Turkish Airlines Euroleague’de 8. maç haftası Cuma günü oynanan maçlarla tamamlandı. Sezonun ilk maçından itibaren muhteşem bir performans sergileyen Fenerbahçe Beko, 8 maçta 7 galibiyetle zirvede bulunurken Anadolu Efes de 3 galibiyetle 12. sırada yer alıyor. Şimdi de Fenerbahçe Beko’nun şu ana kadarki performansına kısaca göz atalım:
Sezonu Almanya deplasmanında Bayern Münih’e karşı açan temsilcimiz, başından sonuna kadar kontrolünde götürdüğü maçı 74-62 ile rahat kazanırken gelecek maçlar için olumlu sinyalleri vermişti bile. Ardından seyircisinin önündeki 3 maçtan ilkinde geçtiğimiz sezonun çeyrek finalistlerinden Maccabi Tel Aviv’i 15 sayıyla geçen Fenerbahçe Beko, ASVEL’i de farklı şekilde mağlup etti. Dördüncü maçta ilk yarısını 10 sayı farkla geride kapattığı maçta henüz 2 gün önce Anadolu Efes’i mağlup etmiş Valencia’yı ikinci yarıdaki geri dönüşüyle mağlup eden ve fikstürünün de etkisiyle “kazanması gereken” tüm maçları kazanan Fenerbahçe’yi bir sonraki maçta sezonun ilk gerçek sınavı bekliyordu. Son 2 sezonun şampiyonu Anadolu Efes karşısında 27 sayı yediği ilk çeyreğin ardından oyunun kontrolünü ele alan ve Guduric’in liderliğinde rakibine bir çeyrekte en fazla 18 sayı imkanı veren sarı-lacivertliler, Wilbekin’in 25 sayısı, Edwards’ın üçüncü çeyrekteki sürpriz katkısı, son periyotta da Efes’in farkı 4 sayıya kadar indirdiği yerde verdiği soğukkanlı tepkiyle maçı 88-79 kazanırken taraftarlar arasında Final-Four şarkıları söylenmeye başlamıştı. Bu noktada maçın bir derbi maçı ve Ergin Ataman’ın son iki sezon şampiyonu Efes’ine karşı gelen bir galibiyet olması sebebiyle sezonun şu ana kadar beni en keyiflendiren maçı olduğunu da belirtmeliyim.
Efes galibiyetinden sonra sezonun en zor sınavlarından birini İspanya’da Barcelona karşısında veren temsilcimiz, ilk yarıda maçın kontrolünü elinde tutarken, üçüncü çeyrekte başa baş giden maçta bir anda oyundan koptu ve 15 sayı geriye düştü. Bu noktada rakibin kalitesi ve temsilcimizin de yeni bir takım olduğu göz önünde bulundurulduğunda maç artık kaybedilmiş gibi görünüyordu. Ancak son periyodun başında Itoudis, bana Türkiye’nin en iyi antrenörlerinden Oktay Mahmuti’yi hatırlatacak şekilde Melih’i ve o ana kadar Euroleague’de neredeyse hiç şans vermediği Şehmus’u sahaya sürerek Barcelona’yı şaşırtmayı başardı. Kaptanın arka arkaya üçlükleri ve Şehmus’un getirdiği inanılmaz enerjiyle bir anda canlanan takım, Motley’nin de katkısıyla bir anda maça ortak oldu. Ancak son topta maçın Fenerbahçe adına en iyisi Motley’nin üç sayı gerideyken herkesi şaşırtarak potaya gitmesiyle bir sayı farkla mağlup olan sarı-lacivertliler bu sınavı da başarıyla geçmeyi başarmıştı. Çünkü bu takım herkese artık bir karakteri olduğunu ve Avrupa’nın en iyilerinden biri karşısında deplasmanda son periyotta 15 sayıdan geri dönebileceğini gösteriyordu. Ardından Kızılyıldız karşısında İstanbul’da ilk yarısında bocaladığı maçı ikinci yarıdaki performansıyla rahat kazanan Fenerbahçe Beko, Panathinaikos’u da evinde deyim yerindeyse dağıtarak Monaco ve Milano deplasmanlarına gideceği çift maç haftası öncesi moral depoluyor, puan farkıyla liderlik koltuğuna yerleşiyordu.
Taraftarlarını üç sene sonra yeniden mutlu etmeye başlayan ve gerek tribünlere gerekse ekranlar başına tekrar toplayan Fenerbahçe Beko’da Koç Itoudis’i tebrik ederek başlamak gerekiyor. Adeta bir enkaz devralan ve Avrupa Basketbol Şampiyonası’ndan dolayı takıma çok geç katılabilen Yunan koç, takıma kısa zamanda mükemmel denebilecek şekilde hakim olurken, sezon stratejisi ve yaptığı dokunuşlarla hem takımı birbirine bağladı hem de taraftarın takıma yeniden inanmasını sağladı. İyi fikstürünün farkında olan ve ilk maçlarda rotasyonu daraltarak maçları kazanmaya odaklanan tecrübeli antrenör bunu başarırken, sonraki maçlarda galibiyet odağını düşürmeden yeni oyuncular da kazanmaya başladı. Özellikle mola dönüşlerinde oldukça başarılı olan Itoudis, maç içi hamleleriyle de 13 yıl yardımcılığını yaptığı Avrupa basketbolunun efsanesi Obradovic’ten çok şeyler öğrenmiş gibi görünüyor. Oyunculara gelecek olursak, yeni transferlerden Motley’nin kısa sürede takımın yıldızı haline gelmesi, Guduric’in gerçek bir lider gibi oynaması, kaptan Melih’in kenardan gelerek yaptığı önemli katkılar ve takımın Calathes’e adeta basketbol oynamayı yeniden sevdirmiş olması Fenerbahçe ile ilgili olumlu yönlerden yalnızca birkaç tanesi. Burada ismini saymadığım oyuncuların da takımın birlik ve beraberliği içinde sorumluluk aldığı ve elinden gelenin en iyisini verdiği Fenerbahçe, Bjelica da sağlıklı döndüğü takdirde sezonun ilerleyen kısımlarında da rakiplere korku salmaya devam edecek gibi görünüyor. Ancak her ne kadar şu ana kadar her şey iyi gidiyor gibi görünse de, takımın pivot eksikliğinin göz ardı edilemez olduğunu düşünüyorum. Motley’nin şu ana kadar sergilediği mükemmel performansa rağmen Jekiri’nin istikrarsızlığı ve Booker’ın savunma zaafları Fenerbahçe’de Singleton gibi 4-5 numaralı pozisyonları oynayabilen, takımın sertliğini bir üst kademeye çıkaracak bir uzunun gerekli olduğunu gösteriyor. Özetlemek gerekirse, doğru koç ve koçun kurduğu bir kadroyla yeniden üst seviye bir Euroleague takımı haline gelen ve taraftarıyla da bütünleşerek sezona mükemmel bir giriş yapan Fenerbahçe’nin, hele de takıma güç katabilecek bir uzun aldığı takdirde Final Four’a hiç de uzak olmadığını düşünüyorum.
-Fotoğraflar ntvspor.net ten alınmıştır.