Yılın ilk Grand Slam’i olan Avustralya Açık Tenis Turnuvası heyecanını geride bıraktık. Hem erkekler hem bayanlarda şampiyonlar değişmedi ve geçen yıl da bu onuru yaşayan Djokovic ve Azarenka ikilisi bu yıl da kupayı kimseye bırakmadılar. İki isim de bu şampiyonluklarla Dünya sıralamasındaki 1.liklerini perçinleştirdiler ve sezona çok iyi bir giriş yaptılar. Yılın 2.Grand Slam’i olan Roland Garros 26 Mayıs tarihinde başlayacak ve o zamana kadar her hafta birçok önemli turnuva bizleri bekliyor.
Erkeklerde yarı final dörtlüsünü beklenildiği gibi ilk 4 seribaşı oluşturdu. Turnuva içinde yine enfes maçlar vardı. Şüphesiz en büyük sürpriz büyük umutlar beslenen ve otoriteler tarafından turnuvanın sürpriz ismi olabilir denilen 6 numaralı seribaşı Del Potro’nun 3.turda Chardy’ye 5 set sonunda elenmesi oldu. Djokovic’in 4.turda 15 numaralı seribaşı Wawrinka karşısında oynadığı maçı ise turnuvanın en iyi maçı olarak değerlendirebiliriz. Sırp raket elenmenin eşiğinden döndü ve 5 saat sonunda 3-2 ile kazanabildi. Bunun yanında Murray-Federer yarı final mücadelesi beklenildiği gibi çok çekişmeli geçti ve İskoç raket finale 5 set sonunda ulaşan taraf oldu. Djokovic-Murray arasındaki final mücadelesi ise beklenenin altında zevk verdi. İlk 2 set, 2 raketin de hiç servis kıramaması bir süre sonra heyecanı tekdüzeleştirdi. 3.setle beraber mücadele biraz daha hareketlendi ama bu sefer de Murray’de Federer maçının yorgunluk etkileri başladı ve Djokovic son 2 sette çok sıkıntı yaşamadan Avustralya’daki üst üste 3.şampiyonluğuna 3-1 ile ulaştı. Dünya 1 numarası bir anlamda geçen yılki Amerika Açık finalinin rövanşını da almış oldu. Bu turnuvada en son 3 kez üst üste şampiyon olan isim 45 yıl önce Avustralyalı Roy Emerson’du ve Djokovic büyük bir başarıya imza atarak bu büyük onurun sahibi oldu. Federer’in sezon öncesi az çalışmalı hazırlık dönemi akıllarda soru işaretleri oluşturmuştu ama ekselansları yarı finale kadar rahat geldi ve yarı finalde de Murray’i baya zorladı. Tabi herkes 32 yaşındaki yaşayan efsanenin “son bir bahar dönemi” olur mu diye merak ediyor ama Djokovic, Murray ve sağlam dönerse Nadal’ın gençlikleri ve dinamizmleri arasında bana zor geliyor tekrar 1 numaraya yükselmesi ve orada kalması. O yüzden yarı final ve final oynamaları bence Federer için çok da kötü olarak görülmemeli. Bu arada Rafa Nadal’ın da uzun sakatlık sürecinden sonra, yine bir terslik olmazsa 5 Şubat tarihinde resmi olarak ilk maçını oynayacağının müjdesini verelim. Nadal turnuvada olmadığı için 5 değil 4 numaralı seribaşı olan David Ferrer’in de artık klasik haline gelen çeyrek veya yarı final görüp ileriye gidememesi burada da gerçekleşti. Geçtiğimiz dönemlerde yaptığı bir açıklama aklımıza geliyor İspanyol raketin. “Ben normal insanların 1 numarasıyım, ilk 4 çok ayrı bir kategori ve olağanüstü insanlardan oluşuyor.”
Bayanlarda turnuva boyunca yaşanan en büyük sürpriz şüphesiz Serena Williams’ın çeyrek finalde elenmesi oldu. Vatandaşı ve geleceğin umut vaadeden raketi olarak gösterilen Sloane Stephens’e 3 set sonunda yenilen Williams, böylece, finale çıksaydı garantilemiş olacağı 1 numara fırsatını da tepmiş oldu. Maç içinde yaşadığı bel sakatlığı ABD’li raketi biraz da olsa etkilemiş gözüktü. İlk seti Serena Williams’a karşı kaybedip daha sonra maçı çevirmek gerçekten inanılmaz bir iş ve şüphesiz bu maç Stephens’ı hem mental hem fiziksel anlamda çok yordu. Turnuva formatı gereği bayanlarda çeyrek ile yarı final maçları arasında dinlenme günü de olmayınca Stephens yarı finalde Dünya 1 numarası Azarenka’ya karşı aynı direnci gösteremedi ve zaman zaman zorlasa da 2 set sonunda mağlup olmaktan kurtulamadı. Bir anlamda Azarenka beklemediği kadar rahat finale ulaştı çünkü şüphesiz yarı finalde, hiç şansı tutmadığı Serena (aralarında 12 maç/11 Serena galibiyeti) ile karşılaşmak onu korkutuyordu. Ayrıca 1 numarayı kaybetme tehlikesi de vardı ama bunların hiçbiri gerçekleşmedi ve finalde turnuvanın bir diğer formda ismi Na Li’yi zorlansa da 2-1 ile geçip Avustralya’da üst üste 2. şampiyonluğuna ulaştı. Li, maç içinde 2 kez ciddi bir şekilde düştü ve sakatlık geçirdi ama buna rağmen eforu ve azmiyle seyircilerden büyük alkış aldı. 6 numaralı seribaşı Çinli raket, Radwanska ve Sharapova gibi hem üst düzey hem formunda olan raketler dahil finale kadar set vermeden geldi, kupanın ucundan tuttu, zorladı ama biraz da finaldeki şanssızlıkların etkisiyle şampiyonluğa ulaşamadı.
Bu Grand Slam’de ülkemizi genç bayanlar kategorisinde temsil eden ve geçtiğimiz yazılarda da söz ettiğimiz İpek Soylu ise beklediğimiz gibi iyi bir performans ortaya koydu ve teklerde 3.tur, çiftlerde çeyrek final gördü. 96 doğumlu raketimiz bu sonuçlarla Dünya Gençler Sıralaması’nda kariyerinin en yüksek derecesi olan 42.sıraya yerleşti. İpek’i tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz.