Başarılı bir sporcu olma yolunda ilerliyorsunuz, başarı beklentisi içindesiniz, kariyerinize dair hayalleriniz var. Sonra bir gün, önce doping yaptığınıza dair bir mektup sonra da aslında dopingli değil kanserli olduğunuzu bildiren bir belge alıyorsunuz. Bu cümlelerdeki hikâye biraz farklı olsa da Lance Armstrong’un hayatına değil; geçtiğimiz günlerde Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda şampiyon olan dekatlet Thomas Van der Plaetsen’in hayatına ait.
24 Aralık 1990’da Belçika’nın Gent şehrinde doğan Thomas Van der Plaetsen spor hayatına dekatlonla başladı. İlk ‘altın’ başarısını 2009 yılında U20 Avrupa Şampiyonası’nda altın madalyayı boynuna asarak kazandı. 2 yıl sonra 2011’de U23 Avrupa Şampiyonası’nda yeniden altın madalyaya ulaştı. Abisi Michael Van der Plaetsen tarafından çalıştırılan Thomas, umut vaat etmeye başlamıştı bile. Fakat, hayat tahmin edemediğimiz aksilik ve sürprizlerle dolu… 1 ay sonra kariyerinde ilk kez Dünya Atletizm Şampiyonası’na katılacakken aldığı haberle yıkıldı; babasının pankreas kanseri kötüleşmeye başlamıştı ve iyileşememe olasılığı ağır basıyordu. Şampiyonaya gidip gitmeme konusunda ikilemdeyken babası onu gitmesi için ikna etti. Bu son görüşmeleri oldu, yarıştan 6 gün önce Güney Kore, Daegu’da babasının ölüm haberini aldı. Bu duruma rağmen pes etmedi, yarıştı ve 8069 puanla on üçüncü sırada şampiyonayı noktaladı. 2013’te ise sıra Üniversite Oyunlarına gelmişti. Altın sayısını üçe çıkardı. 1 yıl sonrası ise onun için daha muhteşem olacaktı. 2014 Dünya Atletizm Salon Şampiyonası’nda bronz madalya kazanıp Belçika’da yılın atleti seçildi. Bu yılı ise Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda altın madalya ile açtı ama hikâyesi bunlarla sınırlı değil.
Hayatı tam babasının ölümünden sonra biraz yoluna girmeye başladı derken 2014’ün ekim ayında hiçbir atletin almak istemeyeceği bir mektup aldı: Doping yapmıştı!
“Şok olmuştum. Düştüğüm durum için endişeliydim. Doping yapmadığımı biliyordum. Ancak kendimi yanlış bir teste karşı nasıl savunacağımı bilmiyordum.”
Gerçekten ne yapacağını bilmiyordu Van der Pleatsen. Doping yapmadığına emindi fakat hormon değerlerinde ters giden bir şeyler vardı. Hemen doktorları ile görüştü, araştırmalar başladı ve nihayet doping yapmadığı ortaya çıkmıştı ancak bu sefer eline geçen mektup hiçbir insanın almak istemeyeceği türdendi: testis kanseriydi ve henüz 24 yaşındaydı…
“Profesyonel bir atlet olarak dopingle ilgili bir mektup almanız kariyerinizin bittiğine işarettir ancak kanserle ilgili bir mektup almak hayatınızın sonuna işaret.”
Hayatı karmakarışık olmuştu. Bir yandan spor hayatına devam etmek istiyordu, bir yandan da savaşması gereken her gün vücudunu ele geçiren bir düşmanı vardı. Vazgeçmedi Thomas, babası psikiyatristti belki genlerinden bu özellik aktarılmamıştı ama babasının ona aşıladığı bir şey vardı: güçlü durup asla vazgeçmemek!
Acı dolu haftalar Van der Plaetsen’i bekliyordu. Önce testislerindeki tümör alındı. Ardından kanserin yenileme ihtimaline karşı kemoterapi dönemi başladı. Bu dönem içinde kafasında sürekli tek bir soru vardı: 2015’te Bejing’te(Pekin) düzenlenecek Dünya Atletizm Şampiyonası’na katılabilecek miydi? Abisi ile birlikte kendini biraz iyi hissettiği an çalışmalara başladılar. Yavaş ilerliyorlardı ama bu sonu bilinmez bir yoldu. Yeniden eski formuna kavuşabilecek miydi? Halbuki doktorları bile bir daha ağır antrenman yapmaması konusunda uyarmışlardı ve onu on branşlık zor bir dekatlon bekliyordu.
“İlk zamanlar az çalışıp çok dinleniyordum. Adım adım tempoyu arttırdım ama bu dönem içinde çok yorgun ve ölü gibi hissediyordum.”
Tedaviden 6 ay sonra, 25 Mayıs 2015’te Thomas için sporculuk hayatı ikinci kez yeniden başlıyordu. Yarış pistine geri döndü. Yüksek atlamada 2.08’e kadar ulaştı ancak kişisel en iyi derecesinden 9 santim eksikti bu rakam. Eksikliğe rağmen geri dönmek kendini güzel hissettirmişti.
“Geri dönmek çok güzeldi. Eskiden elde ettiğim derecelerden uzak olmak ise zordu.”
Sonunda beklediği gün gelmişti. Thomas Van der Plaetsen kendini çok iyi hissediyordu. Artık yarışabilirdi ama bir seçim yaptı, belki ağır sonuçları olabilirdi ancak bildiği bir şey vardı; büyük oynayacak yenilirse de büyük yenilecekti. Ufak çaplı bir yarış seçmek yerine kendi limitlerini zorladı. Kore’de düzenlenecek olan Dünya Üniversite Oyunlarına katıldı. İlk başta topladığı puanlar onu ilk sıradan uzak tutuyordu, yüksek atlama ve 100 metrede zayıf kalmıştı ama son kozunu henüz oynamamıştı. 1500 metre için tüm atletler start çizgisine geçtiğinde herkes kazanının belirleneceğini biliyordu. 5 dakikadan az bir süre içinde Van der Plaetsen finish çizgisini geçti; 7952 puanla birinci olmuştu. Bu şampiyonluk ona sadece altın madalya değil altın niteliğinde bir de özgüven kazandırmıştı.
“Hâlâ yarışlarda performans göstermek için yeterliyim.”
7 Temmuz 2016 günü ise kendisini bir kez daha hem kendine hem de tüm dünyaya kanıtladı. Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda dekatlon için kürsüdeki en yüksek yerin isim yeniden Thomas Van der Plaetsen’di. Şimdiki hedefi Rio Yaz Olimpiyatları ancak dünyanın dört bir yanından daha zorlu rakipleri var.
“Kanser tedavim hedeflerimi değiştirmedi ama hedeflerime adım adım ilerliyorum.Kemoterapi aldıktan sonra bir anda olimpiyat düzeyine atlayamazsınız. Hazırlığınızı yapıp olimpiyatlar geldiğinde hazır olmasınız.”
Thomas, Rio için hazırlıklarına devam ediyor. Bakalım bizi ve kendisini bir kez daha şaşırtabilecek mi?