1923 öncesinde Ankara; Müslüman, Ermeni ve Rum topluluklarına ev sahipliği yapan, etnografik ve kültürel çeşitliliği ile ön plana çıkan bir Orta Anadolu şehriydi. 1915’te gerçekleşen Büyük Felaket’e değin bu özelliğini koruyan Ankara, Geç Osmanlı Dönemi’nde Anadolu’nun pek çok yerinde olduğu gibi etnik-toplumsal çatışmalara ve mezalimlere tanıklık etmişti. Ermeni Tehciri ile Ankara’nın merkezi bölgelerinde ve kazalarında yaşayan binlerce Gregoryan ve Katolik Ermeni şehirden sürülmüş, geriye kalan tedirgin gayrimüslim halk ise Büyük Ankara Yangını ile evlerinden olmuştu. 1916 Eylül ayında gayrimüslim bölgelerinde gerçekleşen Büyük Ankara Yangını ile başlayan süreç, şehirdeki Rum ve Ermeni nüfusunun erimesiyle son buldu.
[box_light]Geç Gelen Tehcir[/box_light]
Ankara; Kayseri ve Yozgat gibi Orta Anadolu şehirlerinin aksine, 1915 Ermeni Tehciri’nin ilk aşamalarında kilit rol oynamamıştı. Vali Mazhar Bey, 27 Mayıs 1915’te hükûmet tarafından yürürlüğe konan Sevk ve İskân Kanunu’na (diğer adıyla Tehcir Kanunu) itiraz etmiş ve Ankara vilayetinin tehcire dahil olmasını engellemişti. 1915 yılının Temmuz ayında yeni atanan Vali Vekili Atıf Bey ve Polis Müdürü Bahaeddin ile birlikte tehcir işlemleri başlatılmış oldu. Böylece, Ayaş Hapishanesi’nde bulunan tutuklu Ermeni aydınlara ve Ankaralı Ermenilere yönelik siyasi ve toplumsal baskılar artmaya başladı.
14 Ağustos günü, jandarma ve Bahaeddin Bey eşliğinde Ankara’ya gelen Teşkilât-ı Mahsusa üyeleri, aynı gün içerisinde birkaç bin Ermeni’yi zorunlu olarak şehirden uzaklaştırdılar. 27 Ağustos günü, Ermeni yerleşkelerinde yaşayan yaklaşık 1.500 Katolik erkeği tutuklandı ve 29 Ağustos’ta Karagedik köyüne yerleştirildi. Birkaç ay sonra, Kayserili ve Kırşehirli Ermenilerle birlikte Suriye’ye yollandılar. Ermenilerin Suriye’deki Deyri-Zor, Res-ul Ayn ve Halep kentlerine sevkiyatı için görevlendirilmiş Sevkiyat Müdür Muavini Hakkı Bey’e göre, Ankara’dan tehcir edilen Ermenilerden yaklaşık 40 tanesi hayatta kalmayı başarmıştı.
Tehcir öncesinde Ankara’nın merkezi bölgelerinde, Nallıhan, Kalecik kazalarında ve Stanoz köyünde binlerce Ermeni yaşamaktaydı. Atıf Bey’in valiliği sırasında 1915 Ağustos ayı boyunca süren tehcir işlemleri sonucu daha önce on binlerle ifade edilen Ermeni vatandaş sayısı, birkaç bine kadar düşmüş durumdaydı.
1915 Ankara’da yaşayan Ermenilerin ve diğer gayrimüslimlerin sonu olmamıştı. Ancak, 1916 yılında gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadıkları mahallelerde gerçekleşen Büyük Ankara Yangını; Rum, Ermeni ve Yahudilerden arınmış bir Ankara’nın inşasının başlangıcı oldu.
[box_light]Büyük Ankara Yangını Öncesi Ankara’da Gayrimüslimler[/box_light]
Büyük Ankara Yangını öncesinde 1914’te gerçekleşen sayımlara göre, şehirde 69.066 Müslüman ile birlikte, 915 Protestan, 3.342 Gregoryen ve 6.990 Katolik yaşamaktaydı. Ankara merkezinde başta Hisarönü Mahallesi olmak üzere, Keçiören, Dikmen ve Balgat civarı, Ortodoks-Rum ve Ermeni halkın yoğun olarak yaşadıkları bölgelerdi. Gayrimüslimler, genellikle çiftçilik, bağcılık, halıcılık ve ticaretle geçinirlerdi. Pontus göçmenleri dışında şehirde yaşayan Rumlar günlük hayatta Rumca konuşmazlardı. Ankara’da Rum ve Ermenilerin eğitim gördüğü Rum Okulu, Fransız Fréres Okulu ve Devlet Okulu bulunmaktaydı. Şehirdeki Hristiyan nüfusun önemli bir kısmı yerlilerden, geriye kalanlar ise Kayseri, Samsun, Kütahya, Bursa ve İstanbul kökenli göçmenlerden oluşuyordu.
Hisarönü içerisinde üç tane önemli Ortodoks kilisesi bulunmaktaydı. Bunlar Aziz Georgios Kilisesi, Çıkrıkçılar Yokuşu ve Anafartalar Caddesi bitişiğinde bulunan, Ayasofya’dan daha eski bir kilise olan Aziz Klementos Kilisesi ve Atatürk heykeli civarında bulunan Akman’ın yerinde yer alan Aziz Nikolaos Kilisesi’dir. Dikmen ve Keçiören’de de çeşitli Katolik ve Ortodoks kiliseleri bulunuyordu. Rum ve Ermeni vatandaşlar, sıklıkla bu kiliseleri ziyaret eder, genellikle Türkçe gerçekleştirilen ayinlere katılırlardı.
1915 Ağustos ayında çoğunluğu Ermeni olan Gregoryen ve Katoliklerin tehciri ile birlikte gayrimüslimlerin hayatı zorlaşmaya başlamıştır. Savaş yıllarında seferberlik gerekçe gösterilerek okul binalarına, öz mülklerine el konulur ve ticaretten uzaklaştırılırlar. 1916 yılında ise yangın ile yerleşim yerlerini kaybeden Ankaralı gayrimüslimler, şehri büyük ölçüde terk ederler.
[box_light]Büyük Ankara Yangını[/box_light]
13 Eylül 1916 gecesi başlayan Büyük Ankara Yangını sebebiyle Ankara’nın merkezi 19 mahallesinden 8’i tamamen yandı. 15 Eylül sabahı sona eren Büyük Ankara Yangını’nda yoğunluklu olarak Hristiyanlara ait 1.033 hane, 935 dükkân, 7 kilise, 2 cami, emval-i metruke rejisi ve 3 hastane tamamıyla yandı; 5 kişi ise hayatını kaybetti. Yangında evleri harap olan Rum ve Ermeniler şehirden ayrılmaya ve yurt dışına göç etmeye başladılar.
Yangın sırasında ilk harap olan mahalleler, çoğunluğu boş hanelerle dolu Ermeni Katolik mahalleleri oldu. Ardından, Rum mahalleleri ve tarihi Aziz Klementos Kilisesi, Aziz Nikolaos Kilisesi ile Aziz Georgios Kilisesi mahalle sakinlerinin tüm çabalarına rağmen tamamıyla yandı. Rumlar, evlerinde kalan kıymetli eşyalarını kurtarmaya çalışıyorlardı. Yangın, çevredeki Türk mahallelerine sıçrayınca söndürme çalışmalarına katılmak mecburi hale getirildi. Böylece, tamamen harap olmuş Rum ve Ermeni mahallelerinin yanında, asgari düzeyde Türk mahallelerinin bir kısmı yanmış oldu.
Ankaralı Rumlardan Karasuli, yangın sonrası Hristiyanların durumunu şöyle aktarıyordu:
“Çoluk çocuk tüm Hristiyanlar dışarı atılmıştık, artık felaketimizi görebiliyorduk. Bizi oradan sürgün mü yoksa yok mu edeceklerdi, bilmiyorduk.”
[box_light]Yangın Sonrası[/box_light]
Yangın sonrası Ankara’da yaklaşık 2.000 Katolik Ermeni ve 1.500-2.000 civarında Ortodoks-Rum kalmıştı. Geriye kalanlar geçici olarak, çeşitli Karadeniz kentlerine ya da yurt dışına göç ettiler. Kimisi de sürgüne gitmemek için kiraladıkları evlere yerleştiler.
Ankara’da yaşayan Rumların bir bölümü, savaş sırasında Yunanistan’ın Ankara’ya ilerleyişini destekledikleri gerekçesiyle rejim muhalifleri ile birlikte Atpazarı’nda dar ağaçlarında idam edilmiştir. Eylül 1922’de, Ankara’daki Rumlara şehri terk etmeleri için bir aylık mühlet verilmiştir. Böylece, geride kalan Rumlar şehri ve ülkeyi terk etmişlerdir. 1923 yılına gelindiğinde Ankara’da 50 Katolik Ermeni dışında gayrimüslim kalmamıştır.
Falih Rıfkı Atay, Ankara kitabında Ankaralı gayrimüslimlerin hikâyesini şöyle dile getirmektedir:
“923’te Ankara’ya geldiğimiz vakit, bağ evleri müstesna, Hristiyan mahallesinden eser yoktu. … Ermeniler ve Rumlarla beraber hayat ve ‘umran’ denecek ne varsa hepsi sökülüp gitmişti… Ankara’nın zengin semtleri ve bakımlı yazlıkları Ermenilerin malı idi. Ermeni lokantasında yiyor ve Ermeni otelinde kalıyorduk. Müslüman çarşısı en eski alaturka idi. Yerden yüksek dükkânlarda bağdaş oturulduğunu hatırlıyorum. Ankara’da kaldığımız otelin adı Santral. Lokantası iyi, yatakları temiz ve rahattı. ‘Tehcir’ zamanı yıkılmış olmalı idi. Ankara başkent olduğu vakit Santral otelini aramıştım. Altındaki ahıra at bağlanan Taşhan’dan başka kalınabilecek yer yoktu. Benim ilk gördüğüm Ankara’nın medenilik adına nesi varsa hepsini yakıp kül etmiştik.”
1916 Büyük Ankara Yangını, Anadolu’da gayrimüslimlerin fiili tehcirine neden olan tek trajik yangın değildir. 1914-1918 yılları arasında Anadolu’nun dört bir yanında onlarca gayrimüslim mahallesinde yangın çıkmıştır. Amasya, Kastamonu, Tokat, Diyarbakır, Edirne, Bandırma, Bursa, İzmit, Adana, Ayvalık, Gelibolu, Erdek ve İstanbul’da çıkan yangınlar, bu toprakların kadim halkları olan Rum ve Ermenilerin yaşam alanlarını yok etmiş ve ülkeyi terk etmelerine sebep olmuştur. Büyük Ankara Yangını; savaşlar, katliamlar ve mezalimlerle dolu trajik tarihimizin aydınlatılmamış bir parçası olmaya devam etmektedir.
[box_light]Kaynakça[/box_light]
-
Taylan Esin, “1916 Ankara Yangını”, Toplumsal Tarih 227: 22-34.
-
Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Sena Matbaası, İstanbul, 1980, s. 351.
-
Androniki Karasuli Mastrudi, Kayıp Vatanımdan Hatıralar (Ankara’daki Hayatım), Atina, 1966.
-
Hilmar Kaiser, “Assimilation of Armenian Deportees, 1915-1917”, The Conference on Islamized Armenians, Istanbul.
-
Raymond H. Kevorkian, “Deportations and Massacres in the Vilayet of Angora”, The Armenian Genocide: A Complete History, London: I.B. Tauris, 2011.
-
Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2007, s. 279.
-
Hamid Zübeyr Koşay, Ankara Budun Bilgisi, 1935, s. 134.
Rıza ÇETİN
Yazar perdeyi göstermek istediği kadar aralıyor, Yazar ne istiyor, amacı ne bilinmiyor. Üzülmemizi istiyorsa elbette üzüldük insan her yerde insan.
Ahmet Boratav
Sayın R. Çetin perdenin kalanını siz açın lütfen, her şeyi görelim..