‘‘ Aşınır alışkanlığın zincirinde
Eski özlemler, göçebe dürtüler,
Uyanır vahşi kan
Kış uykusundan, yeniden.’’
Bernard ve İskoç çoban köpeği kırması olan Buck’ın maceralarından öte şeyler anlatır London, Yabanın Çağrısı’nda. Avukat Miller’ın evindeki tokluğundan, Alaska’daki açlığına kadar Buck’ın her halini buluruz. Avukat Miller’ın evindeki sakin, sıcak ve tok hayatından koparılır Buck. Miller’ın evinde vahşi doğasını unutmak üzeredir. Kimseyle yakın bir bağ kuramasa da herkesle mesafeli ve farklı bir ilişki kurar. Avukatın donuk ve mesafeli sevgisine o da öyle karşılık verir. Bir gün bu medeniyetin bağrından koparılır Buck ve hayatta kalma savaşına başlar. İlk gününde de bir güzel dayağını yer ve eli sopalı insandan korkması gerektiğini öğrenir. Varlığından haberi olmayan kemiklerini hissedene kadar dövülür. Koca cüssesi, küçücük bir adamın karşısında yığılır. Kızak çekmeye başlar, yemeğini çaldırır aç kalır. Karların üstünde uyumaya çalışır.
Jack London, Ademden Önce’de olduğu gibi bu romanında da insan doğasına, değişimine göndermeler yapar. Buck bir köpek değil, insanlığın doğadaki yansımasıdır. İnsanların ne kadar modern zamana uyum sağlamaya çalışsa da içgüdüleri onları rahat bırakmaz. Sineklerin Tanrısı’nda da çocuk bedenlerinde karşımıza çıkan mücadele etme, lider olma, güçsüzü yok etme dürtüleri burada da karşımıza köpek olarak çıkar. Üstelik adını Alaska’nın her köşesinde duyurmuş bir köpek… Buck, en güzel hisleri Thornton’ın yanında deneyimler. Onu hareketsiz bir isyanın sonucunda yediği ölümcül dayaktan kurtarır Thornton. Buck ilk defa sevmeyi ve sevilmeyi onda görür. Hırpalarcasına sever onu Thorton küfürler savurur. Buck’a bin sevgi sözcüğünden daha güzel gelir bu küfürler, o da öpücük yerine Thornton’ın ellerini hafifçe ısırır. Ormanın içindeki kamplarında mutludur Buck. Avlanır, koşar ama bir şeyler onu çağırır. Her zaman hissettiği o çağrılma hissini artık çok daha derinden duyar, hisseder. İçinde tarif edilemeyen o boşluğu o çağrı dolduracaktır. Sevginin bile yeterli olamadığı o aidiyet hissini orada, ormanın içinde tadacaktır. Yaban Buck’ın evidir ve artık onun çağrısına kulak vermenin zamanı gelmiştir.