Fiziksel Tiyatro Araştırmaları: Şatonun Altında

Fiziksel Tiyatro Araştırmaları’nın ilk projesi olan William Shakespeare’in Macbeth oyunundan esinlenilerek yaratılan Şatonun Altında seyirci ile buluşuyor. Fiziksel Tiyatro Araştırmaları, Fiziksel Tiyatro ve Komedi Okulu bünyesinde 2016 yılında Jacques Lecoq pedagojisi temel alınarak oluşturuldu. Fiziksel Tiyatro Araştırmalarının amacı maske oyunculuğu, fiziksel hikâye anlatıcılığı, grotesk oyunculuk, clown, bufon gibi farklı fiziksel tiyatro tekniklerinin klasik metinlerle buluştuğu eserleri sahneleme ve bu tekniklerin sahne üstünde araştırılması olarak belirlendi (“Hakkında”). Şatonun Altında, sahnelenmeye başladığı dönemden bugüne kayda değer ödüllere aday gösterildi ve çeşitli ödüller kazandı.

Fiziksel tiyatro, bedenin teatral olanaklarını bütünüyle kullanarak figür yaratmayı ve bu figürü oyuncunun disiplini ile metinden daha ön plana çıkartarak oynama alanı yaratır (Eşigül 3).

Pınar Arık Ateş fiziksel tiyatronun özelliklerini aşağıdaki şekilde sıralar:

“1.Oyunculuğa bilinçle yaklaşım söz konusudur.

2. Hareket oyuncunun birincil anlatım öğesidir.

3. Oyuncunun jest ve hareketleri simgesel, stilize ve tiyatrosalcıdır.

4. Müzik ve oyunculuk genellikle birlikte değerlendirilir.

5. Söylemekten ziyade gösteren ve fiziksel eyleme dayalı bir oyunculuk anlayışı vardır.

6. Oyuncu yönetmenin ya da yazarın temsilcisi değil, yaratıcı sürecin en belirleyici unsurudur.” (129,130).

Avangart tutumlar ve gerçekçiliğe dair arayışlar ile yaygın bir anlayış olan metnin ve yazarın oyun üzerindeki hakimiyeti dogması değişmeye ve dönüşmeye başlar. Oyuncunun fiziksel olanaklılığına odaklanan; beden, hareket ve ritim üzerinden ilerleyen ve mekân anlatısının katkılarıyla doğal eylemleri ön plana çıkartan yenilikçi bir tiyatro yaratılır (Eşigül 4).

Fiziksel tiyatro köklerini, çağdaş tiyatronun Stanislawski ile beraber öncülerinden kabul edilen Jacques Copeau’nün çalışmalarında var eder. Copeau, natüralist tiyatro anlayışına karşı çıkar ve sahne dekorunu ifadenin özüne indirgeyerek bedensel anlatım ile rol yaratımını önceler ve esnek, inovatif oyunculuğu önerir (Eşigül 5). Copeau tiyatro pedagojisini doğaçlamaya dayandırır ve pedagojisinin içerisinde beceri oyunları, atletik sporlar, dans, akrobasi, teknik ve ritmik jimnastik gibi fiziksel çalışmalar önemli bir yer kaplar. Copeau, fiziksel tiyatro türlerinden sayılan clown’un komedi etkisinden ve doğaçlama tekniklerinden yararlanmayı gözetir (Eşigül 6).

Lecoq, Copeau’dan etkilenerek Paris’te kendi okulunu kurar. Bu okulda verilen eğitim; Dario Fo’nun commedia dell’arte maskelerini yeniden tasarlayarak yarattığı nötr maske, commedia dell’arte, yunan tragedyası, koro, bedensel anlatı, beyaz pandomim, müzik, figüratif mim, dramatik akrobasi ve eylem mimi olarak literatüre geçen ve Lecoq pedagojisinde çağdaş tanımlarını bulan tiyatro kavramları üzerinden ilerlemiştir. Sözlü doğaçlama ve yazma pratikleri de eğitim programına eklenir. Okulun sunduğu eğitim oyunculuk eğitimi ile sınırlı kalmamış; yazarlık, yönetmenlik eğitimi de vererek kapsayıcı bir tiyatro eğitimi sağlamıştır. Okul öğrencilerin kendilerini keşfetmelerine olanak tanır ve bunu destekler (Eşigül 6). Lecoq tiyatro pedagojisini “sessizlikten sese doğru giden bir yolculuk” olarak nitelendirir (Eşigül 6).

Macbeth’in başından geçenler saraydaki iki çamaşırcı tarafından aktarılıyor. İki çamaşırcı de kendi karakterleri üzerinden olay örgüsündeki çeşitli karakterleri kendilerine özgü üslubu sekteye uğratmadan aktarıyorlar. Çamaşırcı kadınların saray halkı tarafından varlığının ne ölçüde bilindiği, hangi dönemden beri orada oldukları bilinmezken çamaşırcılar olayın sessiz tanıkları olarak sürdürdükleri varlıklarını sahnede bozarak yaşanan olaylara dair hakimiyetlerini jest ve mimikler ile harmanlanan alaycı üsluplarıyla ifade ediyorlar.

Aktarılmak istenen fikir ve duygular, toplumsal normlardan sıyrılarak en berrak halleriyle aktarılıyorlar. İçsel deneyimlerinin doğrudan yansıması hem izleyicileri hem de oyuncuları aktarım gerçekleştikçe özgürleştiriyor. Bu görülmeye alışılagelinmemiş fakat ruhun arzularının ritmiyle özdeşleşen bir halde ses ve bedenin coşkun kullanımı ile sağlanıyor. Oyun, yalıtılmışlığın yerine seyirciyle oluşturduğu diyalog akışı ile yarattığı sıcak samimiyeti koyarak 4.duvarı ortadan kaldırıyor. Minimal ölçülerde kullanılan çarşaf dekorlar sembolizme yer açarak oyunun renk seçimi yardımıyla hikâye anlatımını kuvvetlendiriyor.

Toplumsal normlardan sıyrılma geçmişten günümüze gelen sahneye ilişkin konvansiyonel tutumların da yıkılmasıyla seyircinin tabularını sarsan bir hal almaya başlıyor. Fiziksel tiyatronun etkisiyle aktarımın doğrudanlığı ifadeyi çarpıcı kılıyor.

Kaynakça

Arık Ateş, Pınar. “Fiziksel Tiyatro Kavramı ve Onun Gizli Kaynağı: Gündelik-Dışı Beden Terkniği.” Sahne Ve Müzik Eğitim-Araştırma e-Dergisi , pp. 114–132., https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/227786. Accessed 21 Jan. 2023.

Esigul, Zuleyha. “Under the Castle as an Example to Physical Theater Researches in Turkey.” Ulakbilge Dergisi, vol. 6, no. 27, 2018, https://doi.org/10.7816/ulakbilge-06-27-03.

“Hakkinda.” Fiziksel Tiyatro Arastirmalari, https://fizikseltiyatroarastirmalari.com/hakkinda/.

Leave a Reply