Genellikle Yunan, Latin, Kıpti Mitleri’nden bahsedilir ve bu mitler bilinir ülkemizde. Hâlbuki Japon mitolojisine dair bildiklerimiz azdır. Bu yüzden, siz sevgili okurlara, Japon mitolojisini tanıtacak bir yazı dizisi sunmak isterim. Sadece batıya dönük bir bakış açısına sahip olan ülkemizde, arkamızı döndüğümüz doğuya yüzümüzü çevirmemiz gerektiğini düşündüğümden; doğunun mitsel, destansı ve spiritüel inançlarının bu yazı dizimde sizlere sunmaya çalışacağım.
Şinto inancı Japonya’nın yerli inancıdır. Çinlilerle münasebete geçtikten sonra Budizm, Japon topraklarına gelir. Japon yerli inancını Budizm’den ayırt etmek için shin(神, tanrı) to(道, yol), yani tanrının yolu adını verir Japonlar. Şinto inancı ve Japon mitlerinin bugüne ulaşmasını sağlayan en önemli kaynaklar Kojiki ve Nihon Shoki adlı; mitlerin (神, shinwa), tanrıların (神,kami), efsanelerin (伝説,densetsu) kayıtlarının tutulduğu, M.Ö. 8. yüzyıldan günümüze değin kalabilmiş olan vaka-ı namelerdir. Bu vaka-ı namelerde, Şinto ve Budizm inançlarının birbiriyle bazı yönlerden iç içe geçtiği görülür.
Yaradılışın ve Japon adalarının oluşmasını açıklayan Japon mitleri vardır. Öncelikle yaradılış mitine göre, evren oluştuğu zaman ilk tarılar (kotoamatsukami) da oluştu. Ardından, gök ve yer meydana geldi, sonrasında tanrının yedi nesli (kami no nanayo) ortaya çıktı. İlk iki tanrı nesli bireyseldi ve eşleri yoktu (hitori kami). Sonraki beş nesil birbiriyle evli kız kardeş, erkek kardeş şeklinde ve kardeş olmayan evli çiftler olarak meydana geldi.
Japonya’nın kuruluş öyküsü mitolojiye göre iki olaya bağlıdır. Birincisi tanrıların oluşumu (kamiumi), ikincisi Japonya’nın oluşumu (kuniumi)’dur. Kami no nanayo’nun son nesli ise İzanagi no Mikoto (Yüce erkek) ve İzanami no Mikoto (Yüce kadın)’dur. Bu iki tanrı, Japon adalarını oluşturan tanrılardır. Adaları oluşturmak için İzanagi ve İzanami, elindeki naginata adı verilen bir tür silah kullanır. Öncesinde bu iki tanrı gök ile yer arasındaki köprüye (ame no uki hashi) giderler. Denizi köpürtürler. Tuzlu su damlaları adaları oluşturur. Göğün köprüsünden İzanagi ve İzanami inerler ve adalara yerleşirler. Sonrasında birbirlerine aşık olur ve bir çift olurlar. Ame no mi hashira adlı bir çekirdeği inşa ettikten sonra Yashirodono adlı da bir saray inşa ederler. İzanagi ve İzamani çember şeklindeki çekirdeğin çevresinde birbirlerine zıt yönlerde yürüyüp karşılaşırlar. İzanami (yüce kadın) ilk selamı verir, İzanagi bu davranışın doğru olmadığını düşünür. Daha sonrasında Hiruko ve Awashima adında iki çocukları olur. Dış görünüşleri oldukça kötü olduğundan gerçek anlamda bir tanrı olarak görülmezler. Bunun sebebinin kadın tanrının ilk önce selam verme cüretini göstermesi olduğu düşünülür, mite göre törende ilk konuşan kişi kadın olmamalıdır. Tekrar çekirdeğin çevresini zıt yönlerde dolaşıp karşılaşırlar ve bu kez ilk konuşan erkek tanrı İzanagi’dir. Sonraki birleşmeleri başarılı olur ve Japonya’nın sekiz adet çocuğu olur. Bunlar sonradan sekiz büyük Japon adasına dönüşür. Bu adalar: Awaji, İyo (Shikoku), Oki, Tsukushi (Kyuushuu), İki, Tsushima, Sado, Yamato ve (Honshuu)’dur.
Japon mitolojisinde Japon adalarının oluşumu bu şekilde açıklanır. Bu mitlerde şu anki Japonya’nın katı ataerkil geleneklerinin kökleri görünmektedir. Öncelikle kadının konuşması ve önceliği almasının uğursuz olması ifade edilir. Şunu da ek bir not olarak düşmekte yarar var ki; kadına karşı saygı olsa dahi, önceliğin erkekte olması düşüncesi, günümüz Japon kültürünün yanında bu mitlerde de açıkça görülmekte . Yazı dizimiz İzanami’nin ölümü, yeraltı dünyası ve sonrasında doğacak olan tanrılar ile devam edecek.