Her sene olduğu gibi, bu sene de BSO 29 Ekim’e özel bir konser düzenledi. Çelloya tutkun birisi olarak, yılın programı belirlendiğinde hemen tarihlere bakıp hangilerinde çellist bir sanatçı konuk olacak diye bakmıştım. 29 Ekim’deki konser de bunlardan biriydi ve Salı akşamı geldiğinde salondaki yerimi almıştım.
Bu 29 Ekim’in konuk sanatçısı, daha önce de Borusan Quartet çellisti olarak duyduğum ve geçen dönem gene BSO’da diğer üç arkadaşıyla birlikte izleme fırsatı edindiğim Çağ Erçağ’dı. Ülkemizdeki genç kuşak viyolonsel sanatçılarının önde gelenlerinden olan Çağ Erçağ, 29 Ekim’deki performansında yeteneğiyle takdir gördü. Sanatçı konserde kısa bir konuşma da yaparak izleyicilerin sempatisini kazandı.
Çağ Erçağ’ı izlediğim ilk konserde kendisinden BSO’da dinlediğim diğer çellistlerden etkilendiğim kadar etkilenememiştim. Çok iyi bir teknikle çalıyor olmasına rağmen, belki de solo performansını değil de dörtlü içindeki halini dinlediğimden, benim için yeterince öne çıkamamış, bestelerin duygusunu tam verememiş gibiydi. Tabii ki gene de çok başarılıydı ve dinlediğime memnun olmuştum.
Bu sefer ise gerçekten de harikaydı. Enstrümanı üzerindeki ustalığını ve emeğini bestenin her bir saniyesinde, bütün notalarda göstererek hem ulaşılması çok zor olan bir tekniği kazandığını göstermiş oldu; hem de parçanın enerjisini tamamıyla yansıtabildi. Bahsettiğim parça, C. Saint- Saens’in en tanınmış eseri olan “Viyolonsel Konçertosu No.1, La minor, Op.33” üydü. Bu beste çok değişik bir konçerto, hem yapısı hem de insanda çağrıştırdığı duygular açısından anlatması güç; ama kendini ortalardan itibaren sevdiren ve sonra da çabuk akılda kalan bir temel melodi hakim. Alışıldık kalıplara sahip olmayan ama dinlemesi zevk veren eser, aynı konser tanıtımında belirtildiği gibi “klasik formdan çok, serbest bir fantezi”. Çağ Erçağ’ın solosuna Bilkent Senfoni Orkestrası’nın eşliği de her zamanki gibi uyumlu ve göz doldurucuydu.
İlk bölümün bitmesinin ardından, Çağ Erçağ sahneden ayrıldı ve orkestra Türk bestecilerimizden Turgay Erdener’in “Senfoni No.1” adlı eserini çaldı. Kaotik ve yorucu bir parçaydı, ilk bölüm kadar sevemedim ikinci bölümü. Arpın kullanılması çok hoşuma gitti sadece. Konserin ardından kendisinin diğer eserlerini araştırdım ve gerçekten çok beğenilen, benim de dinleyince beğendiğim bestelerine ulaştım. Galiba sadece 1.Senfoni ile pek uyuşamadık.
Çağ Erçağ’ı dinlemek isteyen ama bu konseri kaçıranlar ya da tekrar gelse de dinlesem diyenler; önümüzdeki Pazartesi günü BSO sizin için ikinci bir şans yaratıyor. Erçağ, Borusan Quartet’teki üç sanatçı arkadaşıyla beraber Beethoven’ın eserlerini yorumlamak için gene sahnede olacak.
Solo ya da değil, Çağ Erçağ mutlaka dinlenmesi gereken bir çellist. Kariyerinin bu şekilde devam etmesini ve BSO sayesinde daha çok sefer karşılaşmamızı diliyorum.