Belki de kulüp tarihinin en zor günlerini yaşayan Beşiktaş’ın Spor Toto Süper Lig’de bu sezon ne yapacağı en az diğer İstanbul takımları kadar merakla bekleniyor. Maddi olarak “küçülen” siyah beyazlı ekip geçtiğimiz senelerin aksine flaş transferlerden ziyade yerli oyunculara, nokta yabancı transferlere ve altyapıdan yetişen gençlere önem verdi. Samet Aybaba’nın takımın başına gelmesiyle öz kaynak geleneğine dönüş için ilk adım atıldı. Kadir Arı, Hasan Türk, Mertcan Aktaş gibi yetenekli gençlerin yanı sıra Muhammed Demirci gibi bir süper yeteneğe sahip Beşiktaş aslında bu oyuncuları bile kadroya alarak tamamen gençleşebilirdi. Zira takımda İsmail, Cenk, Necip, Mustafa Pektemek, Ersan gibi henüz genç diyebileceğimiz kaliteli yerliler de var. Bunlara bir de Olcay Şahan ve Oğuzhan Özyakup gibi iki yetenekli gurbetçinin dâhil olması Samet Aybaba’nın kendisinden istenen gençleştirme operasyonuna bir sıfır önde başlamasını sağladı.
Ancak ne yazık ki Türkiye’deki her takımın taraftarının büyük çoğunluğu kadrosunda yıldız oyuncuları görmek ister. Beşiktaş geçen yıllarda bu konuda fazla cömert davranıp kredi kartı mağduru bir takım haline geldi. Eldeki yabancılardan sadece Sivok, Almeida, Fernandes ve Hilbert kadroda kaldı. Samet Aybaba’nın Ernst ve Simao tercihini gençleştirme operasyonu adı altında anlamlandırabilmemiz mümkün. Ernst’in yerinde Veli, Fernandes, Necip, Oğuzhan ve Hasan Türk gibi oyuncular var. Bu açıdan bakılınca o maliyetleri Ernst için gözden çıkarmak da şu şartlarda anlamsız olabilir demek bile çok akıl dışı değil. Ancak Quaresma konusunda hiçbir şekilde Samet hocayı anlayamıyorum. İlk olarak maliyeti ve yaptıkları uyuşmuyor dedi. Evet haklıydı. Büyük umutlarla gelen Quaresma takımı çok iyi yerlere taşıyamadı. Saha içinde takımın bir parçası olamadı ve disiplin sorunları varmış gibi gözüktü. Peki, Quaresma’nın taşıyabileceği bir takım var mıydı ortada. Son derece kopuk oynayan, kanatlarını çizgiye atıp ilerde sadece Almeida’ya top taşıyan bir Beşiktaş’ta Quaresma ne kadar başarılı olabilirdi. Hem Samet Hoca kendine hiç mi güvenmiyordu da ben bu Quaresma’dan yararlanırım ve takımın önemli bir parçası olur demedi. Taraftarın büyük ilgi gösterdiği Feda Kampanyası ve Kırmızı Forma tanıtımı bir de Quaresma ile olsaydı, hele ki Quaresma “FEDA” diyip makul bir indirime gidip sözleşme uzatsaydı şuan tişört, forma ve kombine satışları ne âlemde olurdu? Geçen seneki kadroya Olcay, Oğuzhan, Uğur Boral Escude, Mc Gregor gibi önemli takviyeler yapan Beşiktaş Quaresma’yı da kadroda düşünseydi geçen seneye göre çok daha iyi ve geniş bir kadroya da sahip olacaktı. Taraftarın sevgilisi Quaresma’nın oynadığı sağ kanatta şuan Beşiktaş’ın ciddi bir eksiği de gözüküyor. Samet Aybaba gibi tecrübeli bir isim Quaresma gibi bir oyuncuyu hiçbir şekilde böylesine ön yargılı davranıp silmemeliydi. Bu saatten sonra Quaresman’nın dönüşü kendisine olan güvenin ve itibarının azalmasını sağlayacak Samet Hoca’nın. Basın sürekli olarak geri adım attı diyecek. Oyuncuları kaybetmek kolaydır. Zor olan Hagi’yi oynatan ve Türkiye’de efsaneler arasına sokan Fatih Terim olabilmek, Burak Yılmaz’ı gol kralı yapan Şenol Güneş olabilmek. Bunları yapamasanız da yapacağınız en kötü şey bir oyuncuyu tanımadan onun karakteri dolayısıyla kadroda olmadığını söylemektir. Bir Quaresma’nın oluşu Beşiktaş’ta çok şey değiştirip çok güzel bir hava yakalatabilirdi. Bundan sonraki gelişmeler hem Samet Hoca’yı hem de yönetimi ya başarılı kılacak ya da çok yıpratacak. Çünkü Quaresma Beşiktaş taraftarı için maça gitme nedeniydi. Fernandes tek başına bu neden olamayabilir çünkü bu taraftar için Quaresma bir aşk, bir heyecandı. Kimseyi bu kadar istememişti taraftar ve sonunda isteğine kavuşmuştu öyle ya da böyle. Bu nedeni silmek, bu sevgiye darbe vurmak başarısızlık getiriyorsa Samet Hoca eline geçen bu fırsatı bir trivelayla itmiş olacak.