Muhteşem bir film önerisiyle karşınızdayım. Hayatınızla veya çevrenizle bağdaştırabileceğiniz küçük kesitler göstermek yerine hayatın ta kendisini gözler önüne seren bir filmden bahsedeceğim. Hikâyenin ana karakteri olan Saroo Brierley’in “A Long Way To Home” adlı kitabından uyarlanan, altı dalda Oscar’a aday gösterilen ve yönetmen Garth Davis’in ilk uzun metraj filmi olan Lion (2016).
Film, kelebekleri yakalamak için heyecanla koşan bir çocuğu göstererek başlıyor. Hindistan’ın küçük bir kasabasında taş toplayarak geçimini sağlayan bir ailenin çocuğu olan beş yaşındaki ana karakterimiz Saroo seyircinin karşısına ilk kez burada çıkıyor. Henüz beş yaşındayken hayatın zorlayıcı yüzüyle tanışmış, annesinin hayatta kalma mücadelesine yakından şahit olmuş ve abisini ağır şartlar altında çalışırken görmüş. Kısacası, omuzlarında hayatın yükünü taşıyan küçük bir çocuk ve tek gecede tamamen değişen bir hayat hikâyesi.
Saroo, abisiyle beraber işe gittiği o gece kayboluyor. Yollarının bir ömür boyu ayrılacağından habersiz bir şekilde tren istasyonun kalabalığı arasında yolunu bulmaya çalışıyor. Hissedilen duygu sadece çaresizlik… Kalabalığın arasında yalnızlık… Bir çocuk daha fazla ne yaşayabilir ki derken kaybolduğu gerçeği bir tokat gibi izleyiciyi sarsıyor. Film, bize dünyada her yıl kaybolan 80.000 çocuğu anlatıyor (Beyazperde, 2016). Geriye dönememenin, dönseler bile yaşadıklarını travmayı unutamamalarının altını çiziyor. Çaresizliği, yoksulluğu ve en kötüsü de çocuk olamamayı anlatıyor.
Yine bir sahne, yine küçük bir çocuğun koşuşu… Bu kez kelebek yakalamaya değil de çocuk tacirlerinden kaçmaya çalışırken. Bu kez mutluluğa değil hayatta kalmaya… O koşarken sizin de kalp ritminiz hızlanıyor. İçinizden “Koş Saroo koş!” diye bağırıyorsunuz hatta haykırıyorsunuz. Sanki bütün bu süreçte onun yanındaymış gibi hissediyorsunuz ama bütün bu çaba olumsuz sonuçlanıyor. Saroo, ailesine ulaşamıyor ve yetiştirme yurduna oradan da onu evlat edinen ailenin yanına gidiyor. İlk kez bu noktada onun adına mutlu oluyorsunuz, bir gülümseme beliriyor yüzünüzde. Hayatı hep mücadele ile geçen Saroo, ilk kez iyi bir ailenin yanında donanımlı bir şekilde yetişme imkânına sahip oluyor.
Aradan yıllar geçiyor. Bu sefer üniversiteye yeni başlayan başarılı bir öğrenci olarak çıkıyor karşımıza. Aşık olan, mutlu olan ve kendi ayakları üzerinde duran bir birey olarak… Bu durum ne yazık ki çok uzun sürmüyor. Yine bir gece de hayatı değişiyor. Bu sefer kaybolmuyor, ait olduğu yere dönmeye çalışıyor. Bir uygulama vasıtasıyla önce kaybolduğu sonra da çocukluğunun geçtiği yeri bularak oraya gitme kararı alıyor.
Ve yine koşmaya başlıyor Saroo… Bu sefer çocuk tacirlerinden kaçmak için değil ailesine ulaşmak için koşuyor. Aradan yıllar geçmesine rağmen hiç umudunu kaybetmemiş ve küçücük bir ihtimal uğruna çabalamaktan vazgeçmemiş bir şekilde koşuyor. Bütün inancıyla, bütün gücüyle…
Sonu izlenmeye değer bir film. Bu film de her şey var; çaresizlik, mutluluk, aşk, hüzün, umut… Yani hayatın ta kendisi var. Özgür olmak için koşun, kaybetmemek için koşun ve en önemlisi küçücük bir umut için bile koşun…
İyi seyirler!
Kaynakça
Beyazperde. (2016). LION. Beyazperde: http://www.beyazperde.com/filmler/film-229070/ adresinden alındı
LION. (2016). IMDB: https://www.imdb.com/title/tt3741834/ adresinden alındı
Sözcü. (2019). Lion konusu ve oyuncu kadrosu: Lion filmi oyuncuları kimler? Sözcü: https://www.sozcu.com.tr/hayatim/magazin-haberleri/lion-konusu-ve-oyuncu-kadrosu-lion-oyunculari-kimler/ adresinden alındı