1 Ocak tarihi itibariyle yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası (GSS) pek çok çevre tarafından olumlu karşılandı. Peki, tüm vatandaşların sosyal güvenlik kapsamına alınacağı vaadiyle dile getirilen bu yeni düzenleme hakkında hükümet tarafından yapılan açıklamalar gerçeği ne kadar yansıtıyor?
Öncelikle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in deyimiyle bu düzenleme “sosyal devlet”in bir kanıtı. Gerekçesi ise herkesin Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınacak olması. Fakat içeriğe bakıldığında bu düzenlemenin sosyal devlet olmanın gerektirdiği özelliklerin tam tersini taşıdığı görülüyor.
Örneğin, bir yandan tüm vatandaşların sağlık sigortasından yararlanacağı dillendirilse de, prim ödemeyen ya da ödeyemeyenler açısından durum çok farklı. Yalnızca geliri asgari ücretin üçte birinin altında olan vatandaşların primleri hazine tarafından karşılanacak. Diğer kesim için ise prim ödemek zorunlu, aksi halde hiçbir sağlık güvencesinden yararlanamayacaklar. Ayrıca, ay sonuna kadar Genel Sağlık Sigortası’na kayıt yaptırmanlar için ise para cezası yaptırımı uygulanacak. Türkiye için, asgari ücretle çalışanların bile yaşamlarını sürdürmekte zorlandığı göz önünde bulundurulursa Genel Sağlık Sigortası’nın vatandaşa güvenceden çok ekonomik yük getireceği ortada.
Daha da kötüsü, değişen yeşil kart uygulamasıyla birlikte tedavi gereçlerinin hasta tarafından alınması zorunlu kılınıyor. Buna göre, protez gibi tedavide kullanılması gereken malzemeler önce hasta tarafından temin edilecek. Daha sonra, fatura ve reçetesiyle Sosyal Güvenlik Kurumuna başvuran hasta, bu gereçlerin bedelini kurumdan alabilecek. Yeşil kart ekonomik gücü olmayan vatandaşa sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilmesi için verilirken, tedavi gereçlerinin hastadan beklenmesi hiçbir mantık çerçevesine uymuyor.
Yukarıda anlattıklarım Genel Sağlık Sigortası uygulamasının popüler medyaya yansımayan kısmı. Durum böyleyken yeni uygulamanın vatandaşın yararına olacağını söylemek oldukça güç. Üstelik, tedavi gereci masraflarının vatandaşa yüklenip daha sonra kurumdan tazmin edilmesi ile düzenleme, özel şirketlerin üzerinden kar elde ettiği sağlık sigortalarından farksız oluyor. Daha önce de belirttiğim gibi, uygulamanın “sosyal devlet”i kanıtladığını söylemek de abesle iştigalden başka bir şey olmasa gerek.