Galatasaray’da Hazin Son: Peki, Neden Olmadı?

Şampiyonlar Ligi’nde ikinci turda elenerek çeyrek final şansını kaybeden Galatasaray, gözünü Türkiye Kupası’na çevirdi.

Spor Toto Süper Lig’in 27.haftasında Beşiktaş’ın yenilmesiyle yeniden ikinci olma şansı yakalayan Galatasaray; bu şansı iyi değerlendiremedi, deplasmanda yine puan kaybetti ve averaj puanıyla 2.sırada yer alabildi.

Şimdi düşünelim…

Süper Lig’de iki sezon üst üste şampiyon olan Galatasaray… 27.haftada ikincilik yarışı veren Galatasaray…

Türk Telekom Arena’da, Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid’i 3-2 yenen Galatasaray… En büyük hedefi Türkiye Kupası’nı müzesine götürmek olan Galatasaray…

İki sezon öncesinden ya da geçen sezondan bu yana ne değişti? 4.yıldız arayışına girmeye hazırlanan Galatasaray nasıl bu hale geldi? Belki de en çok sormamız gereken soru şu: Neden olmadı?

Galatasaray sizi şu anda ne kadar heyecanlandırıyor?
Ben cevap vereyim; hiç.
Taraftarlarının; Galatasaray’ın maçlarını takip etmeyi bırakacak hale geldiği, puan kayıplarına ve buna rağmen takımda hakim olan rahatlığa çıldırdığı bir Galatasaray’dan bahsediyoruz.
Peki ne eksik?
Haftalık yapılan antrenman sayısı mı, kondisyon çalışmaları mı, takım ruhu mu,  öz güven mi, moral-motivasyon mu, azim-istek-heyecan mı, yoksa disiplin mi ?
Hangisi eksik?

Bence Galatasaray’da her şeyden önce “Galatasaraylılık” eksik.
Şunu kesin olarak söyleyebilirim ki; Galatasaraylılık bu fotoğrafta gördüğünüz şey değil.

mancini

Roberto Mancini, Galatasaray’ın Chelsea’yle oynadığı rövanş maçında kaçırdığı çeyrek final şansını böyle izledi.

Bu “rahat” görüntü, Süper Lig’de şampiyonluk yarışına havlu atmış; Şampiyonlar Ligi’nde evinde berabere kalmış ve rövanş maçında deplasmanda yenilen bir takımın teknik direktörüne ait bir görüntü olmamalıydı.Üzülerek söylüyorum ki;  defansla hücum arasında denge kurma taktiği, hiçbir futbolcuyu kenarda oturtmama prensibi, her hafta şaşırtan ve buram buram “İtalyan Beyefendiliği” kokan kadrolar – oyun dizilişleri Galatasaray’a uymadı. Galatasaray’mı O’na, yoksa O’mu Galatasaray’a fazla geldi bilinmez ama yine üzülerek söylüyorum ki; Mancini Galatasaray’a olmadı.

Sorumluluğu tek Mancini’ye yükleyip işin içinden çıkmak olmaz tabi.Hepimiz görüyoruz ki; Galatasaray artık o “eski” Galatasaray değil.

Çünkü Galatasaray artık, bir maç boyunca kaleye sadece bir şut çekerek gol atmaya çalışıyor.

Çünkü Muslera artık, elini uzatabildiği hatta değebildiği topların gol olmasını engelleyemiyor.

Çünkü Wesley Sneijder ve Burak Yılmaz, gösterdikleri tüm tepkilere rağmen inatla kanatlarda oynatılmaya devam ediliyor.

Çünkü Selçuk artık, serbest vuruşları gole çeviren; orta sahanın beyni Selçuk İnan değil.

Çünkü Drogba artık, oynamak istemiyor.

Çünkü 90.dakikada, Drogba oyundan çıkarken oyuna Ceyhun alınabiliyor.

Çünkü Burak Yılmaz, geçtiğimiz sezon şampiyonlar liginde 8 kez rakip ağları sarsarak Cristiano Ronaldo’yla gol krallığı yarışına girerken; bu sezon şampiyonlar ligini hiç gol atamadan tamamlıyor.

Çünkü Galatasaray artık, galibiyet serisi oluşturması gereken günlerde lig sonuncusuna bile yeniliyor.

Çünkü Galatasaray artık öyle oynuyor ki, 6-1 lik Real Madrid hezimetinde gösterdiği performansın yanına bile yaklaşamıyor.

Çünkü Galatasaray artık, ne kazanmak ne de şampiyon  olmak istiyor.

Çünkü Galatasaraylı hiçbir futbolcu artık, bu fotoğrafta gördüğünüz kadar Galatasaraylı değil.

elmander 2

Johan Elmander,belki de sezon başında gönderilmesi gereken son oyuncuydu.

Fiziksel çökmüşlüğün yanında mental olarak da çökmüş bir Galatasaray var artık karşımızda. Futbolcuların isteksizliği ve günden güne düşen performansları Galatasaray’ın hazin sonunu hazırladı. İstek, heyecan ve takım ruhu olamayan bir takım ne Süper Lig’de ne de Şampiyonlar Ligi’nde tutunabildi.

Galatasaray’ı bu hale getirenler artık oturup düşünmeli. “Galatasaray’ın menfaatlerini düşünerek” ve “kurumsallaşmanın gerekleri çerçevesinde” gönderildiği ifade edilen Fatih Terim’in, Galatasaray’a uğrattığı kayıpların ve verdiği hasarın bilançosu çıkarılmalı. Önümüzdeki sezon yeni bir başlangıç yapabilmek adına geçirilen bu bunalımlı sezondan dersler alınmalı. Fakat her şeyden önemlisi, Galatasaray’ı en hızlı kurtarabilecek ve onarabilecek tek şeyin bir an evvel farkına varılmalı: “Galatasaraylılık.”

Leave a Reply

2 comments

  1. Fakrullah Başkan

    futbolda ruh bi yere kadar bacım, takımda biraz fizik ve mantık gereklidir, günümüzde bunun en büyük örneği pazarcıkspordur, hiç bir atakta dakika 90+1 bile olsa oyun stillerini bozmazlar. bu ruh kavramı bir tek türkiyede vardır sanki son dakikalarda bütün maçları kazanacakmış gibi… Amma ve lakin ki futbol 90 dakika ve top yuvarlak, son 5dakika oynanmaz, eğer türk futbolu böyle devam ederse hiç bi takımımız bi yere varamaz. Hacı Arif Turgut gibi futbolcular yetişmedikçe bir yere varamayız. alışıla gelmiş ruh söylemleri küçük takımlar için geçerli , galatasarayın bir dünya takımı olduğunu iddaaa ediyoruz o zaman onun beklentileri içinde olmalıyız , ellerine sağlık, başarılar, Allaha emanet ; iyi günler

  2. ali ismail

    futbolda aslolan başarıdır.fatih terim i efsane yapan herşeyden evvel başarılı performansıdır.yoksa maçovari tavırları oyuncularına maç esnasında ettiği küfürler onlara galatasaraylılık ruhu aşılamaz.eğer aynı başarıyı mancini göstermiş olsa idi beyefendiliği yere göğe sığdırılamazdı.bir klübü en ileri noktalara taşıyacak olan kavram yalnızca liyakattir.sonuçta futbol akıl teknik ve fizik gücü ile oynanan bir oyun ruhlar aleminden kopup gelmedi bize. oyuncu dediğin önce yetenekleri ile bir noktaya gelir istikrar ve disiplin ile orada tutunur.son olarak karakteristik yapısı ile de gönüllerde yerini alır bizim düştüğümüz yanılgı maalesef en 3. sıradaki olguyu 1. sıraya taşıyoruz hemen. bu durumlarda konuya doğru algoritma ile yaklaşmamız en doğru olanı.