İsmail Noyan: Öncelikle, bu projemde destek verdiğiniz ve görüşme talebimikabul ettiğiniz için İsmail Noyan olarak teşekkürlerimi sunarım. Kısaca projemden bahsedecek olursak siyasi partilerimizin gençlik kolları başkanlarıyla ya da gençlik kolları gibi faaliyet gösteren diğer organizasyonlarıyla, vakıflarıyla röportaj yapmaktır. Projemize destek veren tüm katılımcılara aynı soruları sorup; onların görüşleri çerçevesinde farklı yorumlar almayı ümit ediyoruz. Bu röportajlar sayesinde hem gençlerin partileri ve partilerin düşüncelerini daha yakından tanıma fırsatı bulmalarını sağlamayı hem de aynı olaylara nasıl  farklı pencerelerden bakılabileceğini göstermeyi amaç ediniyorum.

 

İlk olarak kendi ağzınızdan özgeçmişinizi anlatır mısınız?

Şamil Tekir: İnsanın kendini anlatması zor ama en azından tanıtma amaçlı kendimi anlatmaya çalışayım. Ben 1982 İzmir doğumluyum. İlköğrenimimi İzmir’de tamamladım. 1995’den beriAnkara’dayım. Liseyi ve üniversiteyi Ankara’da okudum. Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2005 mezunuyum. Üniversite öğrenciliğimin ilk yıllarından beri aktif siyasetle uğraşıyorum ve aynı zamanda serbest avukatlık yapıyorum. Bundan öncesinde Saadet Partisi Gençlik Kolları Çankaya ve Ankara Gençlik Kolları Başkanlığı yaptım. Yine Saadet Partisi Gençlik  Kolları Genel Başkan Yardımcılığı ve Genel İdare Kurulu Üyeliği yaptım. Sonrasında da Numan Beyle beraber Has Partinin kuruluşunda yer aldım. Has Parti Kurucu Kurulu Üyesiyim. Aynı zamanda Gençlik Kolları Başkanlığı görevini yürütmeye çalışıyorum. Bekarım, belki bu sayede şehir dışı çalışmalarını yapmak daha kolay oluyor fakat arkadaşlara önerim beni  örnek almamalarıdır evlilikte bereket vardır dolayısıyla evlenmelerini tavsiye ediyoruz.

Noyan: Siyasetle ilk tanışmanız nasıl oldu ve niçin aktif siyasette bulunmayı tercih ettiniz?

Tekir: Siyasetle ilk tanışmam aslında uzak olmadı. Ailem siyasetle ilgili dolayısıyla bizde belki de ortaokuldan bu yana siyasetle ilgilenmeye en azından gündemi takip etmeye liderleri takip etmeye çalışıyoruz. Aktif olarak da üniversite 1. sınıfta görev almaya başladım. Biraz önce söylediğim görevleri yerine getirdim. Aslında sadece ben değil; arkadaşlarla beraber biz şunu düşünüyorduk: Bizim için genç, idealleri uğruna hedefleri uğruna bir şeyler ve fedakarlık yapabilendir. Yani biz bunu 70 yaşındaki biri için de söyleyebiliriz yeni aklı ermeye başlayan bir kişi için de söyleyebiliriz. Genç demek idealleri için koşturan bunun için çaba gösterendir. 1980 öncesi öğrencilerimiz, gençlerimiz siyasetle ilgileniyorlardı, yani doğru olanı yapıyorlardı. Fakat 80 sonrasında gençler depolitizasyon süreci yaşadılar. Gençler biraz daha pasifleşti ya da pasifleştirildi. Dolayısıyla şuanda gençlerin şunu yapması lazım, gençlerin nasıl bir Türkiye istiyorlarsa o Türkiye’nin gerçekleşmesi, adaletten yana adil paylaşımdan yana olan Türkiye’nin gerçekleşmesi, hakkın olması gerektiği gibi dağıtıldığı bir Türkiye istiyorlarsa, nasıl bir ülke tahayyül ediyorlarsa bunun gerçekleşmesi için aktif siyasette yer almaları gerekmektedir. Biz de bu amaçlarla aktif siyasette yer almaya karar verdik.

Noyan: Aile üyelerinizden herhangi birinin siyasetle ve siyasi partilerle organik bir bağı var mı eğer varsa bu sizin siyasete atılmanızda ne derece rol oynadı?

Tekir: Yani ailemde siyasetle uğraşan babam var şu an öğretim üyesi zira Ankara’ya gelmeden önce de öyleydi. 1995’de Ankara’ya gelmemizin sebebi de babamdır. Milletvekili seçimleriyle beraber Ankara’ya geldik. Babamızın siyasetin içerisinde olması aktif siyasetin içinde olmamızı etkiledi. Önceden babam aktif siyasetteydi şimdi ise ben. Ailede aktif siyasetle uğraşan birisinin olması diğerlerinin de aktif siyasette olmasına destek oluyor. Babam hep yol gösterici oldu ama hiçbir zaman zorlayıcı olmadı siyasetçi olmam için.

Noyan: Siyasetin yerelden başladığına inananlardan mısınız? İyi bir siyasetçi olmayı hedeflemiş bir genç, siyaset bilimi okumak zorunda mıdır yoksa kendini yerel yönetimlerde geliştirmesi mi daha uygundur ? Hemen hemen her meslek dalı için yapılan alaylı mektepli ayrımında hangi tarafın savunucususunuz?

Tekir: Alaylı-mektepli ayrımında bir tarafı savunmak bana göre çok doğru olmayabilir. Siyasetle ilgilenen birisinin hem siyaset yaptığı bölgeyi çok iyi tanıması hem de orada yaşayan insanları çok iyi tanıması lazım. Yani Ankara’da siyaset yapmak istiyorsa siyasetçiAnkara’yı; Keçiören’i, Pursaklar’ı Mamak’ı, Kazan’ı, Şereflikoçhisar’ı çok iyi tanımalıdır. Yönetimine talip olduğu insanları tanımadan yapılacak siyasetin eksik olacağını düşünüyorum. Bu manada elbette hem teorisini hem de gerçeğini görüp uygulamasını yapmak çok daha iyi olacaktır. Ama alaylı kısımdaki tecrübe denilen şey çok önemlidir. İstediğiniz kadar kitap okuyun onları tecrübeye dönüştürmezseniz bir faydası olmayacaktır.  Olması gereken şey mektepliyle alaylıyı bir şekilde harman edebilmek olmalıdır diye düşünüyorum.

Gelecekte de aktif siyasetin içinde bulunmak istiyor musunuz?

İstiyorum tabi ki şartlar bizi nereye götürür onu bilmiyoruz; ama biz Has Partili Gençler olarak herhangi bir makamda görev almasak bile doğru olduğuna inandığımız şeyleri söylemek zorundayız.Eğerbir hususta yanlış bir şey yapıldığını düşünüyor ya da inanıyorsak bunun doğrusunu, alternatifini göstererek yani bu yaptığınız yanlış bunun karşısında, şöyle yapsanız daha iyi olur diyerek; alternatif göstererek politika yapmamız gerektiğine inanıyorum. Belki aktif görev olmasa bile bizden sonra gelecek arkadaşları desteklemek suretiyle görev alabiliriz ya da siyaseti takip ederek en azından ne olup bittiğini izlemek suretiyle siyasette aktif olmaya devam edeceğiz.

Noyan: Sosyal ağların siyasetle olan ilişkisini nasıl görüyorsunuz sözgelimi Twitter, Facebook ya da diğer sosyal paylaşım siteleri ve bloglar siyasette ne derece etkilidir ve parti olarak bu noktada bir çalışmanız, internetle ilgili işleri yürüten bir kadronuz var mı? 

Tekir: Sondan başa doğru gidelim. Şu anda Has Parti olarak sosyal ağları en iyi kullanan siyasi partilerden bir tanesiyiz. Sosyal medyada özellikle Twitter ve Facebook’da hem parti genel merkezimizin hesapları var hem gençlik kollarımızın, il teşkilatlarımızın ve il gençlik teşkilatlarının hesapları var. Bu hesaplar sayesinde geniş kitlelere ulaşma imkânımız oluyor. Bunları yürüten ayrı bir ekibimiz var bunlardan sorumlu arkadaşlarımız var hem gençlik kollarında hem de ana kademede ekipler var. Son dönemde Facebook’un Türkiye’de 10 milyon kullanıcısı; Twitter’in da epey kullanıcısının olduğu düşünülürse ve günümüzün teknoloji, iletişim ve bilgi çağı olduğunu düşünürsek sosyal ağların ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz. Bugün söyleyeceğiniz şey gazeteler sayesinde yarın vatandaşa ulaşırken; sosyal ağlar vasıtasıyla söylediğiniz şeyin anında iletilme imkanı sağlanabiliyor bundan dolayı siyasi partilerin kendini tanıtmaları ve düşüncelerini halka aktarmaları bakımından iyi kullanılmalıdır.

Noyan:Yapılması amaçlanan yeni anayasa hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?  Böylesine önemli bir adım atılırken sizce gençlere düşen görevler nelerdir? Tam bu noktada hükümet kanadından gençlere ve gençlerin fikirlerine verilen desteği hangi noktada görüyorsunuz?

Tekir: Anayasa toplumu kuşatan en üst hukuk normudur. Anayasalar bir toplumsal sözleşme olmalıdır. Vatandaşlık bağıyla bağlı olan bütün insanların birlikte yaşamaya karar vermeleri ve bu yaşantının neye göre, nasıl yaşanacağını belirten toplumsal sözleşme. İşçisi, çalışanı, memuru, özel sektörde çalışanı; üst gelirlisi, alt gelirlisi topyekun bakmak gerekiyor. Herkesin elini taşın altına sokması gerektiğine inanıyorum. Türkiye gibi genç nüfusu yüksek ve dinamik olan ülkede gençlerin de kendine güveni geleceğe bakışını güven altına alacak şekilde bir anayasa yapılmalıdır. Türkiye’de anayasayı kim yapacak ya da nasıl yapılacak tartışması sadece günümüzde yapılan tartışma değil. 1875’den itibaren Kanuni Esasi’ nin yürürlüğe girmesiyle devameden 150 yıllık tartışmalar. Burda tartışma aslında anayasanın içerisinde ne olacak tartışması değil anayasayı  kimin yapacağı tartışmasıdır. Bugünkü tartışma ise bana göre Ak Parti iktidarı mı yapacak yoksa  bir uzlaşmayla mı yapılacak tattışmasıdır. Has Parti olarak şöyle bir teklifte bulunduk. Türkiye’de yeni bir anayasaya ihtiyaç var ve bu anayasayı, beraber yaşama iradesini ortaya koyan bir toplumsal sözleşme olarak görüp hep beraber yapmamız lazım. Anayasa meclisi fikrini ortaya koyduk. Dar bölge ve iki turlu seçimle vatandaş kendisini anayasa yapmakta yetkili kılacağı kişileri seçsin, bu anayasa meclisi çalışmalarını yürütsün anayasa taslağını oluştursun ve referandum yoluyla vatandaşlar olarak bu anayasayıkabul edelim. Bu fikirle anayasayı kim yapacak tartışması ortadan kalkacak ki anayasa da meşru bir zemine oturmuş olsun. Bu sayede her gelen anayasayı değiştirelim demekten de kurtulmuş olacak. Anayasada eğitim sistemini garanti altına alan hükümler olması gerekiyor. Gençlerin eğitimini tamamladıktan sonra iş güvencesinin bir şekilde sağlanması; sosyal güvencelerinin,eğitim güvencelerinin, sağlık güvencelerinin çok net bir şekilde garanti altına alınması gerektiği kanaatindeyim. Bu noktada meclis başkanına anayasayla ilgili somut teklif veren tek parti olduğumuzu söyleyebilirim.

 

 

 

 

 

Leave a Reply