Plato tarafından yazılmış çok ünlü bir diyalogda, Phaedrus’da, Sokratesin “aşk bir akıl hastalığıdır” açıklaması geçer. Aynı zamanda aşkın insanlığın alabileceği en muazzam hediye olduğunu da belirtir. Peki bu iki beyanda ne demek istemiş olabilir, ve biz bundan ne anlam çıkarmalıyız?
Aşkın delilik olarak görülmesi büyük ihtimalle size çok da tuhaf gelmez –ne de olsa filmler ve şarkılar “delice” aşık olmaktan bahsederken bu duygunun bağımlılık yapıcı ve garip olduğunu belirtir. Fakat Sokrates farklı bir delilikten bahseder, hatta aslında bu basit görüşü devirir. Zamanının kültürel ve dini geleneklerine itiraz eden Sokrates, aşkın bir tür ilahi delilik olduğunu öne sürer.
Bu ilahi delilik kavramını aklınızda canlandırtmak için, “coşku” kelimesinin kökeninin, kelimenin tam anlamıyla bir tanrı tarafından ele geçirilmek anlamına gelen Yunanca “enthousiasmós”tan geldiğini hatırlayalım. Buradaki fikir, bu çılgınlığın göklerden gelen bir ilham şekli olduğudur. Bu, popüler kültürde de biraz yaygın olan bir fikirdir. Birazcık çılgın olan tuhaf karakterin, kadronun geri kalanından daha hevesli, daha tutkulu ve daha anlayışlı göründüğü herhangi bir dizi veya film düşünün ( Ben Psych’i düşünüyorum ama dürüst olmak gerekirse, herhangi bir tek adam her şeyi çözer anlatısı buraya sığar). Aynı zamanda, ilahi delilik/ilham ile ilgili benzer kavramların da dünya çapındaki birçok dini ve manevi geleneğin bir parçası olduğunu belirtmekte fayda var.
Özellikle aşk, dünyadaki daha derin, yüce bir güzelliğin tanınmasından kaynaklanan özel bir ilahi delilik türüdür. Esasen, dünyaya tanrıların gördüğü gibi, insan aklı tarafından bulandırılmamış gerçek şekliyle bakmaktan gelir. Birinin fiziksel güzelliğini takdir etmek bu duyguya neden olan itici güç olsa da eğer biri Sokrates’in tanımladığı gibi aşkı yaşıyorsa, duygularını yönlendiren çok daha sağlam bir şey vardır.
Bu ne demek ki?
Yukarıda açıkladığım gibi, bu delilik akıl hastalığına benzemez. Aslında, Sokrates’in hesabına göre belirli, bir tür kendini geliştirme yolunda atılan en önemli adımlardan biridir. Kişi, dünyayı olduğu gibi görmek yerine, dünyada daha derin bir güzellik görerek, esasen “gerçeği” kavrar. Bunun “delilik” olmasının tek nedeni, belki de ilahi ilham almış insanların, diğerlerinin göremediklerini görmeleridir. Yani diğer insanların bakış açısından hayaletlere işaret ediyor gibiler.
Platon, Sokrates aracılığıyla aşıkların sevgilerini deneyimlemelerini sağlayan yüceliğe saygı duydukları takdirde, aşkın ilham verici güzelliğinin onları geliştirme gücüne sahip olduğunu öne sürüyor. Sokrates’in Phaedrus’taki aşkı onaylayan konuşması, retorik noktalara değinmek için oldukça karmaşık bir mite dayansa da anlamı açıktır. Aşıkların potansiyel olarak birbirlerinde gördükleri “gerçek” güzellik vizyonu, birbirlerini daha iyi insanlar haline getirmeleri için onlara ilham verebilir. Bu açıdan bakıldığında aşk, bir akıl hastalığı olmaktan çok, bir insanın sahip olabileceği en akılcı dürtülerden biridir.