Tarih boyunca insanların hayal gücünün birer örneği olan doğa üstü varlıklar, içinde yaşadığımız dünyayı gerçek dünya ve hayal dünyası olmak üzere ikiye ayırarak; vampirleri, cadıları, zombileri, perileri ve daha birçoğunu hayatımızın bir parçası haline getirdiler. Her ne kadar onları doğa üstü diyerek gerçek kategorisine almasak da kimi insanlar bu “yaratıkların” varlığına gerçekten inanıyorlar. Bunlardan en popüleri yıllardır bilim adamlarının bile üzerine araştırmalar yaptığı, acıyı en az düzeyde hisseden, göz renkleri sürekli değişen, hızlı ve güçlü tepkileri olan, vücutları bir ölününki kadar soğuk, düşünce okuyabilen varlıklar. Sizin de bu özelliklerden anladığınız üzere vampirlerden bahsediyoruz. Bu gerçek üstü varlıklardan en meşhur olanı Eflak Beyliği’nin prensi “Kazıklı Voyvoda” dan esinlenerek 1897 yılında Bram Stoker’in yazmış olduğu “Dracula”dır. Voyvoda Vlad 1459’dan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’na vergi ödemeyi reddetmiş ve Macaristan Krallığı ile ittifak yapmıştır. Osmanlı Ordusu 1462 yılında Eflak Voyvoda’sına karşı sefere çıktığında Eflak’ın başkenti Targoviş’te üç kilometre boyunda bir kilometre eninde, yere çakılı, uzun kazıklara geçirilmiş, kadın-erkek-çocuk karışık yaklaşık 20000 insan cesediyle karşılaşmıştır. Prensin kazığa geçirilenlerin kanlarını fıçılarda toplayıp şarap gibi içtiğine dair söylentiler “vampir” efsanesinin doğmasına neden olmuştur.

voyvoda

III. Vlad, namı diğer Kazıklı Voyvoda

Voyvoda daha önce başvurulmamış bir savaş tekniğine başvurarak hapishanedeki mahkumları, cüzzamlı ve vebalıları salarak Türklerin arasına karışmaya zorlasa da 1462 yılında Osmanlı ordularına yenilmiştir. Budin’de 12 yıl hapis hayatından sonra serbest kalan III. Vlad’ın askerleri kazıklara oturtulmuş ve kendisinin kesilen başı da Fatih Sultan Mehmet’e gönderilmiştir. 1931’de yapılan kazılarda bir manastırdaki mezarının boş olduğunun fark edilmesi ile Romen halkının bir kahraman olarak gördüğü Kazıklı Voyvoda tüm dünyada bir vampir olarak anılmaya başlanmıştır. Bram Stoker’in da esinlendiği bu hikaye zaman içinde beyaz perdede, dizilerde, başka kitaplarda farklı versiyonlarıyla karşımıza çıktı. Bu kez ise Kont Drakula’yı sahnede zarif hareketlerle dans ederken görüyoruz. 1879 yılında Londra’da geçen hikayede bir halk figürü olan Kont Dracula’yı Ankara Opera Sahnesi’nde müziği ve librettosu Bujor Hoinic’e ait bir bale eserinde izleme fırsatını yakalıyoruz. İlk kez bir bale gösterisi izleyecek olmamdan ötürü heyecanla gittiğim ve gişe açılır açılmaz biletlerin hızla tükendiği, bilet almakta zorlandığım bu gösteri gerçekten de beklentilerimi fazlasyıla karşıladı.

kont drakula

Gösteride Kont Drakula olarak Eren Keleş, mistisizm ve bilim üzerine deneyler yapan asilzade Lord James Ralph Gilmore olarak Burak Kayıhan, onun uşağı rolünde Kadir Okurer, Drakula’nın aşık olup kanını emdiği güzeller güzeli Magdalena olarak ise Özge Başaran Onuk yer alıyor. Tiyatrodan farklı olarak hiçbir söz olmadan konunun tamamen figürlerle anlatıldığı balede, olay akışının ve duyguların izleyiciye geçmesi açısından müzik oldukça önemli bir yer tutuyor. Orkestra şefi Bujor Hoinic bu konuda çok iyi bir iş çıkarmış ve Kont Drakula’nın izleyenlerin yüreğine de korku ve heyecan salmasını sağlamış. Kimi zaman neşeli ve hareketli, kimi zaman ise korku dolu müziklerin olduğu gösteride bir parça opera esintisi görmek de mümkün. Kareografisi Nugzar ve Medeia Magalashivli’ye ait gösteride dikkat çeken diğer iki unsur ise dekor ve kostüm. Savaş Camgöz’e ait dekorlar o kadar başarılı ve gerçekçi ki izleyenler kednilerini sahnedeki gösteriye kaptırmakta hiç zornalmıyorlar. Gülay Korkut’un sorumluluğunu üstlendiği kostümler de bir o kadar şahane. Özellikle birinci perdede Kont Drakula’nın Magdelena şerefine verdiği baloda bayanların giydiği kıyafetler, taktıkları maskeler, etkileyici kareografisiyle danslar ve dekor izleyenlere tam bir görsel şölen yaşattı. Gösterinin her anında önemli bir yer tutan, fakat özellikle Kont Drakula’nın Magdelena’yı almak için geldiği ve Lord James’in onu kurtarmaya çalıştığı sahnede harikalar yaratan ışık oyunundan da Fuat Gök sorumlu. Video -Prodüksüyon sorumlusu Ali Karaköse’nin ayarladığı sahne aralarında inen perdede gösterilen, araları oldukça iyi dolduran ve gösteriyle bir bütün oluşturan animasyonlardan da bahsetmeden geçemeyeceğim.

kont 1

Kont Drakula ile asil leydileri Catherina ve Arabella

kont 2

Sarhoş uşak Jean Louis’in boğazının, taze kanının Magdalena’ya sunulmak üzere kesildiği sahne

Vampirlerin canavarlıktan kahramanlığa terfi etmeye başladığı günümüzde, vampirlerin şatolarda yaşadığı, tabutlarda uyuduğu eski tarz bir vampir hikayesini, mükemmel bir sanatçı ekip tarafından sahnelenirken izlemek ve görsel bir ziyafete tanık olmak istiyorsanız bu gösteriyi kaçırmamalısınız.  Adından sıkça söz ettiren ve biletleri çok çabuk tükenen Kont Drakula sezonun son temsilini 6 Şubat 2014’te Ankara Opera Sahnesi’nde yapacak.

Leave a Reply