Tiyatroseverlere müjde! 1 Ekim 2013 itibariyle Devlet Tiyatroları yeni sezon için perdelerini açtı. Ben de yeni sezon açılır açılmaz 3 Ekim Perşembe Günü Kösem Sultan Oyunu için biletimi aldım ve oyunu izledim. Ulu Önder Atatürk’ün söylediği gibi “Sanatsız kalmış bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” Ne de güzel ve doğru söylemiş Atatürk, diyorum kendi kendime. Yaz tatili boyunca tiyatronun eksikliğini ne kadar çok hissettim. Sanat insanın kendini ifade edebilmesi veya yaşamın zorluklarından kısa bir süreliğine de olsa kaçmak için hep var oldu ve var olacak bence. Örneğin tiyatroda kendi hayatlarımızda hiç varolmayan karakterleri izleyip bir süreliğine başka yaşamların içine dahil olabiliyoruz ve bence sanatın büyüsü tam da burada başlıyor. Var olmayanı yaratmak…

kösem sultan

Kösem Sultan Oyunu’na gelirsek: Oyun, bir tarafta iktidarı elinde tutmak uğruna kendi oğlunu öldürten ve kendi torununa da zehirli şerbet içirebilecek hırslara sahip Kösem Sultan (Ayrıca Kösem Sultan Yeniçeri Ocağı’yla Sipahi Ocağı’nı birbirine düşürmek için de oyunda her şeyi yapıyor) ile diğer yanda Kösem Sultan’ın tam tersi, devlet işlerinde henüz büyük bir bilgiye sahip olmayan Turhan Sultan’ın iktidar sevdaları etrafında gelişen olaylar ve entrikaları içeriyor. Oyunda Kösem Sultan’ın karakterini söylediği şu söz açığa çıkarıyor: Ortalığı bir güzel karıştırmak gerek ağalar, her şey öyle karmakarışık olmalı ki, ancak biz çıkabilelim içinden.” Oyun 129 kişilik bir kadrodan meydana geldiğinden bütün oyuncuların ismini tek tek yazamıyorum; fakat başrol oyuncuları Özlem Ersönmez (Kösem Sultan),  Elvin Beşikçioğlu (Turhan Sultan) ve Mithat Erdemli (Bektaş Ağa). Oyunun yazarı Turan Oflazoğlu, yöneten Murat Atak, dekor tasarımı Behlüldane Tor, kostüm tasarımı Funda Çebi ve besteci Murat Gedikli. Oyun 2 perdeden oluşuyor ve 2 saat 40 dakika sürüyor.

kösem

Oyunla ilgili yorumlarıma gelince; Kösem Sultan karakterine ruh veren Özlem Ersönmez’in oyunculuğuna diyecek bir şeyim yok fakat sesi ön sıralarda olmama rağmen çok az duyuluyordu. Repliği en fazla olan karakter olması bakımından izleyiciler tarafından pek hoş karşılanmadı bu. Salondan çıktığımda bir çok insan bundan dolayı birbirine yakınıyordu. Ayrıca 2 saat 40 dakika bir oyun için bence gereğinden çok uzun. Bunun yanında bazı sahneler de gene gereğinden fazla uzun tutulmuştu; fakat oyunun bu eksiklerinin yanında çok güzel sahneleri de vardı. Örneğin Padişah Mehmet’in sünnet sahnesi ve o sahnede imamın ve korosunun okuduğu ezan sahnesi son derece etkileyiciydi, hem görsel hem de işitsel olarak. Dansçılar, kostümler ve oyunda kullanılan müzikler de şüphesiz oyunun başarısında büyük pay sahibiydi. Benim tavsiyem oyunu izleyip, 2 saat 40 dakikalığına başka bir yaşama dahil olmanız. Sanatla kalın!

kösem (1)

Leave a Reply