IŞİD ve Nusra’ya saldırdığı bahanesiyle Türkmenlere yönelik saldırılarına devam eden Rusya, uçağının düşürülmesiyle içindeki Türk düşmanlığını kusmaya başladı. Rusya’daki Türk iş adamlarını göz altına alan, Türk öğrencilerin evlerine, yurtlarına baskın yapan, Türkiye’den birçok ürünün ithalatını yasaklayan ve Türkiye ile ilişkilerini gerginlik politikası üzerinden devam ettiren Rusya’nın bu aralar en çok saldırdığı kesim ülkücüler. Türk Devleti’nin hangi topraklarının bombalanması gerektiği konusunda tartışma programı yapan ve Cemil Bayık’ı programa bağlayarak Türk Milleti’ne sövmesine müsaade eden bir devletin ve bir milletin düşman olarak Ülkücüleri ve Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı’nı görmesi ise gayet tabii.
Ülkü Ocakları’nı terör örgütü ilan etmek isteyen milletvekili de kendisini gösterdi Rusya’da, 2012 yılında Facebook’a “Bozkurt İşareti” yaparken attığı fotoğraf yüzünden tam 3 yıl sonra sınır dışı edilen Türk bir öğrenci de. Peki Rusların Türk düşmanlığı ve daha özelde ise Ülkücü düşmanlığının sebebi ne?
Ülkü Ocakları’nın tarihinin anlatıldığı ancak aslı olmayan hakaretlerle ve iftiralarla süslenen programdan bir kare
Osmanlı Devleti ile Rus Çarlığı arasındaki bölgesel ve hatta küresel güç olma çatışması özelikle 18. ve 19. yüzyıllarda kendisini gösterdi. Bu tarihlerde Ruslar ve Türkler arasındaki savaşlarda yüz binlerce Müslüman göç etmek durumunda kaldı, katliama uğradı. 1864 Çerkes Sürgünü bunlardan sadece birisiydi. 1900’lü yıllara gelirken Balkanlar’da ve Kafkasya’da Türklerin ve Müslümanların yaşadıkları acılar özellikle 93 harbinde ve Balkan Savaşı’nda zirveye ulaşmıştı. Osmanlı ile Çarlık Rusyası arasında süregelen bu mücadele iki devlette de rejimin değişmesinden sonra da devam etti. Ancak bir farkla; Ruslar, Türkleri ve Müslümanları öldürmeye devam ediyordu, düşmanlıkları hiç azalmamıştı ancak Türk Devleti’nin bunlara karşı çıkabilecek gücü de siyasi pozisyonu da bulunmuyordu.
Türkiye’de İstiklal mücadelesi verilirken, Türkistan’da da bir İstiklal mücadelesi veriliyordu Enver isimli bir ülkücünün önderliğinde ancak yürütülen bu savaş kaybediliyordu. Bu savaşın kaybedilmesinin ardından Rusya’nın Türklere yönelik başlayacak katliamlarının karşısında herhangi bir güç belirmedi desek yanılmış olmayız.
1930’lu yıllarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin Türkistan’a yayılma sürecindeki katliamlar ve 1944 yılında Kırım Tatarları’na ve Ahıska Türklerine yönelik sürgün kararının sonucunda ölen Türkler… “Soykırımlar”…
1946’da komünist idareden, “Moskof’tan” kaçarak Türkiye’ye sığınmış 417 Azerbaycan Türk’ünün iadesi ve Türk subayının gözü önünde kurşuna dizilmesi.
Nerede karşısına bir bozkurt dikilse, yanında Alparslan Türkeş’i gördü: Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Alparslan Türkeş.
Türklere yönelik katliamlar sürerken” Bozkurtlar” bu arada tarih sahnesine çıkıyor işte. Bu tarihten sonra Rusya’nın Türk Dünyası’na ve Türkiye’ye yönelik bütün girişimlerinde Türk’ten yana tavır koyan bir kurum vardı: Ülkü Ocakları.
Nerede karşısına bir bozkurt dikilse, yanında Alparslan Türkeş’i gördü: Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç ve Alparslan Türkeş.
1970’lerde komünist rejimi Türkiye’ye ihraç etmek isteyen Ruslar karşısında onları buldu.
1990’larda Azerbaycan-Ermenistan arasındaki meselelerde Rusya’nın işini bozan yine bir ülkücü, Ebulfez Elçibey, oldu.
1990’ların başında Karabağ Savaşı’nda karşısında yine ülkücülerin desteklediği kuvetler vardı ve hatta direkt ülkücüler: Rüzgar Birliği.
Balkanlarda Bosna Hersek üzerindeki Rus tasarruflarını bozan mücadelede de ülkücüler yer aldı. Bosna savaşında Sırplara karşı çarpışan mücahitler arasında ülkücülerin yeri rahatsız etti belki Rusya’yı.
Çeçenistan başına bela olmuştu Rusya’nın. Çeçenleri nasıl yok ederim diye düşünüyordu Rusya. Düşünürken orada da ülkücüleri buldu karşısında ve şaşırdı.
Nerede karşısına bir bozkurt dikilse, yanında Alparslan Türkeş’i gördü: Ebulfez Elçibey ve Alparslan Türkeş.
“Kırım’ı ilhak edeceğim” dedi, Bozkurt işaretiyle karşılaştı, “Suriye’de Türkmen varlığını yok edeceğim.” dedi, Ülkücülerin direnişini gördü.
Nerede karşısına bir bozkurt dikilse, yanında Alparslan Türkeş’i gördü: Cahar Dudayev ve Alparslan Türkeş.
Nerede karşısına bir bozkurt dikilse, yanında Alparslan Türkeş’i gördü. Aliya’nın yanında, Elçibey’in yanında, Kırımoğlu’nun yanında ve Dudayev’in yanında.
Rusya tabii ki Ülkü Ocakları’nı terörist ilan edecek, PKK’yı etmeyecek ya! İçimizdeki moskoflar tabii ki “Nato nerede, Ülkücüler orada.” diye manşet atacaklar, “Ülkücüler, Türklerin Müslümanların yanında.” demeyecekler ya! Özür dileyecekler tabii ki Rusya’dan uçak düşürdük diye, Türk’ün varlığının ve Türk Devleti’nin egemenliğinin yanında saf tutacak değiller ya!
Biz de bir özür dileyelim Rusya’dan, Türk’e, Müslüman’a karşı tasarruflarında oyun bozanlık yaptığımız için, yok etmeye uğraştığı Türk’ün her zaman yanında yer aldığımız için ve Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa gibi kahramanlaşan Bozkurtlara sahip çıkıp onlarla yürüdüğümüz için: #ÖzürDilerizRusya
“Kırım’ı ilhak edeceğim” dedi, Bozkurt işaretiyle karşılaştı,…
“Suriye’de Türkmen varlığını yok edeceğim.” dedi, Ülkücülerin direnişini gördü.
