Euroleague’de İlk Çeyrek ve Fenerbahçe Beko: Ah O Son Toplar!

Turkish Airlines Euroleague’de normal sezonun 8. haftası Perşembe ve Cuma günü oynanan maçlarla tamamlandı. Temsilcilerimizden Fenerbahçe Beko CSKA Moskova’yı deplasmanda 91-82 mağlup ederek 3. galibiyetini alırken Anadolu Efes Zenit’e sahasında 90-79 mağlup olarak kötü gidişe dur diyemedi. Şimdi de Fenerbahçe Beko’nun şanssız mağlubiyetlerin ağırlıkta olduğu ilk 8 haftasına kısaca göz atalım.

Sezona yeni koçu Djordjevic ve yeni bir kadro yapılanmasıyla başlayan Fenerbahçe Beko’nun koçun ve takımın birbirine alışması ve oyun düzenlerinin oturması sürecinde göstereceği performans taraftarların gözünde önemli bir merak konusuydu.  Geçtiğimiz sezon De Colo ve Vesely’nin üstüne bir kadro kuran ve diğer parçalarda birçok eksiği olan temsilcimiz, bu sezon kadrosunu Baskonia’dan uzun forvet-pivot Achille Polonara ve guard Pierria Henry ile Bursaspor’dan şutör gard ve kısa forvet oynayabilen Marial Shayok gibi oyuncularla güçlendirdi. Nitekim ilk hafta evinde Kızılyıldız’a karşı çok iyi başladığı maçta oldukça zorlanmasına zaten kazanmayı başaran Fenerbahçe Beko, bir sonraki hafta OAKA’da Panathinaikos karşısında maçın büyük kısmında oyunu kontrol etmesine zaten oyunu bir türlü koparamadı ve maçın sonundaki tartışmalı hakem kararlarının da etkisiyle rakibine 4 sayıyla mağlup olmaktan kurtulamadı. 3. maç haftasında Almanya’da ALBA Berlin’e karşı fazla varlık gösteremeyen ve farklı mağlup olan temsilcimiz, Euroleague’in en iyi takımlarından 5 tanesi ile arka arkaya oynayacağı ürkütücü fikstür öncesinde evinde Unics Kazan’ı tam 39 sayı farkla mağlup ederek moral depoladı. 

Yeni transferlerden Henry kısa sürede takımın önemli bir parçası haline gelmiş durumda.

Zorlu maçların ilki için İspanya’ya giden Fenerbahçe, Real Madrid karşısında mükemmel oynadığı bir ilk yarının ardından ikinci yarıda rakibine yakalansa da maçın sonuna başa baş girildi. Son dakikalarda Panathinaikos maçında olduğu gibi hakemlerin felaket denebilecek düdükleri ve Djordevic’e çalınan teknik faule rağmen son topta maçı kazanma noktasına getiren sarı-lacivertli ekip,  Shayok’un şutu girmeyince sahadan 1 sayılık mağlubiyetle ayrıldı. Sonraki hafta çift maç haftasının ilk maçında evinde lideri Barcelona’ya karşı Vesely’nin mükemmel performansı ve Guduric’in katkısıyla yine son topa kadar başa baş bir oyun sergileyen temsilcimiz,  son 6 saniyede Mirotic’in basketine engel olamadı ve üst üste ikinci şanssız yenilgisini aldı.  Haftanın ikinci maçında Yunanistan’da bu kez Olympiakos’a konuk olan Fenerbahçe Beko, 11 sayı geride kapattığı ilk yarının ardından üçüncü periyotta Polonara’nın sahaya kattığı enerji ve Vesely ile Henry’nin skor katkısıyla geri dönerken oldukça kısır geçen son periyotta son topta bu kez eski oyuncusu Sloukas’a engel olamadı ve sahadan 67-65 mağlubiyetle ayrıldı. Perşembe günü ise bir Euroleague klasiğine dönüşen eşleşmede Rusya’da CSKA Moskova’ya karşı takım halinde kenetlenen ve maçın başından sonuna kadar oyunu domine eden temsilcimiz şeytanın bacağını kırdı ve 91-82’lik galibiyetle geçtiğimiz sezonun ardından bu sezon da rakibini evinde mağlup etmeyi başardı.

Geçtiğimiz sezondan beri takımın lideri olan Vesely bu sezon da görevini hakkıyla yerine getiriyor.

Olumlu noktalardan başlamak gerekirse, Fenerbahçe Beko’nun yeni bir takım olmasına rağmen takım savunmasını büyük oranda oturtmayı başardığı ve takım halinde hareket ettiğinde Barcelona ve Real Madrid gibi şampiyonluk adayı takımları düşük skorlarda tutarak maçı kazanma noktasına getirebilirken CSKA Moskova gibi bir devi deplasmanda mağlup edebildiğini söyleyebilirim. Bunun yanında son maçta alınan galibiyette 5 oyuncunun çift hanelere çıkması takımın hücumda da beraber hareket etmeye başladığının ve skoru iyi paylaşabildiğinin bir göstergesi. Sahaya müthiş bir enerji katarken dış şut tehdidi de olan bir uzun olan Polonara,  takımın başka bir enerji kaynağı Şehmus, gününde olduğunda rakibin en önemli hücum tehditlerini sahadan silebilen Henry ve Avrupa’da bir eşi olmayan Vesely de diğer güçlü yönler olarak göze çarpıyor.  Bunların ötesinde,  son toplarda kaybedilen üst üste 3 maçın ardından kolayca demoralize olabilecekken bir sonraki maçta şampiyonluk adaylarından birine karşı kusursuz bir maç oynayabilmesi takımın ve koçun mental açıdan ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.

Öte yandan,  geçtiğimiz sezondan beri süregelen tam bir oyun kurucu eksiğinin Fenerbahçe’nin en önemli problemi olduğunu söylemek yanlış olmaz.  “Bir takım oyun kurucusu kadar konuşur” sözünün adeta canlı bir örneği olan temsilcimizde ne Henry ne de De Colo’nun takımı yönlendirecek yeterliği olmaması hücumların yeterince organize olamamasına sebep olurken 12 top çalmadan 8 sayı üretilen Barcelona maçının gösterdiği gibi geçiş hücumlarının da kalitesini etkiliyor.  Son 2 sezondur yeni bir kadro yapılanmasının doğal sonucu olan, takımın oyun düzenlerinin oturmasını gerektiren adaptasyon süreci ve bu süreçte özellikle maç sonlarında başta Henry’den olmak üzere gelen kritik tercih hataları da Fenerbahçe Beko’nun canını ilk 8 haftada oldukça yakmış durumda. Özetlemek gerekirse, Fenerbahçe’de gerçek bir oyun kurucu takviyesiyle oluşacak doğru organizasyonda Polonara’nın yıldız durumuna gelebileceği,  Henry ve Şehmus’un şutör guard pozisyonuna geçebilecek olmasıyla seçeneklerin artacağı ve De Colo’nun da rahatlayacağı söylenebilir.  Bunun üzerine Barthel’in yerine alınabilecek bir 4-5 numarayla temsilcimizin herkesi şaşırtabileceğini ve son 8’e kaldığı takdirde üstteki takımların eşleşmek istemeyeceği bir takım haline geleceğini düşünüyorum.

Leave a Reply