Sonunda beklenen gün geldi ve Rafa Nadal yüksek bir sesle “ben geri döndüm” dedi. Kolay değil 7 ay boyunca o en büyük kozu olan dizlerindeki gücü kaybetmesi, onu geri kazanmak için her gün sıkı bir çalışma, bir gün sahilde, bir gün spor salonunda, bir gün havuzda saatlerce harcanan emek. Bir yandan taraftarlarının büyük özlemini bir an önce kortlara dönerek giderme baskısı, bir yandan her oynamadığı ay için düşen sıralamasının baskısı. Gerçekten zor bir dönem geçirdi İspanyol raket ama Şubat ayı itibariyle turnuvalarda yine Nadal isimlerini görebildik. 2 turnuvaya katılan İspanyol raket bunların ilkinde finalde kaybetse de geçen haftaki turnuvada o özlenen turnuva şampiyonluğuna ulaştı. Çok büyük ve çok önemli isimlerin katıldığı turnuvalar olmasa da yine de biliyoruz ki bu final ve şampiyonluk onun için hatta biz tenisseverler için çok şey ifade ediyor. Sağlam bir Nadal’ın tenis dünyasına nasıl renk ve rekabet kattığını geçtiğimiz yıllarda hep gördük. Tenis dünyasının her zaman böyle bir renge ihtiyacı var. Murray, Djokovic ve Federer’in, Nadal’ın bir an önce sağlıklı bir şekilde dönmesini ve onun rekabetini özlediklerini her fırsatta dile getirmeleri de bunun bir kanıtı olsa gerek.
26 yaşındaki İspanyol raket dönüşünün ilk turnuvasını Şili’de oynadı. 4 Şubat tarihinde başlayan Vina Del Mar Turnuvası’na çok üst düzeyler katılmasa da bu Nadal’a iyi bir test oldu. İlk turda Arjantinli Del Bonis’le, çeyrek finalde vatandaşı Traver ile ve yarı finalde Fransız Jeremy Chardy ile karşılaşan Nadal bu 3 maçını da set vermeden geçerek finale yükseldi. Maç içlerinde zaman zaman zorlansa da genel anlamda bakıldığında otoritelerin beklediğinden çok daha iyi ve dinç çıktı Rafa. Her maç sonrasında dizlerinin maç içinde zaman zaman ağrıdığını söyledi Nadal ama bunun bu kadar uzun bir aradan sonra normal olduğunun da bilincindeydi. Finalde ise dünya 41 numarası Arjantinli Zeballos, İspanyol raketin rakibi oldu ve üstün sayılabilecek bir oyunla 2-1 kazanarak şampiyonluğa ulaştı. Önceki maçlardaki formuna bakarak Nadal final maçının da favorisiydi ancak üst üste maçlar oynamak henüz güçsüz olan dizlerini biraz yormuşa benzedi ve final maçında performansı istediği gibi değildi. Tabi aylar sonra kazanılabilecek bir kupanın da baskısı da doğal olarak karşılanmalı. Rafa maçın ardından; “Final benim açımdan çok da kötü değil, her geçen hafta daha iyi olmalıyım, bu yüzden daha çok çalışmalıyım. Umarım bu turnuva benim için güzel şeylerin başlangıcı olur” dedi.
2.turnuva için ise Nadal yine Güney Amerika kıtasında kaldı ve Brezilya’da Sao Paulo Turnuvası’na katıldı ama burada önceki turnuvasına nazaran daha zorlandı. İlk turu rahat geçen Rafa, çeyrek ve yarı finalde 2’şer saatlik maçların ardından rakiplerini 2-1 ile geçerek finale uzanabildi. Bu sefer finalde karşısında bir başka sakatlıklardan muzdarip isim David Nalbandian vardı. Nalbandian da geçtiğimiz Eylül’den beri ilk turnuvasını burada oynadı. Bu maçta iyi bir performans ortaya koyan Nadal, maçı 6-2 ve 6-3 ile alarak turnuvaya şampiyonluğuyla noktayı koydu. 2.sette skoru 0-3’den 6-3’e getirmesi muazzamdı. Sevincini de kendine has yöntemiyle, kupayı ısırarak gösterdi. Yarı final maçı sonrası “Oyun içi hızlı reaksiyon gösteremiyorum. Lazım olduğunda enerjim azalıyor ve etkili atak yapmak için dizlerimde eski gücü bulamıyorum. Bana fiziksel kuvvet, özgüven veren ve kariyerimi zirveye ulaştıran her şeyi özledim.” açıklamalarıyla hayranlarını üzse de etkili oynadığı final maçından sonra çok daha moralli ve umutlu konuşarak; “Bugünkü gibi dizimin iyi olduğu maçlarda daha iyi oynayacağımı hissediyorum. Tıpkı kariyerimin başlangıcı gibi. Burada ilk galibiyetimi kariyerimin başlarında almıştım. Umarım bugünkü galibiyette yeni bir başlangıç olur.” dedi. Nadal şimdi 1 hafta dinlenip 25 Şubat tarihindeki Acapulco Turnuvası’na katılacak. Bakalım o bildiğimiz Nadal zamanla geri dönecek mi, yoksa dizlerindeki o eski gücü bir daha bulamayacak mı, tenis dünyasını ikiye bölen bu konuda nasıl gelişmeler olacak, hep birlikte göreceğiz.