Kütür Sanat Dosyamızın yazarları Helin Özdemir, Zehra Cansev ve Zeynep Selçuk.

Ünlü Alman şair ve oyun yazarı Bertolt Brecht’in kaleme aldığı, rejisörlüğünü Cem Emüler’in üstlendiği tek perdelik Küçük Burjuva Düğünü geçtiğimiz aylarda Devlet Tiyatroları’nda yerini aldı. Oyun, düğün yemeği için bir araya gelen burjuva sınıfı bir ailenin kopuk ilişkilerini komik bir şekilde ele alıyor. Birbirleriyle anlaşmazlıklar silsilesine giren aile bireyleri, oyunun sonunda tıpkı parçalanan ev eşyaları gibi paramparça hale geliyor. Küçük Burjuva Düğünü, oyunculuklardan oyunun uyarlanmasına, kostüm tasarımından dekor tasarımına kadar özenle işlenmiş ve çalışılmış başarılı bir oyun. Brecht’in genç yaşlarda yazdığı, renkli ve eğlenceli karakterlerle, politik eleştiriler ve göndermelerle dolu bu değerli eseri Devlet Tiyatroları’nda izleyebilmek ise bizler için büyük bir şans. 

Helin Özdemir

Öncelikle Ankara Devlet Tiyatrolarının sahne arkasındaki başarısının sahnedeki başarısına oldukça güzel ve net bir şekilde yansıdığını söylemeliyim. Sahne arkasında verilen emeğin yansıması elbette Küçük Burjuva Düğünü’nün sahnesinde de görülüyordu. Sahnede gördüğümüz drama ve danslar kesinlikle oyunun sahne ve kostüm tasarımıyla desteklenmişti. Dekor tasarımını ‘‘En Başarılı Sahne’’ ve ‘‘En Başarılı Giysi Tasarımcısı’’ Tiyatro Ödüllerinin yanı sıra sinema, televizyon ve opera gibi sanat dallarında da birçok ödül sahibi olan Ali Cem Köroğlu’nun yaptığı oyunu dekorlar açısından oldukça başarılı bulduğumu söylemeliyim. Çoğu tiyatro oyununda dekor yalnızca bir arka plandır, sahnede oyuncuyla etkileşime girmez ve oyuna çok da dâhil edilmez ancak bu oyunda dekorun sahnede oldukça aktif olduğunu fark ediyoruz. Düğün sırasında kırılan koltuklar ve sandalyeler, açılmayan dolaplar ve yavaş yavaş düşmekte olan kapı… Bu saydıklarımdan her biri yalnızca arka planda durmakta olan dekorlardan ziyade oyuna oldukça dâhil edilmiş dekorlar olarak karşımıza çıkıyor. Oyuncuların her biriyle etkileşim halinde oluşu ve özellikle arka plandaki motifli kapının oyun sırasında seyirciye doğru sürekli bir düşüşte oluşu oyunun en karakteristik özelliklerinden biriydi. Kostüm tasarımını ‘‘Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri’’ ve “Yılın En Başarılı Tiyatro Kostüm Tasarımı” gibi önemli ödüllere sahip olan Sevgi Türkay’ın yaptığı oyunun bu açıdan da oldukça başarılı olduğunu söylemeliyim. Kostümlerin oyunda temsil edilen dönem ve sınıfı oldukça iyi temsil ettiğini düşünüyorum. Kadın karakterlerin giydiği kabarık, gösterişli elbiseler ve aksesuarlar, erkek karakterlerin giydiği gösterişli frak, papyon ve aksesuarlar dönemin gösteriyordu diyebilirim. Umarız ki böyle başarılı oyunlarda böyle güzel teknik detayları görmeye devam ederiz. 

 

Zeynep Selçuk

Küçük Burjuva Düğünü’nün yazarı Bertol Brecht. Brecht demek epik tiyatro demek !

Epik tiyatro biraz kürsü biraz da değişim tiyatrosudur. Materyalist ideolojiden bağımsız düşünülemez ve dinamiği göz ardı edilemez. Dinamikliği materyalist görüşlerle açıklanır çoğu zaman. Öyle ki, Brecht isimlendirme söz konusu olduğunda bir dönem diyalektik tiyatro önerisinde dahi bulunmuştur. Anlaşılması zordur epik tiyatronun, zira hakkıyla anlaşılması için emek vermek gerekir. Tıpkı hayatın layıkıyla özümsenmesi için verilen emek gibi, epik tiyatron metinlerini de zindeyken okumak gerekir. Temsiller değil, açığa çıkarmalar oynanır epik tiyatrodaBu demek oluyor ki, oyunlar hepimizin hayatıdır. Biz nasılsak sahne de öyledir.  Biz insalar yabancılaşmaktaysak, sınıflı toplumsak ve birbirimizle çatışmaktaysak; sahne önce yabancılaşmayı alır karşımıza koyar, sonra sınıflı toplumu açığa çıkarır ve çatışmaları izlettirir. Bu bağlamda epik tiyatroda bir duruşun olduğu söylenebilir. Bu duruşu Brecht, “Sanat için ‘tarafsızlık’, yalnızca ‘egemen’ taraftan yana olmak anlamını taşıyabilmektedir.” sözleriyle açıklar. Yani, tarafsızlık kavramı mahiyeti gereği egemenden yana olmak demektir.

Brecht gayesini aktarmak üzere etkili yöntemler seçmiştir. Bu bağlamda, Brecht’in epik yöntemi ile oyunculuk fikrini irdelemek ilham verici olacaktır: “Oyuncu hem bir olayı, hem de kendisini sergilemek zorundadır. Doğal olarak olayı kendini göstererek, kendini de olayı göstererek sergiler. Her ne kadar bu iki görev ça­ kışırsa da, bu çakışma hiçbir zaman bu iki görevin arasındaki far­ kı silecek boyutlara varmamalıdır.” Yani, oyuncu rolüyle kendisi arasına bir uzaklık koyacaktır. Böylelikle, epik tiyatroda sanatsal ve politik kaygıların ne ölçüde özdeş olduğu kendiliğinden açığa çıkacaktır. Bu performans karşısında izleyiciler ne yapar ? İzleyiciler, koltuklarına rahatça uzanmıştır mı dersiniz ? Elbette hayır.  Epik tiyatro bir nedeni olmadıkça düşünmeyen izleyicileri uyandırma derdindedir. Düşünme yetilerini koşula bağlı kullanan insanların koşulu artık sahnededir. Düşünmeme ihtimalleri yoktur zira oyun izlediklerini sahne onlara hatırlatma işlevini yüklenmiştir. Küçük Burjuva Düğünü’nde de dördüncü duvarların yıkıldığına şahit olabilirsiniz. “-Brecht’İn son oyununu izlediniz mi ? +Evet, felaketti!” Bunun gibi diyaloglarla epik tiyatro dördüncü duvarı yıkmaktadır. Yani, eserin kurgusu içerisinde yer alan bir karakterin seyirci ile iletişime geçmeye başlar. Böylelikle, seyirci gözlemci kimliğinden biraz da olsa sıyrılır ve kurgunun unsuru olur.

Bertol Brecht ve epik tiyatro üzerine okumak isteyenlere yapıtları birçok dilde yayımlanan Walter Benjamin’in Brecht’i Anlamak kitabını tavsiye ederim.

 

Zehra Cansev

Küçük Burjuva Düğünü, Brecht’in oyununda yaratmaya çalıştığı komedi ve gerilimi muhteşem bir şekilde izleyiciye ulaştırıyor. Bu bağlamda oyun, bir karakteri oyuncuyla bağdaştıramayıp kafamızda daha uyumlu olabilecek karakterler yarattığımız oyunlardan değil. Oyuncular, karakterlerinin rolüyle hem fiziksel olarak hem de ruhen güzel bir uyum içinde olduğundan oyuncu seçiminin genel olarak çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Oyuncular; ailenin rahatsız edici sessizliğinin yarattığı gerilimi, birbirlerine karşı olan yargılayıcı ve iğneleyici üsluplarını, kopuk ve karmaşık ilişkilerinin getirdiği sahte ve ironik tepkilerini başarılı bir şekilde seyircilere iletiyorlar. Özellikle, oyun boyunca izlerken çok keyif aldığım ve rolü başarılı bir şekilde taşıdığını düşündüğüm oyunculardan biri Gelinin Babası rolüyle Mehmet Akay. Akay, düğün yemeğinin atmosferine uymayan, komik ve uzun anılarını anlatmaktan usanmayan Gelinin Babası rolünün hakkını anıları anlatırken yansıttığı heyecanı, akıcı konuşması, yerinde yaptığı vurguları ve mimikleriyle usta bir şekilde veriyor ve seyircinin sempatisini kazanmayı başarıyor. Elvan Eker de başarılı bir şekilde üstesinden geldiği Kadın rolüyle performansını takdir ettiğim ve izlerken çok keyif aldığım oyunculardan. Eker, gösteriş meraklısı, yargılayıcı ve baskın burjuva kadını rolüne usta bir şekilde ruh veriyor. Başarılı oyuncu, oyun boyunca komik sahnelerin başında gelen Kadın karakterinin yüksek çıkışlarını ve dobra konuşmalarını canlandırırken, karakterini çok iyi taşıyarak seyirciye adeta bu karakter için en uygun oyuncu olduğunu düşündürüyor ve bayağı olmayan, etkileyici bir performans sergiliyor. Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi’nden Tahsin karakteriyle tanıdığımız ünlü oyuncu Eray Eserol da oyunda Kadının Kocası olarak ortaya koyduğu başarılı performansla izleyicilere eğlenceli dakikalar yaşatıyor. Benim için oyunda, Eserol’un en başarılı sahnesi, asla tatmin olmayan ve hep daha fazlasını isteyen Kadın karakterini eleştirirken yaptığı uzun konuşması. Brecht’in oyunuyla vermeye çalıştığı mesajlardan birini de Kadının Kocası rolüyle üstlenmiş olan Eserol, bu önemli ve zorlu sahnenin başarılı bir şekilde üstesinden geliyor.

Kaynakça: http://www.devtiyatro.gov.tr/DevletTiyatro/oyundetay/2357?a=kucuk-burjuva-dugunu

https://www.instagram.com/devlettiyatrolari/

 

Leave a Reply