Evde kalmaya çalıştığımız şu günlerde hepimiz onlarca dizi, film bitirip izleyecek şey bulamaz hale geldik. Sabah, öğle, akşam derken en uzun dizileri bile günler içinde bitiriyoruz. Bu nedenle de bu yazımda dizi-film kıtlığına düştüğümüz şu günler için izleyenin içini ısıtacak bir aile hikayesinden bahsetmeye geldim: This Is Us. Kendilerine Big Three diyen, otuzlu yaşlarının sonlarına gelmiş üç kardeşin ve ailelerinin hikayesini anlatan bu diziyi izlerken ağlamanın garanti olduğunu söyleyebilirim. Her şey üçüz bebek bekleyen bir anne ve babanın doğum sırasında bebeklerinden birini kaybetmesi ve aynı gün bir itfaiye istasyonuna bırakılan siyahi bir bebeği kaybettikleri çocukları yerine evlat edinmeleri ile başlıyor.
Geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekle bağlantılı bir şekilde işlenen, Rebecca (Mandy Moore) ve Jack Pearson‘ın (Milo Ventimiglia) anne ve baba olduğu dizide Pearson’ların hayatları, yaşadıkları zorluklar ve mutluluklar ele alınıyor. İki kişilik bir dünyaya sahipken beş kişilik bir aile kuran Jack ve Rebecca’nın çocuklar, eşler, torunlar, biyolojik ebeveynler ile dünyalarının genişlediği bir hikaye izliyoruz. Big Three‘nin ilk üyesi Kevin (Justin Hartley), kariyerinde istediğini bulamamış, yaptığı işlerden memnun olmayan yakışıklı ve popüler bir aktör. Kate (Chrissy Metz) ise fazla kilolarıyla başı dertte olan, sürekli bununla mücadele eden grubun ikinci üyesi. Son üyesi olan Randall (Sterling K. Brown) ise her ne kadar onu evlat edinen ailesini çok sevse de gerçek ailesini bulmak için sürekli bir arayış içinde olan başarılı bir iş adamı.
Dizi, bir şekilde herkese hitap edebilecek duygular barındıran, hayatı her yönüyle ele alan bir yapım. İlk olarak karakterlerin hiçbiri kusursuz değil. Hepsini güçlü ve özellikle güçsüz, zayıf yönleriyle izleyebiliyoruz. Bize özellikle de günümüz dünyasının ve medyasının mükemmelleştirdiği kalıpların ötesindeki yaşamları gösteriyor. Bu da karakterlerle aramızdaki bağın çok daha samimi ve gerçek olmasını sağlıyor.
Dizi merkezde bir karakterin olduğu ve o ne yaparsa yapsın doğru olan dizilerden de değil. Her karakterin neyi neden, nasıl yaptığını anlıyor, olaylarda hiçbir zaman tüm suçu bir tanesinde bulamıyorsunuz. Tıpkı gerçek hayatımızda olduğu gibi olaylara siyah-beyaz değil de gri bir bakış açısıyla yaklaşılıyor.
Geçmiş ve gelecekle bağlantılı bir şekilde işlenmesi de izlerken insana ayrı bir zevk vermekte. Bu şekilde hayatımızda benzer durumlar, hikayeler ve yol ayrımları ile defalarca karşılaşabileceğimiz gösteriliyor. Geçmişten çıkarılan derslerin, geçmişin miras bıraktığı acıların, mutlulukların ve deneyimlerin şimdimizi ve geleceğimizi nasıl yönlendirdiğini de görme fırsatı sağlıyor.
Bunun yanı sıra sımsıcak bir aile hikayesi de sunarak izleyenleri kendine bağlıyor. Alıştığımız ve aile içi entrika ve kıskançlıkların dolu olduğu dizilerin aksine bu dizi gerçekten birbirini seven ve gerçek bağlarla birbirine bağlı olan bir ailenin hikayesini anlatıyor. Tabi ki her ailede olduğu gibi onların arasında da sorunlar oluyor. Fakat bu sorunlar da gerçek hayatta sıklıkla görebileceğimiz, bizlere tanıdık olan hikayeler barındırıyor. Kısacası gerçek, samimi bir aile hikayesi izlediğinizi anlıyorsunuz. Diziyi izlerken bazı anlarda kahkahalara boğulup bazen ise kendinizi ağlarken bulabiliyorsanız. Eğer siz de bir dizi ve samimi bir hikaye arayışındaysanız This Is Us‘a bir şans vermenizi öneririm!
Diziyi izlemeyi düşünenler için fragmanı:
Kaynakça:
https://i.pinimg.com/originals/ec/75/ac/ec75ac70d089ce439ceca22bad6d462f.png
This Is Us: Size Sizin Hikayenizi Anlatan Bir Dizi
http://images.ranini.tv/6156c622-6ef6-4490-90b9-e630ddc84bf1.jpg
http://www.ranini.tv/ilk-bakis/32833/1/this-is-us-iyi-insanlara-inaniyorum
Anonim
Sonunda izleyen biri varmış mutluyum :)