Kitaplarda Var Olan Benliklerimiz

13 yaşımda Franz Kafka’nın Dönüşüm‘ünü ilk okuduğumda kendimi o büyük haşereye çok benzetmiştim. Benim için kara kuru, kabukları olan, etrafındakilere yalnızca var olarak zarar verdiğine inanan bir yaratık olmak çok yabancı bir duygu değildi. O bir sene boyunca uyuyamadığım gecelerde -ki bu neredeyse her güne tekabül ediyordu- Gregor Samsa’nın odası içerisinde duvarlara tutunarak dolanıp durduğunu, hissettiği yalnızlık duygusunu, kapana kısılmasının sevdikleri için daha iyi olduğunun kabulü içinde yaşayışını hayal ettim. Belki de o böceğin benliğimden ayrılıp somut bir varlığa dönüşmesi bana huzur veriyordu, Dönüşüm o odada izlediğim ve dolayısıyla önem verdiğim şeyin odadaki büyük böcek değil de odanın kendisi olduğunun farkına varmamı sağlamıştı. Şimdi büyüdüm, odam genişledi, içerideki böceğe odaya ve kendine zarar vermeyecek kadar alan bıraktım. Ama o kitabın kapağına her baktığımda, 13 yaşındaki korkmuş ve kimsesiz benliğime geri dönüyorum. Bu huyumda yalnız olmadığımı da biliyorum, Büyük İskender belki de bunun en ‘büyük’ örneği.

İskender kendini özdeşleştireceği karakteri seçememiş, o karakter biraz kaderinde, biraz da yetiştirilişinde varmış. Küçüklüğünden itibaren annesi Olympias’ın soyunun Akhilleus’un oğlu Neoptolemos’a dayandığına inanarak, bakıcısı tarafından “Akhilleus” takma adıyla çağrılarak, Homerik eserleri okuyarak büyüyen İskender için Akhilleus karakteri hiç yabancı değilmiş. İskender’in büyük işler başarabilme gayesi ile yetiştirilmesi, Makedonya’nın yaşattığı Grekoromen kültür, ve aşina olduğu siyasi iklim Akhillus’unkine çok benzeyen İskender için pek tabii Akhilleus’u kendine yakın görmesi kaçınılmaz. Bulunduğu dönem ve coğrafyada efsane ile gerçeklik, mit ile hayat ayrımı bulunmadığından Akhilleus gibi mitolojik karakterlerin gerçek olduğuna, soyağaçlarının devam ettiğine inanılıyor oluşu da İskender’in Akhilleus’la kadersel bir bağı olduğuna, kendisinin bu edebiyat karakterinin fani bir kopyası olduğuna dair bir düşünce geliştirmesine de sebep olmuş olabilir.

Bu benzerliği İskender’in kendi iradesiyle yaşatmaya çalıştığına dair de birçok örnek var. İskender’in en önemli gezilerinden biri olan Truva gezisinde Büyük İskender, hayranlık duyduğu Akhilleus’un mezarını taçlandırmış ve adaklarla onurlandırmış, yakın arkadaşı Hephaestion ise aynısını Akhilleus’un yakın arkadaşı olan Patroklos’un mezarında yapmış. Mezarın başında kurban keserek adak adayan İskender, Paris’in arpını görmek isteyip istemediği sorulduğunda Akhilleus’un ‘cesur adamların galibiyetlerinin melodisini çalan lirini’ görmeyi tercih edeceğini söylemiş ve mezar başında birçok başka ritüel gerçekleştirmiş.

Bu seferin yanı sıra İskender’in yakın arkadaşı Hephaestion’u kaybetmesi üzerine tıpkı Akhilleus’un Patroklos’a yaptığı gibi saçlarını keserek cesedinin üzerine bırakması, cesedinin yanı başında ağlaması, uzun süre aç ve susuz kalması, arkadaşına çok ihtişamlı bir cenaze töreni düzenlemesi; düşmanı Betis’i Akhilleus’un Hektor’a yaptığı gibi arabasının arkasına bağlayıp sürerek cezalandırması, toplumdaki genel kabul görenin aksine Akhilleus gibi sakalsız gezmesi, Akhilleus’un zırhıyla resmedildiği paralar bastırması ve doğruluğu tartışmalı olmakla birlikte kalkanının üstünde Akhilleus’un resminin bulunması kendisinin Akhilleus’a olan hayranlığını ortaya koyar nitelikte.

Fakat benim için en çarpıcı, en duygulandırıcı örnek, İskender’in uzun yıllar boyunca yastığının altında hiçbir zaman yanından eksik etmediği Aristoteles tarafından notlandırılmış İlyada kopyası ve hançeri ile uyuması oldu. Çocukluğundan beri en sevdiği kitap karakterini her hareketinde taşımış, kendini bir bakıma ona göre yontmuş, yatmadan önce belki de ilk defa okuyormuş gibi heyecanla hikayelerini okumuş, herhangi bir durumda bir zarar gelmesin diye yastığının altında Akhilleus’u saklamış İskender; benim için kara böceğim gibi tanıdık bir sima. Aslında hepimiz birbirimize, kitaplara, hikayelere, yaratılmış ve yarattığımız her şeye çok benziyoruz. Günün sonunda hepimizin yastığının altına sakladığı küçük benlikleri var.

KAYNAKÇA

Garvey, Patrick. “Did Alexander the Great Really Idolize Achilles?” Ancient Heroes, Ancient Heroes, 14 Jan. 2016, http://ancientheroes.net/blog/did-alexander-the-great-really-idolize-achilles.

Vorhis, Justin Grant. “The Best of the Macedonians: Alexander as Achilles in Arrian, Curtius, and Plutarch.” EScholarship, University of California, 5 June 2017, https://escholarship.org/uc/item/76s9x3jv.

Leave a Reply