Güzeller güzeli bir model: Kim McDaniels.
Acımasız ve duygusuz, bir o kadar da şizofrenik ve kanı donduran çılgınca fikirleriyle bir kiralık seri katil: Henri Benoit.
Kitapları çok satar listesine girmeyi bir türlü başaramayan; ancak gelecek vadeden bir yazar: Ben Hawkins.
Henri Benoit’in arkasında sapkınca videolara milyon dolarlar veren bir örgüt: İttifak nam-ı diğer Dikizciler.
Ve geride, belki de onlarca, masum ama sapkın fantezilere ve acımasız katliamlara kurban gitmiş insanlar.
İşte bunları konu alıyor Bikini. James Patterson, Maxine Paetro eşliğinde süper bir kurgu ve inanılmaz bir akıcılıkta roman içinde roman tattırıyor biz okuyuculara. Kim McDaniels 3. sınıf tıp öğrencisi ve aynı zamanda da bir modeldir. Sporting Life adlı bir firmanın tanıtım çekimi için Havai adalarında bir otelde konaklayan Kim, maalesef Henri Benoit’in kadrajına takılır ve Henri’nin videosunun kapanış cümlesini duyacak kadar bile yaşayamaz “Herkes mutlu mu?”
Geçmişte bıraktığı bir dizi katliamdan ve bunların kayda alınmış görüntülerinden sonra, Henri de içindeki insani duygulara yenik düşmüş ve İttifak’ı yakalatmaya karar vermiştir. Her biri zenginlik ve ihtişam içinde yüzen bu sapkın adamların isimlerini ve adreslerini elinde bulunduran Henri’nin, teker teker hepsini öldürmekten çok daha iyi bir planı vardır: Hem kendi hayat hikayesini yazdıracak, hem de İttifak’ı yakalatacaktır. Bunun üzerine hem bir eski polis hem de yazar olan ve o sırada Kim’in esrarengiz kayboluşunu araştırmak üzere orada McDaniels’lara eşlik eden Ben Hawkins’le yolları kesişir ve romanımız olayları zaman zaman flashbacklerle zaman zamansa Hawkins’in yaşadıklarıyla devam eder.
Patterson, yazdığı ilk iki kitabıyla da çok satar listelerine girmeyi başarmış olağanüstü bir yazar olmasına karşın, kitabın sürükleyiciliğini ve konu bütünlüğünü son on sayfada sürdürmeyi başaramıyor. Son derece akıcı olan kitap son on sayfada okuyucuya “Nasıl yani, kitabın sonu gerçekten böyle mi?” sorusunu sordurarak hayal kırıklığı yaşatıyor; ancak, Henri Benoit’ın akıl almaz zekasına ve pervasızca işlediği cinayetlere tanık olmak; “Herkes mutlu mu?” sorusunda onun vahşetini her bir zerre de hissetmek, okuyucuya yeter kadar okuma zevki aşılıyor.
Son dönemde patlayan seri katil romanlarına, tam puan alamasa da inanılmaz bir katkı sağlayan Patterson’ın kitabı, okunmaya değer bir yapıt. Kendinizi Benoit’ın kanlı fakat bir o kadar da zeki dünyasında bulmaya hazır olun.
“-Ucuz bir bikiniden daha fazlasına layıksın.
-Mmm?
-Tam bir estetik harikası, kırmızı da sana çok yakışacak!”
Keyifli okumalar!