Bütün Grand Slamler izlenesidir ama 3’ünü çeşitli sebeplerle izleyememe durumunuz olabilmekte. Örneğin, Avustralya Açık’ı izlemek için saat farkı nedeniyle sabahlamanız hatta diğer öğlene kadar uyumamanız gerekiyor. Keza yine Amerika Açık Turnuvası da saat açısından bize çok ters düşüyor. Mayıs ortası ve sonunu kaplayan Fransa Açık ise tam okulların sınav zamanlarına geldiği için saat bakımından uygun olsa da şöyle rahat rahat oturup maçları takip etme imkanınız ne yazık ki çoğu zaman olmuyor. İşte tüm bu sorunlardan arınmış bir turnuva var elimizde ki o da Wimbledon. Wimbledon bana her zaman yazın geldiğinin müjdesini verir. Haziran sonu-Temmuz başı düzenlenen turnuvayı evinizde, yazlığınızda, otelinizde takip edip güzel havada tatilinizi daha da keyiflendirmek çok olası. Turnuvanın zemini de çim olduğundan top bu zeminde daha hızlı sekiyor ve maçlar diğer turnuvalara göre çok daha tempolu ve keyifli geçiyor. Ayrıca turnuvanın prestiji ve havası diğerlerine göre çok farklı. Wimbledon, tarihiyle ve disipliniyle 4 turnuva içerisinde en büyüğü ve genelde raketlerin de en çok önemsediği turnuva olarak gösteriliyor. Her genç raketin hayali mutlaka bir gün Wimbledon’ı kazanmaktır.
Turnuvanın tarihine gelirsek, ilk kez 1877 yılında düzenlenen turnuva çim zeminde düzenlenen tek Grand Slam’dir. 1884 yılında ilk bayanlar turnuvası düzenlenmiştir. Turnuvanın tarihleri Haziran’ın son 2 haftası ve Temmuz’un ilk haftasına gelecek şekilde ayarlanır. Londra’da düzenlenir. Tahmin edebileceğiniz gibi turnuva sırasında yaz mevsimi olmasına rağmen şehrin klasik özelliği olarak sıklıkla yağmur yağar ve maçlar aksar. Bu aksamayı biraz da olsa önlemek için en önemli kort olan Merkez Kort’a 2009 yılında açılır-kapanır çatı yapılmıştır. Diğer turnuvaların aksine turnuvanın ilk pazar günü maçlar yapılmaz, boş gündür. Turnuvanın en büyük özelliklerinden birisi de beyaz giyme zorunluluğudur. Bu kural Wimbledon’un bir geleneğidir. Böyle prestijli bir turnuvaya ev sahipliği yapmasına rağmen İngilizler’in burada erkeklerde 1936’da Fred Perry, kadınlarda 1977’de Virginia Wade’den beri şampiyon çıkaramama gibi bir gerçekleri vardır. Turnuvayı geçen sene 485 bin kişi yerinde izlemiştir. Zaman zaman İngiliz kraliyet ailesi üyeleri de büyük maçları izlemek için tribünde yerlerini alırlar.
En çok kazananlar:
Erkekler – William Renshaw, Pete Sampras, Roger Federer (7)
Bayanlar- Martina Navratilova(9)
Para Ödülleri:
Toplam Para Ödülü – £16,060,000
Şampiyonlar – £1,150,000
Finalistler – £575,000
En genç şampiyonlar:
Erkekler – Boris Becker (1985) / 17 yaş 227 gün
Bayanlar – Lottie Dod (1887) / 15 yaş 285 gün
En yaşlı şampiyonlar:
Erkekler – Arthur W.Gore (1909) / 41 yaş 182 gün
Bayanlar – A.Sterry (1908) / 37 yaş 282 gün
En uzun maç:
11 saat 5 dakika – 2010 1.tur maçı / John Isner – Nicolas Mahut 6-4, 3-6, 6-7, 7-6, 70-68