Her Şeyi Unutturan Çiçek: Lotus Çiçeği

Suyun üzerinde sakince süzülmesiyle huzuru ve dinginliği temsil eden lotus çiçeği, güzel görüntüsüyle çokça esere konu olmuş. Çamurlu ve kirli bataklık suyunun üzerinde güzelliği daha da göze çarpan bu çiçeğin aslında birçok kültürde de ilginç hikayeleri var. Bu ilginç hikayelerden birisi de Homer’ın Odessa destanında karşımıza çıkıyor. Burada yazana göre bu çiçeği yiyen herkes her şeyi unutur.

Truva Savaşı’nın bitmesinin ardından Odesa ve adamları büyük bir özlem içinde yurda dönmek üzere yola çıkarlar. Yol üzerinde durdukları İsmaros adasında ne bulurlarsa alırlar ve yerlilere hiçbir şey bırakmazlar. Odesa her ne kadar uyarsa da yağmalama devam eder ve tanrılar hayal kırıklığına uğrar. İsmaros adası yerlileri, sayılarını arttırarak geri döndüklerinde Odesa ve adamlarında büyük bir kayba sebep olurlar. Oradan ayrılan Odesa ve adamları, verdikleri kayıplar yüzünden Zeus’u sinirlendirirler ve onun göndermiş olduğu fırtınaya yakalanırlar. Böylece Cape Malea’ya, lotus yiyicilerin adasına gelmek zorunda kalırlar. Kıyıda dinlenirken Odesa üç adamını adada herhangi bir kimse olup olmadığını öğrenmesi için keşfe gönderir. Kıyıda uzunca süre beklemeye devam eden Odesa, geri gelen olmayınca kendisi adanın içine doğru gider. Adamlarını lotus yiyicilerle birlikte nereden geldiklerini bile unutmuş halde bulur. Bu insanlar çok sakin hatta tembel ve gelen herkese tadı çok güzel olan lotus çiçeğini ikram ederek misafirperverliklerini gösteren nazik insanlar olsalar da Odesa, lotusu yemelerinin ardından bütün geçmişlerini unutan, geri dönmek istemeyen, kendilerine ne olduğunu söyleyemeyecek hale gelen bu adamları sürükleyerek gemiye götürmek zorunda kalır.

Sadece haz ve mutluluk üzerine kurulmuş olan bu adadan Odesa, bir daha dönmemek üzere ayrılmak ister. Lotus yemeyi bırakamayan veya bırakmak istemeyen bu lotus yiyiciler, geçmişi unuttukları gibi geleceğe de hiçbir anlam yüklemezler ve bütün sorumluluklarından vazgeçerler. Lotus yiyiciler ilk okuyuşta masum ve hayalperest bir tasvir çizseler de Odesa onlardaki boşluğu gördüğü için kaçmak ister belki de. Ütopik gözüken bir distopya olarak yazılmış olan lotus yiyicilerin adası okuyan kişide karamsar bir hava bırakması amaçlasa da ben sadece mutluluk için yaşamanın kötü bir yanını göremiyorum. Benim için kişinin sadece mutlu olması yeter. Belki bazı insanlar bunu hayata küçük bir pencereden bakmak olarak algılayabilir ancak “amaç edinme” olayının bir baskı sonucu ortaya çıktığını düşünerek hayatta herkesin bir amacının olmasını ve bunun için çabalaması gerektiğini düşünmüyorum. Artık günümüz dünyasında büyük hayaller kurmak ve bunlar için çabalamak bir zorunluluk olmakla birlikte övgüye değer görülse de kişinin büyük hayallerinin olmayıp mutlu olmayı yeterli görmesi de benim için övgüye değer.

Kaynakça

Murtola, A. M. (2010). Commodification of utopia: The lotus eaters revisited. Culture and Organization, 16(1), 37–54. https://doi.org/10.1080/14759550903558078

Fotoğraf1: https://www.mutualart.com/Artwork/The-Mild-Eyed-Melancholy-of-The-Lotus-Ea/D50DE9D33D2F200D

Fotoğraf2: https://raqibshawstudio.com/artworks/the-mild-eyed-melancholy-of-the-lotus-eaters-iii/

Leave a Reply