Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam; paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.
Gündemde hakkı olan önemi pek görememiş bir mesele Validebağ Korusu. İstanbulluların dahi pek aşinası olmadığı saklı, kendi halinde bir korudur Validebağ. Kadıköy halkının evladından farkı yoktur oysa korunun. Şuanda tüm çevre mahalle gencinin, yaşlısının çocukluğunun geçtiği Validebağ, günümüzde bir katliama kurban gitmekle karşı karşıya. Öncelikle koru hakkında kısa bir paylaşımda bulunmama izin verin.
Yabancısına Validebağ;
Validebağ Korusu ya da Adile Sultan Korusu, İstanbul’un Üsküdar ilçesinde yer alan bir korudur. Kadıköy ilçesinin Koşuyolu; Üsküdar’ın Altunizade ve Barbaros mahallelerinin kesiştiği noktada 10 hektarlık bir alan üzerine yayılmıştır. Hafif meyilli bir arazi yapısı vardır. İnsan eliyle ağaçlandırılmış bir alandır.
Yaklaşık 200 yıl önce Sultan III. Selim ( 1798–1807 ), annesi Mihrişah Valide Sultan ( öl.1805 ) için Çamlıca eteklerinde yer alan arazide bir bağ köşkü inşa ettirir.
Mülkiyet, Sultan Abdülmecid ( 1839–1861 )’e geçince; yapı annesi Bezmialem Valide Sultan ( öl.1853)’a hediye edilir. Bezmialem Valide Sultan; yurt içinden ve yurt dışından getirttiği bitki türleriyle araziyi modern bir botanik bahçesine çevirir.
Vefatından sonra, Validebağ arazisi Altunizade ailesinin mülkiyetine geçer. Altunizade İsmail Zühtü Paşa, 1860yılında burada muhteşem bir köşk inşa ettirir. Bir süre sonrada köşkü, güzelliğinden etkilenen, Sultan Abdülaziz ( 1861–1876 ) ‘e armağan eder.
1853 yılında, Sultan Abdülaziz kızkardeşlerinden Adile Sultan için saray mimarlarından Nigoğos Balyan’a koru içinde bir konut yaptırmıştır. Günümüzde Adile Sultan Kasrı olarak anılan bu yapı, öğretmenevi olarak kullanılmaktadır. Yine aynı dönemde Abdülaziz tarafından yaptırılan tarihî bir av köşkü bulunmaktadır.
Kişisel çabalarla oluşturulmaya çalışıldığı için ağaç türü bakımından fazla zengin değildir. Koruda görülen ağaçlar arasında atlas sediri, Himalaya sediri, kızılçam, fıstık çamı, sahil çamı ve defneler büyük gruplar hâlinde bulunmaktadır. Adile Sultan Kasrı’ın çevresinde pavlonya, karaağaç, defne ve saplı meşeler görülür. Korunun geneline meyve ağaçları egemendir. Meyve ağaçlarının çoğunluğunu aşılı armut ağaçları oluşturmakla birlikte, ak ve mor dutlar ile ayvalara da küçük gruplar hâlinde rastlanır.
Korunun içinde Rıfat Ilgaz’ın en önemli eseri “Hababam Sınıfı”nın çekildiği Adile Sultan Kasrı bulunmakta ve günümüzde öğretmenevi ve kültür merkezi olarak kullanılmaktadır.
Yani işin aslı, ismine yabancı olduğumuz koru, her birimizin uzaktan yakından bildiği, cıvıl cıvıl, koskocaman bir yuva. Fakat, bazı kimseler var ki, ülkede tek bir yeşillik daha hayatta kalamasın diye canlarını dişlerine takmış, uğraşıp didiniyorlar. Rant veya değil, bu koruyu korumak ve bozulmamasını sağlamak hepimizin esaslı görevidir. “Mezbelelik” sıfatı layık görülmüş koru, her gün yüzlerce insana nefes olmakta, betonlaşmış şehrin görüntüsünü bir nebze de olsa yeşillendirmektedir.
Gelelim şimdi Validebağ’ın neden yok edilmek istendiğine. Çok da yabancı olmadığımız bir kavram önümüze atılıyor ve arsanın iman işlerinde kullanılacağı diğer bir deyiş ile Cami inşa edileceği öne sürülüyor. Validebağ’ı korumaya çalışan halk dinsizlikle suçlanıp, konunun üstü örtülmek isteniyor. Fakat gerçeğe at gözlüklerini çıkarıp baktığımızda, Acıbadem ve Altunizade çevresinde çok yoğun sayıda Cami olduğunu, dolayısıyla hali hazırda bulunan Camiler’in ihtiyacı fazlasıyla karşıladığını görüyoruz. Bu durum bizi ister istemez gönülsüz bir yaftalamaya itiyor; affınıza sığınıyorum ancak, “Cami hikaye, rant şahane” inancı etrafımızı kuşak gibi sarmış durumda. Koruyu korumak isteyenlere dinsiz muamelesi yapmak, halkın inancına hakaret olmakla birlikte, rant kapısının böyle kutsal bir değerle üzerini örtmek söz konusu değeri de amaca alet ediyor. Böyle çirkin bir durum kabul edilesi değildir.
Penguenler görmüş geçirmiş bir kamuoyuna, bu mesele barbarlık, marjinallik ve en çirkini de dinsizlik gibi asılsız ithamlarla sunuluyor. Validebağ’da gaz yiyen topluluğun çoğunu, çocuğunu izci grubuna yazdırmış orta yaşlı ev hanımları, torununu parka götüren nineler oluşturuyor. Dava yolundaki kimse korudan öte, insanlığın acı çektiğini rahatlıkla görebilir.
Bırakın, ne istiyorsunuz ağaçlardan, kuşlardan. Ülkede arazi mi kalmadı azizim? Validebağ’ı bağışlayın. O mahallesinde mutlu. İstanbul’un göbeğinde bir avuç ağaca da kıymayıverin. Gezi’yi, Validebağ’ı özgür bırakın. İnsanları özgür bırakın. Nefes alalım, hiç değilse Acıbadem’de kuş cıvıltılarıyla uyanalım.
Konuya ilişkin detaylı bilgi; http://www.bianet.org/bianet/kent/159484-validebag-gonulluleri-mesele-mescit-degil-yapilasma-yasadisi?bia_source=rss adresinde mevcut.