

 

KAYNAKÇA
http://en.wikipedia.org/wiki/On_the_Origin_of_Species
http://www.evrimteorisi.org/
TalkOrigins-Introduction to Evolutionary Biology
http://www.focusdergisi.com.tr/
 

Leave a Reply