2019’da 60’lar Çiçek Çocuklar Havası: Berlin Mauerpark Flohmarkt

Son yıllarda küresel ısınmayla ortaya çıkan bunaltıcı Orta Avrupa sıcaklarının hâkim olduğu bir günde, Spree nehrinin etrafına sağlı sollu yayılmış Berlin’de bir pazar günü geçirdiğinizi hayal edin. Hipster alt kültürünün şehrin her sokağında hâkim olduğu tekno müziğin başkenti olan Almanya’nın en genç nüfuslu bu 2. Şehrinin neo-liberal politik atmosferi içinde güzel yemek yiyip arkanızda en az miktarda karbon ayak izi bırakarak alışveriş mi yapmak istiyorsunuz? Nereye gidersiniz? Benim önerim Mauerpark Flohmarkt ya da Türkçe adıyla anarsak Mauerpark bit pazarı.

 

Yazarın kendisi çekmiştir.

1989 yılında Komünist Doğu Bloğu ve Kapitalist Batı Bloğu’nu adeta bir demir perde gibi ayıran Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla beraber Berlin, dünya üzerinde şehir merkezinde en fazla boş alana sahip ülkelerden biri haline geldi. Anıt olarak kalsın diye bırakılan biri Berlin Mitte’de bulunan Mauer Denkmal biri de günümüzde turistler tarafından sıkça ziyaret edilen ve üstünde bir sürü sanat eseri bulunduran East side Gallery’deki duvar kalıntıları hariç, şehri bıçak gibi kesen bu yapının kaldırılmasıyla oluşan boşluğu Berlin belediyesi yeni binalar inşa ederek ya da çeşitli parklar kurarak şehrin içine entegre etmeyi başardı. Bugün bahsedeceğim Mauerpark’ın bulunduğu alan da adını aldığı Mauer gibi (Almanca duvar demek) Batı ile Doğu Berlin’i ayıran duvarlar arasında kalan bölgenin üzerinde kurulu. Berlin’inin çevreci ve “multikulti” sosyal yapısının sonucu şehrin her tarafında kurulan birbirinden ilginç ve büyük çeşitli bit pazarlarından bir tanesi olan Mauerpark’ı ise diğerlerinden ayıran, parka kurulan devasa kareoke alanı.  Amfi tiyatroyu andıran büyük oturma yerleri olan ve en az 300 kişinin konser havasında çığlıklarla şarkı söyleyenleri izleyip ritim tuttuğu bu kareoke sahnesi alışmış olduklarımızdan biraz farklı. Kendinizi küçük barlarda ya da arkadaşlarınız arasında evde yaptığınız kareokelere hazırlıyorsanız çok şaşıracaksınız. Mauerpark’ın, güçlü ses sistemi ve güneşin altında size alkışlayarak destekleyecek onca insanı sayesinde kendinizi 3 dakika boyunca profesyonel bir şarkıcı gibi hissedebileceğiniz bir ambiyansı bulunmakta. Bütün bunların yanında ekolojik Berlin kültürünü açık seçik görebileceğiniz ikinci el eşyalar satan ve sürdürülebilir kıyafetler üreten start-up sahibi gençlerin stantlarından alışveriş edebileceğiniz büyük bir bölümü de var. Eğer antikalarla ilgileniyorsanız Doğu Almanya zamanından kalan madalyalar, kıyafetler ve eşyalar; Weimar cumhuriyeti döneminde çekilmiş ilginç fotoğraflar ve de Nazi Almanya’sından kalan pullara gayet uygun fiyatlarda rastlayabilirsiniz. Ben bu pazardan kendime İzmir ve İstanbul’a ait -İstanbul 1890’lı yıllardan, İzmir 1910’lu yıllardan kalan- antika haritaları sıkı bir pazarlıkla uygun fiyatlara aldım. Bütün bunların yanında Vegan currywursttan, kaktüslü jalapenolu nacholara kadar ya da buharı birkaç metre geriden görünebilen Türk çayı stantlarından Nepal mantısına kadar birbirinden ilginç dünya mutfağına ait yemekleri de yine burada tadabilirsiniz.

Tabi bütün bu saydığım şeylerin dışında aslında Mauer Parktaki bitpazarını ya da düzeltirsek genel olarak Berlin’deki

Yazarın kendisi çekmiştir.

çeşitli bit pazarları ve etkinlikleri özel yapan şey aslında şehre hâkim olan 60lı yıllar çiçek çocuklar havasının modern 2020’lere taşınmış olması ve buna paralel gelişen amansız tekno-hipster kültürü. Mauerpark bit pazarı ise Berlin’de özellikle duvarın yıkılmasından sonraki zaman içinde gelişen bu çeşitli alt kültürlerin ve hatta Berlin belediye başkanının ifade ettiği şekliyle bu “fakir ama sexy” şehrin ruhunu oluşturan yapıların sıkıştırılmış bir alanda gösterimi diyebiliriz. Ankara’da ya da genel olarak Türkiye’nin hiçbir yerinde karşılaşmayacağınız onca şeyi görebileceğiniz, belki Seğmenler kadar hatta biraz daha küçük bir alan olan bu parkta çıplak bir şekilde dans eden sakallı dedelerden, nirvanaya bir şekilde ulaştığına emin olabileceğiniz Budist sanatçılara kadar bulabilirsiniz. Almanya’nın genel olarak insan ilişkilerinde tanınan soğuk kimliğine karşın bu bit pazarında sizinle beraber alışverişe gelen insanlarla anında kaynaşabileceğiniz sıcak bir ortam da var. Bu yüzden yazın olur da Berlin’e yolunuz düşerse yanılmıyorsam iki yazım önce bahsettiğim Alman eski milli galerisini ziyaret ettikten sonra ya da müzeler beni kesmiyor ben sanatı ve kültürü sokakta görmek istiyorum düşüncesiyle geliyorsanız uğramanız gereken ilk nokta kesinlikle Mauerpark’ta kurulan bit pazarı olmalı. Olur da yolu düşecek herkese şimdiden iyi geziler diliyorum.

Leave a Reply