Evet, yazı dizimin son yazısına da gelmiş bulunmaktayız. İlk iki yazımda da belirttiğim gibi Amerikan dizileri özellikle biz gençler önde olmak üzere birçok Türk’ün vazgeçilmezi haline geldi. Sahne kalitesi ve hikayelerin olağandışılığı, alışılmadık olay örgüsü bizi çeken en büyük etkenlerden sadece bir kaçı diyebiliriz. Bazen yeni bir diziye başlarken zorluk çektiğimiz ve ya kararsız kaldığımız mutlaka olur. Arkadaşlarımıza ne kadar danışsak da ufak çapta bir internet araştırması şart bana göre, özellikle konusu hakkında kapsamlı bilgi almak adına. Aslında biraz da bu konuda yardımcı olmak için kaleme aldım bu yazı dizisini. Geldik yazı dizimin son ve bana göre en gösterişli, kaç yıl geçerse geçsin akıllardan çıkmayacak o efsane dizisine: Prison Break. Daha önceki yazılarımda eğlenceli ve bilim kurgu tadında 2 filmden bahsetmiştim; Chuck ve Lie To Me. Yazı dizimizde Sakar ve bir o kadar zeki bir ajanla daha sonrasında dahi bir yalan uzmanı ve bilim adamıyla karşı karşıyaydık şimdi de inanılmaz kıvrak zekasıyla bir mühendis karşılıyor bizi.
Böyle bir zeka örneğini ne duymak ne de görmek mümkün belki hayatımız boyunca, fakat Paul Scheuring’ın kaleminden izlemek mümkün. Bu olağandışı zekaya hayat veren başrol de Wentworth Miller. Miller, mimikleriyle olsun hareketleriyle olsun karakteri kusursuz bir şekilde üstüne geçirmeyi başaran nadir oyunculardan biri. Dizideki sahnelerini de Dominic Purcell, Sarah Wayne Callies ve Amaury Nolasco’yla paylaşıyor. 29 Ağustos 2005 yılında yayın hayatına giriş yapan dizi 15 Mayıs 2009 final bölümüne kadar ekranlarımızı süslemişti.
Dizinin konusu ise kısaca şöyle:
Bir inşaat mühendisi olan Michael Scofield (Wentworth Miller) Başkan Yardımcısı’nın kardeşini öldürmek suçuyla, ki üstüne atılan iftira olsa da, idam cezasına çarptırılan ağabeyi Lincoln Burrows’u (Dominic Purcell) kurtarmak için tüm yasal yolların tükendiğini farkedince işi kendisi halletmeye karar verir ve kusursuz bir hapisten kaçış planı hazırlar. Ardından göstermelik bir banka soygunu düzenler ve kendini hapis cezasına çarptırır. Bu planların hepsini şüphelenilmeyecek şekilde vücuduna dövmesini yaptırır. Sağlık sorunlarını bahane eden Michael, ağabeyinin bulunduğu Fox River Eyalet Hapishanesi’ne gönderilir. Michael, içeride beklenmedik durumlarla karşılaşır ve ağabeyini kaçırmak için girdiği hapishaneden 7 kişiyi daha kaçırmak zorunda kalır. Planlarını hayata geçirmek için revir doktoru Sara Tancredi’yi (Sarah Wayne Callies) ve hapishane müdürü Henry Pope’u kullanır. Bu sırada da Sara’ya aşık olur. Karşılaştığı onca zorluğa rağmen mücadeleyi asla elden bırakmaz.
IMBD’den 8.6 puan alan dizi daha ilk sezondan büyük bir hayran kitlesine ulaşmıştı. Fox Tv kanalında yayın hayatına başlayan dizi daha ilk sezonun ortasında verdiği büyük arayla hayranlarını bir hayli üzmüş olacak ki dizi için bir anlamı olan kuğu origamisi hayranlar tarafından kanal merkezine milyonlarca kez postalanmış protesto amacıyla. Bu diziye Amerika’nın tozlu sayfalarında unutulmaya yüz tutmuş bir dizi demek yanlış olsa gerek, çünkü 4 sene önce yayından kaldırılmasına rağmen hala izlenen ve merak uyandıran bir dizi. Eğer siz de aksiyon ve gerilimin doruklarına çıkmak istiyorsanız bu dizi tam size göre.
Yazı dizimizin,
1. yazısı Chuck: http://gazetebilkent.com/2013/11/24/chuck-unutulmayan-amerikanlar-1/
2. yazısı Lie To Me: http://gazetebilkent.com/2013/12/30/lie-to-me-unutulmayan-amerikanlar-2/