Birçok şey yazıldı Cavs ile ilgili, DeAndre Jordan başta olmak üzere birçok oyuncunun adı geçti. Bir ara LeBron’un teklif gelmesi durumunda Warriors’a geçebileceği bile ortaya atıldı. Kısacası, Irving’in ayrılışından sonraki ilk sezonun ilk yarısı Cavs için hiç iç açıcı değildi. Onlar da çareyi taşların büyük bir bölümünü yerinden oynatmakta buldular. Son olarak şöyle bir tablo ortaya çıkmış oldu :
Korver, Clarkson, George Hill ve Rodney Hood… Bu dörtlüyle birlikte Cavs, rakipler için ciddi bir şut tehditi de yaratmış oldu. George Hill, Popovich’in öğretileriyle; Rodney Hood, Jazz’in verdiği kültürle; Clarkson ise “size”ı ile Cavs’in defans seviyesi bir-iki gömlek daha artıracaktır.
Takas döneminden sonra ortaya çıkan bu kadro, LeBron’un başına bir şey gelmediği sürece, Cleveland’ı NBA Finalleri’ne taşır. Finalde de Warriors’a karşı 4-1 veya 4-0 gibi bir skorla kaybeder. Cleveland şehri eskaza Batı Yakasına kurulsaydı aynı şeyi söyleyemezdim, asıl büyük yarış Batı’da. Ama Doğu Konferansında Cavs’i zorlayabilecek sadece 2 takım var: Boston Celtics ve Toronto Raptors. Bana kalırsa Celtics’in o seviyeleri kaldırabilecek tecrübesi, Raptors’un da şansı yok. Sözün özü Cavs günü kurtarır ama büyük resim için neler yapmalı, ne gibi zorluklarla karşı karşıya?
Cavs’in sahip olduğu kontratlar pek de iç açıcı değil. Özellikle J.R. Smith, George Hill, Tristan Thompson ve Jordan Clarkson’ın kontratları, takıma katabileceklerinden çok daha fazla. Ayrıca, bu oyuncular bu kadar yüklü ve uzun vadeli kontratlara sahipken potansiyellerini sahaya yansıtmakta motivasyon eksikliğinden dolayı zorlanacaklardır. Smith ve Thompson’ın iki yıl önceden kalma yüzükleri de onlar için olaya farklı bir boyut katıyor. Gerçekçi olmakta fayda var, bizler bile bir bilgisayar oyunu bitirdikten sonra kolay kolay tekrardan bitirmeye çalışmıyoruz. Bu oyuncular NBA şampiyonu olmuşlar, belki de kariyerleri boyunca alabilecekleri en iyi kontratları da almışlar, tatmadıkları tek zevk All-Star olmak, bu saatten sonra onun da pek mümkün olmadığının farkındalardır. Tabii top ellerine geldiğinde “Ben atmayacağım” ya da “Topu sektirmeden götüreceğim” diyecek halleri yok, sorun ekstra katkı sağlamaya hevesli olmamak.
Taşlar bu kadar yerinden oynayınca, Cedi’ye gün doğmuş oldu. Parçalar yerine oturuncaya kadar ilk 5’te yerini buldu. Spikerlerden, takım arkadaşlarından, koçundan hep övgüler alıyor. Gerçekten de takıma katkısı olduğu, enerji kattığı, savunmaya agresiflik kazandırdığı doğru ama kalıcı olmak istiyorsa en azından “3 and D” bir oyuncuya dönüşmeli. Defans’ın D’si için gerekli özelliklerin hepsi Cedi’de mevcut fakat işin üçlük ayağında bazen tökezleyebiliyor.
Güncellenmemiş kadronun Finallere çıkma ihtimalinin oldukça düşük olduğu çok açıktı. Bence, Cavs kurmayları, LeBron’u takımda tutacak bir kadro oluşturdu, Cavs’i NBA finallerine taşıyabilecek kadroyu. LeBron da kendisinin farkında: İki yıl önceki final serisinde gösterdiği performansın da, Cavs’in aslında Cavaliers değil “LeBron James Spor” olduğunun da, NBA tarihinin belki de gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olduğunun da. Eminim içinden:”Kendimi bir şekilde Finallere atayım da gerisi sorun değil, ben varsam umut vardır” diye düşünüyordur, tıpkı herkes gibi.