Kültür Sanat Dosyası: Animasyon Filmler

Merhaba sevgili okurlarımız! Hızla geçen bir yarıyıl tatilinin daha sonuna yaklaşıyoruz. Umarız ki çok güzel bir tatil geçirmişsinizdir ve yeni döneme taze bir başlangıç yaparsınız. GazeteBilkent ‘in Kültür-Sanat Birimi olarak başlattığımız yazı dizimizde her yaştan okurumuz için bu ay yepyeni bir içerik hazırladık. Bu ayki yazı dizimizin hangi konuda olacağını sizler belirlediniz ve yaptığımız anket sonucu oylarınız doğrultusunda sizler için animasyon filmler ile ilgili bir dosya hazırladık.

Bu ay, siz değerli okuyucularımız için sanat dünyasına damgasını animasyon filmleri derledik. Bu yazımızda; Coco, Coraline, Corpse Bride, Persepolis, Spiderman ve Oyuncak Hikayesi filmlerini ele aldık. İçeriğimizi iki bölüm olarak sizlerle paylaşacağız. Keyifli okumalar dileriz!

Hilal Şimşek & Sudenur Soysal

Meksika’ya Açılan Notalar: COCO

Coco, 2017 yılında vizyona girmiş çok başarılı ve sevimli bir animasyon film. Pixar tarafından yapılmış bu animasyonda Meksika kültürüne dair güzel detaylar bulabilirsiniz. Animasyon; 12 yaşlarında, hayallerinin ve dahası müziğin peşinde koşan Miguel’in hayranı olduğu ünlü gitarist Ernesto de la Cruz’un gitarının tellerine dokunması ile ölüler diyarına geçmesi ve oradaki maceralarını ele alıyor. Bu eğlenceli macerası sırasında “gerçek babasını” ve “gerçek müziği” de keşfediyor.  Miguel’in cesaretini ve azmini izlerken aynı zamanda prodüksiyon yapımcılarının da becerilerine şaşıp kalabilirsiniz. Zaten Coco da prodüksiyonu ve kurgusu en uzun süren animasyon. Yani filmi mükemmelleştirmek için epey vakitleri olmuş ve onlar da bu süreyi çok iyi kullanmışlar.

Unutulmaz grafikleri, sevimli karakter çizimleri, ustaca yerleştirilmiş sanat ve sanatçı göndermeleri ile Coco; müzisyen, dansçı, yaşlı yahut genç herkesin eşit olduğunu vurgulayan ölüler diyarının kapılarını bizlere de açıyor. Aslına bakaranız çizerlerin ölüler ülkesini Meksika’daki Guanajuato kentinden esinlendiğini duyunca da animasyonun çizer ve grafikerlerinin yaratıcılığına bir kere daha hayran kalmadan geçemiyoruz pek tabii.  Eser, Oscar törenlerinde de iki ödül kazanarak gönülleri fethettiğini kanıtlıyor. Bunun dışında toplam 103 ödül kazanmış. Hem seyircilerin hem profesyonel eleştirmenlerin ortak beğenisi olan Coco izlemeye değer ve hatta birkaç defa izlemeye değer. Haliyle karakterlerin sevimliliğini tattıktan sonra bırakmak zor oluyor. Kısaca Pixar’ın en iyi işlerinden olan Coco için yapımında emeği geçen herkesi kutlayıp özellikle direktörü ve yazarlarından Lee Unkrich’e teşekkür ederiz.

Elif Gündemir & Güvenç Arman Arı

Coraline

The Nightmare Before Christmas ve Dev Şeftali gibi animasyonların yönetmeni Henry Selick’in yönetmenliğini yaptığı ve Neil Gaiman’ın aynı adlı kitabından beyazperdeye uyarlanan Coraline, ilk bakışta sıradan bir animasyona benzese de kesinlikle bundan daha fazlası. Korkutucu ve fantastik unsurları ustalıkla işleyen film, içerisinde barındırdığı gizli anlamlarla da sinemaseverlere heyecan verici bir seyir sunuyor. Neil Gaiman’ın “karanlık fantastik” türünde yazdığı çocuk romanı yayınlandığı yıllarda epey ilgi görmüş; 2003’te Hugo ve Nebula en iyi roman ödüllerine, 2002’de Bram Stoker en iyi roman ödülüne de layık görülmüştür. Yer yer gerilim dolu, mitolojik unsurlarla karşılaşacağınız bu enfes film göz zevkinizi fazlasıyla doyururken farklı animasyon stiliyle de dikkatinizi çekecek. Henry Selick, önceki filmlerinden edindiği becerisini bu filminde de göstermeyi başarıyor, zira filmin en iyi animasyon film dalında bir Oscar adaylığı bulunuyor.

Karakterin isminin içindeki “farklılığın” farkında olanlar olacaktır. Siz de size doğru gelen şekilde söylemiş olabilirsiniz pek tabii ama onun adı Caroline değil Coraline! Bu, yaşadığı dünyaya ait olmadığının belki de ilk ipucudur. Tanıştığı insanların umrunda olmadığı ismi… O ise yaşıtlarına göre daha farklıdır. Farklılığı ona katan ise hayal gücünün davranışlarına yansımasıdır. Ancak ailesiyle yeni taşındıkları evin ona yansıması ise çok daha farklı olacaktır. Onu anlamadığını düşündüğü ailesinden kaçmanın yolunu bulmuştur. Tıpkı Alice Harikalar Diyarı’nda tavşanın Alice’i bambaşka, ters bir dünyaya sokması gibi… Ancak içine çekilen paralel dünya ne kadar ilgi çekici dursa da hiçbir şey düşündüğü gibi olmayacaktır Coraline için. “Büyülü” dünyanın girişi ise yıllardır ona arkadaş olan şehrin anahtarı: oyuncak bebeği! İki ayrı kumaşı birbirine bağlayan, belki de her birimiz için önemsiz olan düğmeler ile bağlantısıyla dikkat çeker. Alternatif dünya düğme gözlü, “mükemmel” aile ve çevrenin ona sunduğu hayallerindeki hayat ile sunulur izleyiciye. Yalnızca çocukların değil, yetişkin dediğimiz “çocukların” da hedef alındığı bir kitleye hitap ediyor. Aslında hayallerimizin gerçek dünyada yansımasının ne kadar farklı olabileceğini ortaya koyan bir film Coraline.

Coraline kendisini ona “öbür annesi” olarak tanıtan Kocakarı’yı alt edebilecek midir? Yıllardır Kocakarı’nın zindanında kapalı kalmış çocuklara özgürlüğünü verebilecek midir? Ve en önemlisi de bir kar küresine hapsolmuş anne ve babasını kurtarabilecek midir? Umarım izler ve keyif alırsınız! İyi seyirler…

Billur Güven & Çağın Tan Eroğlu

Corpse Bride

Tim Burton’ın gotik ve karanlık atmosferini yansıtan Corpse Bride (2005), konusu ve çekim tekniğiyle de izleyicisini büyüleyen bir animasyon film. Stop- motion tekniğiyle hayat bulan Corpse Brideda Victor Van Dort’ı Burton’ın favori oyuncularından Johnny Depp, ölü gelini ise bir diğer favorisi Helena Bohnam Carter seslendiriyor. Vizyona girdiği yıçekimleri, senaryosu ve müzikleriyle de büyük ilgi uyandıran film, 78. Akademi Ödüllerinde en iyi animasyon dalında aday gösterildi. Bize göre de gelmiş geçmiş en iyi animasyon filmlerden biri olan Corpse Bride, Tim Burton yaratıcılığının meyvesi. Filmdeki ince espriler ve ölüler dünyasının renkli karakterleri, Burton’ın yaratıcılığının kanıtı

Esasen 19. yüzyıla ait bir halk masalına dayanan Corpse Bride, Victor’un (Johnny Depp) yanlışlıkla bir cesetle (Helena Bohnam) evlenmesini konu alır. Yaşayanların dünyasının “griliğine” karşı ölülerin dünyasının “canlılığının” hissedildiği bu yapımda, Tim Burton sinemasına ait burukluk ve gotiklik temaları kendisini olabilecek en tatlı ve profesyonel biçimde beyazperdeye yansıtılıyor. Bir tür “yanlışlıkla” beraber ölüler dünyasına geçen Victor için ise, Victoria’da kavuşmak asla engellenebilir bir şey olmayacaktır.

İzledikten sonra ardında buruk bir mutluluk bırakan Corpse Bride mutlaka izlenmeli

 Zeynep Selçuk

Persepolis

Marjane Satrapi’nin çizgi roman olarak kaleme aldığı otobiyografisi 2007 yılında sinemaya uyarlanmıştır. Uyarlama doğrultusunda, film orijinal kitaba bağlı kalınarak siyah- beyaz çekilmiştir.İran’da yaşanan Molla Devrimi’ni Marjane isimli küçük bir kız çocuğunun gözünden izlediğimiz filmde savaş,ve özgürlük kavramları yazarın kendine has üslubuyla irdeleniyor. “Tüm sokaklara şehitlerin adını verdiler, artık mezarlıkta yürüyormuş gibiyim” gibi etkileyici replikleri ile de izleyecilerinin hafızalarında yer ediniyor. Başarsını ödülleriyle de taçlandıran Persepolis, Cannes Film Festivali’nde Jüri Ödülü’nü kazanmıştır. Akademi Ödülleri’nde de En İyi Animasyon Film dalında aday olmuştur.

Defne Karakoç & Sena Aydın

Ruhların Kaçışı

Ruhların Kaçışı, birçok insan tarafından, Walt Disney’in Japonya’daki yansıması olarak görülen Ghibli Stüdyoları’nın kurucusu Hayao Miyazaki’nin başyapıtı olarak değerlendiriliyor. Ancak Ghibli’nin, çocukların hayal gücünün ve Miyazaki’nin yeteneğinin dışında herhangi bir şeyin yansıması olduğunu düşünmek, oldukça komik. Anime türünün babası diyebileceğimiz Miyazaki, hayatındaki her şeyi yapıtları için kullanan bir masalcı dede aslında. İkinci Dünya Savaşı’nda bombalanan şehri Utsonomiya’dan kaçışının, savaş karşıtı mesajlar veren filmlerinin; hayran olduğu ve çok yakın bir ilişkisi olan annesinin de güçlü ve özgür kadın karakterlerinin temelini oluşturduğunu söylemek zor değil. Kendi dünyasıyla çocukların kırılgan ve masum dünyası arasına kurulmuş bir salıncakta sallanırken, insanın her yaşta bambaşka şeyler anlayabileceği filmlerle anlatıyor hikȃyelerini.

Ailesi ile birlikte yeni bir şehre taşınmak üzere bir araba yolculuğu yaparken eski yaşamını geride bırakmak zorunda kaldığı için son derece mutsuz ve az sonra yaşayacaklarından habersiz on yaşındaki Chihiro’nun sıradışı hikayesini anlatıyor Ruhların Kaçışı. Babasının yanlış bir yola sapmasıyla kendini başka bir dünyada bulan Chihiro, ailesiyle burayı keşfetmeye başlıyor ve yakınlardaki bir restoranda yemek yerken annesi ve babasının birer domuza dönüştüğüne tanık oluyor. Çok geçmeden içinde bulundukları dünyanın ruhların yaşadığı bir dünya olduğunu anlıyor Chihiro ve ailesini bu durumdan kurtarmak için oradaki bir hamamda çalışmak zorunda olduğunu öğreniyor. Oldukça sıradışı bir hikaye, değil mi? Miyazaki’nin Japon mitolojisini ve sınırsız hayalgücünü kullanarak ortaya çıkardığı bu benzersiz film aslında barındırdığı sıradışı olayların temelinde küçük bir kızın olgunlaşma hikayesini anlatıyor. Japon efsanelerine de göndermeler yapıldığından biraz araştırma yapıldıktan sonra tam olarak anlaşılabiliyor bu yapıt. İyilik, kötülük, ruh ve dostluk gibi birçok farklı kavramı içinde barındıran ve farklı yollarla aktaran Ruhların Kaçışı izledikten sonra uzun süre sizinle kalacak bir film.

Anıl Tahmisoğlu & Şevval Türkileri

Spiderman: Into the Spider Verse

Spider Man: Into the Spider Verse, çok popüler ve bir o kadar da saygıdeğer bir kahramana yeni ve taze bir bakış sunuyor denebilir. Bir süredir süper kahraman filmlerinde eksik olan bir şeyi de içinde barındırıyor: eğlence. Bir yandan yetişkinlere bir yandan da çocuklara hitap edebilmesiyle oldukça sevilen ve hatta 2018’in en iyi filmlerinden gösterilen bu filmin alameti farikası çizimleri ve animasyon tekniği denilebilir. Farklı animasyon tekniklerinin geçişleri ve hikâye anlatımında kullanımıyla Into the Spider-Verse hem çizgi-roman ruhunu rahatlıkla beyaz perdeye yansıtmış hem de aksiyon sahnelerini daha heyecanlı hale getirebilmişti. Filmin tek eksisi belki biraz fazla çocukça kaçabilmesi yer yer fakat bu da belki de karakterimizin ruhundan kaynaklanmakta. Film müzikleri ve kurgusuyla da ön plana çıkıyor. Animasyon filmlere ilgili olan insanların mutlaka bir kere görmesi gereken bir yapım olmuş denebilir. Öte yandan filmin önünde sonunda çizgi-film olduğunu da göz önüne almak birkaç devamlılık hatasına, senaryoda geçiştirilen birkaç unsura da göz yummak gerekiyor.

Marvel iş birliğinde Columbia Pictures ve Sony Pictures Animation tarafından yapılmış, dağıtımını ise Sony Pictures Releasing’in üstlendiği 2018 yapımı animasyon türünde film. Film, Bob Persichetti, Peter Ramsey ve Rodney Rothman tarafından yönetilirken senaryoyu da Rodney Rothman ile başından beri yapım sürecine dahil olan ve 2014 yılında animasyon bir Spider man filmi yapma fikrini ortaya atan kişilerden Phil Lord yazdılar. Fikrin bir diğer babası da Christopher Miller’dı. 2014 senesinde ortaya atılan bu fikir, 2015 Nisan’da resmi olarak duyuruldu ve hayranlarını meraklı bir bekleyiş aldı. Filmin müziklerini Daniel Pemberton yaparken seslendirmelerde Shameik Moore, Jake Johnson ve Hailee Steinfeld gibi oyuncular rol üstlendi.

Prömiyeri 1 Aralık 2018 tarihinde yapılan film, 14 Aralık 2018’de vizyona girdi. Dünya çapında 56 milyon dolar hasılat yaparken 76. Altın Küre Ödülleri, 24. Eleştirmenlerin Seçimi Film Ödülleri ve geçtiğimiz günlerde töreni yapılan 91. Akademi Ödülleri’nde ‘’En İyi Animasyon’’ ödülünü kazanan filmin izleyenlere kendisini hayli sevdirdiğini anlamak zor değil.  Uzun lafın kısası bu sene yapılan en iyi animasyonlardan biri olmakla kalmayıp, beyaz perdede Örümcek Adam’ın en iyi işlenişlerinden de biriydi. Oscar’ı eve götürerek de bu senenin en önemli animasyonu olduğunu kanıtladı diyebiliriz.

Aslı Erdem & Toprak Fırat

Oyuncak Hikayesi

90’lar denince akla gelen belki de ilk animasyon filmi Oyuncak Hikayesi’dir. Çünkü Oyuncak Hikayesi, her çocuğun gerçek olmasını istediği bir hayal ve oyuncaklarıyla oynarken onları gerçek olarak gördüğü ve arkadaşları yerine koyduğu her bir anın yansımasıdır. Hatta animasyon bir film olmasına rağmen gerçek dünyada geçen bir film izlenimini bile uyandırabilir, çünkü oyuncakların canlanması çocuklar için sıra dışı bir olay olarak algılanmadığından, çoğu zaman gerçek dünyanın animasyona çevrilmiş hissini verir. Çocukların hep bir gün gerçekleşmesini umdukları hayallerinin beyaz perdede hayat bulmuş halidir Oyuncak Hikayesi.

Filmin başarısının arkasında yatan en büyük sebeplerden biri de komedi ve dramı çok iyi şekilde harmanlamasıdır. Birçok çocuğun oyuncakları arasında mutlaka en sevdiği, yanında en güvende hissettiği ve gerçek bir arkadaş olarak gördüğü bir oyuncağı vardır. Bu sebeple özellikle Andy’nin en sevdiği oyuncağı kovboy Woody’nin de Andy’yi en iyi arkadaşı olarak görmesi ya da yeni oyuncaklar alındığında biraz kıskançlık yaşaması gibi duygular izleyicilerin kolayca empati kurabilmesine yardım eder. Andy oyuncaklarıyla oynadığında onlarla eğlenir, eski oyuncaklarını unuttuğunda ise onlarla birlikte üzülürüz.

Oyuncak Hikayesi, sadece genel izleyici için değil, aynı zamanda animatörler için de çok önemli bir yapımdır. Disney’in 91 yılında, Tim Burton ile beraber giriştiği ve çok başarılı sonuçlar aldığı stop-motion animasyon Nightmare Before the Christmas’dan sonra, başka bir stüdyoyla ortak çalışmanın yararını gören Disney, o zamanlar küçük bir stüdyo olan Pixar ile anlaşmaya karar verdi ve projeleri olan Oyuncak Hikayesi’ne beraber giriştiler. Pixar gibi küçük bir stüdyo için altından kalkılması, hem dönemin getirdiği teknolojik yetersizlikler hem de bütçeden dolayı, çok zordu. Pixar çalışanlarının deneyimleri kısa animasyon filmlerinden öteye geçmiyordu ve Oyuncak Hikayesi projelerini kaldıracak güçte ne bir program ne de bir bilgisayar vardı. Pixar, muazzam bir hikaye örgüsü ve sevilen karakterlerin üstüne bu projeyi kaldıracak animasyon programı ve araçları geliştirdi. Böylece, Oyuncak Hikayesi, ilk uzun metraj, bilgisayar animasyonlu film olarak tarihe geçti ve animasyon dünyasını, Disney’in iki boyutlu dünyasını genişleterek, tamamen değiştirdi.

 

Görsel Kaynakça

https://www.amazon.com/Complete-Persepolis-Marjane-Satrapi/dp/0375714839

https://www.imdb.com/title/tt4633694/

Case Study – Corpse Bride

Escape this world with the art of Maciej Rebisz

 

 

Leave a Reply