Bir maçı televizyonunuzun sesini kapayarak izlediniz mi veya yayıncı kuruluş şifreli yayın verdi diye hiç bilmediğiniz bir dilde izlemek zorunda kaldınız mı? Çoğu futbolseverin yaşadığı bu gibi durumlar, aslında futbolun yalnızca görsel olarak değil aynı zamanda işitsel olarak da bizleri tatmin ettiğini gösterir. Şimdi aklınıza tribünde izlediğiniz maçlar gelecek ve saha içerisinde bir sunucuya ihtiyaç mı var diyeceksiniz? Ancak o sunucuların büyülü anlatımları, süslü tasvirleri, yansıttıkları heyecan ve tutku aslında insanlara ekranları başından tribün havası yaratmaktadır. Bu sunucular güzel abilerdir, size futbolcular hakkında bilgi verirler, diğer maçların sonuçlarından bahsederler, kendi yorumları ile beraber her pozisyona bir kat daha zevk katarlar; aynı tribünde maçı beraber izlemekten keyif alacağınız br tribün müdavimi gibi. Bu yazı dizimizde bu güzel abileri anlatacağız sizlere…
Zor bir maçın henüz başlarıydı, Galatasaray yine tarih yazacağı bir akşam yaşayacak ve bu destanı bizlere Emre Tilev anlatacaktı. Emre Tilev öyle bir maç anlattı ki, izlediklerimiz bir yandan duyduklarımız öbür yandan heyecana soktu bizleri. Emre Tilev’in o heyecanlı anlatımı ileride “Acayip Bişey” diye anılacak Bordeaux zaferine zevk kattı.
Bazen sesler kısılır, futbol büyüsü spikerin sesinde can bulur ve büyücüler asla unutulmaz…(Emre TİLEV)
Yine Galatasaray, yine son dakikalara bırakılmış tarihi bir Avrupa zaferi. Yer İstanbul, kar yağışı nedeniyle ertelenmiş bir Şampiyonlar Ligi maçı… Tarih 11.12.13 idi ve gol en çok 10 numaraya yakışırdı. Yakışan gerçekleşti ve Sneijder tüm Türkiye’yi sevinç gözyaşlarına boğdu. Spiker Ercan Taner idi, herkesten daha heyecanlı ve galibiyete inanmış bir haldeydi. Maçın sonuna kadar dualarla maçı izleyen tüm Türkiye gibi Ercan Taner de Yaradan’a sığınmıştı ve o beklenen gol geldiğinde tek söz bir şükür olabilirdi.
Yaradana sığınır, sevinç gözyaşları döker kimisi… (Ercan TANER)
Milli takımın 2002’den sonraki altı senelik suskunluğunun sonunun geldiğinin hepimiz farkındaydık, Avrupa Şampiyonası’nda Kırmızı-Beyaz bir rüzgar esiyor; hava Türk kokuyordu. Zaferin geleceğine herkes emindi; yalnız sıkıntı olmadan zaferin tadı olmazdı. Volkan Demirel, 2-0’dan 3-2’ye çevrilmiş mükemmel bir geri dönüşün son dakikalarında öfkesine hakim olamayarak kırmızı kart görmüş ve yerini mecburen Tuncay’a bırakmıştı. Yanlış okumadınız Tuncay’a! Sebebini Rıdvan Dilmen’den dinleyin:
Bazen tüm haklarınızı kullanmışsınızdır, çaresiz kalırsınız… (Rıdvan DİLMEN)
Dedik ya zaferin geleceği kesindi, geri dönüşlere ve tarih yazmaya bir başka boyut getirmişti milli takım. Bu sefer rakip Hırvatistan’dı ve Rüştü Reçber’in hatası ile yediğimiz golün ardından herkes aynı şeyi söylüyordu: “Bu güzel hayal, böyle bitemez!” Bitemezdi, bitmeyecekti zaten; bir çocuk çıkacaktı sahaya; takımında yedek kulübesine hapsedilmiş, efendiliği ile kalpler fethetmiş bir çocuk. Uzatmaların son saniyelerinde bu çocuk herkesi susturacaktı…
Tek bir sözcük, tek bir isim yeter her şeyi anlatmaya… (Yalçın ÇETİN)
Her spikerin farklı bir özelliği vardır; kimi çok heyecanlıdır kimi soğukkanlı, kimi pozisyonu öyle anlatır ki gözünüzde canlanır kimi bazen maçı bırakır futbolcuları anlatır. Ertem Şener tüm bunların tek bir seste vücut bulmuş halidir. Futbolcular hakkında ilginç bilgiler verir, heyecanını da katar ve mükemmel bir maç anlatımı yaşatır bizlere. Her söylediği, ayrı bir unutulmaz söz olur ve inci kadar değerlidir.
İnciler dökülür bazılarının dudaklarının arasından… (Ertem ŞENER)
https://www.youtube.com/watch?v=xiujorr0JE8
Ne söylenebilir, Allah ülkemize tekrarını nasip etsin… Galatasaray, dünyanın en değerli kupalarından biri olan UEFA Kupası’nı kazanırken, Levent Özçelik ve tüm futbolseverler gözyaşlarını tutamıyor…
Bazen zaferler korkunçtur! Yalnızca gözden yaşlar gelir; dilden şükürler… (Levent ÖZÇELİK)
Unutmayalım bu güzel adamları; futbola ses olanları… Onlar ki en büyük zevkimize, futbolumuza, zevk katıyorlar; onlar ki bizimle sevinip bizimle üzülüyor ve bizim duygularımıza tercüman oluyorlar; vefayı hak ediyorlar. Dert ve sevinç ortaklarımız onlar. İki yazı ile olabildiğince çoğunu sizlere dinletmek istedik; daha nicelerinden bahsedemedik, çünkü onları birkaç yazıya sığdırmak mümkün değil; onlar kitaplara değil futbolseverlerin kalplerine altın harflerle işlemiş isimler… Sabri Ugan, Ersin Düzen, Levent Özçelik, Ümit Aktan, Emre Tilev, Ertem Şener, Halit Kıvanç, İlker Yasin, Melih Gümüşbıçak, Murat Kosova, Yalçın Çetin, Ercan Taner ve daha niceleri… Sonsuz teşekkürler hepinize, futbolumuza ses olun; nefes olun!