Tatava Yapma, Örgütlen!

30 Mart’ta gerçekleşen seçimin Türkiye tarihinin son zamanlardaki en kritik seçimi olduğu açıktır. Gerek seçim öncesi ülkenin içinde bulunduğu durum gerekse seçimle birlikte artarak devam eden krizler bunun göstergesidir.

17 Aralıkla birlikte iyice ayyuka çıkan AKP’nin meşruiyet kaybı 30 Martla beraber tekrar kanıtlanmıştır. Yapılan onca yolsuzluğun, hırsızlığın, rüşvetin üstüne bir de seçime hile karıştırma, oyları çalma, sahte pusula basma eklenince tablo son halini almıştır. Zaten Tayyip Erdoğan’a o balkon konuşmasını yaptıran da zafer mutluluğunun aksine, kendisinin ve partisinin içinde bulunduğu kriz halidir. Çünkü AKP’ye gerekli olan, seçimi kazanmak değil, toplum nezdinde meşruiyeti sağlamaktır.

Ama bu durum olmamış, AKP seçimi kazanma uğruna meşruiyetini yitirmiştir. Ülkeyi yönetememe krizi de bunun en doğrudan sonucu olmuştur.

AKP bugün kendisine oy vermeyen geniş bir kesimi yönetememekte , ülkenin yarıdan fazlasının üstünde otorite kuramamaktadır. Meşruiyet krizi AKP’nin attığı her adımda artmaktadır. Ve bu kriz bir iktidar için sonunun geldiğinin göstergesidir.

Gezi direnişi çok büyük bir toplumsal hareket olarak hafızalardaki yerini koruyor.

Gezi direnişi çok büyük bir toplumsal hareket olarak hafızalardaki yerini koruyor.

Unutulmamalıdır, AKP seçimlerden yüzde kırkın üstünde bir oyla çıkmış olsa da ortada bir kazanım yoktur.  AKP’nin elinde polis teröründen ve sokak şiddetinden başka bir araç kalmamıştır. Ülkenin çoğunluğu üstünde kuramadığı otoriteyi terörle ve şiddetle kurmaya çalışan Erdoğan, kısır bir döngüye girmektedir. Baskı uyguladıkça meşruiyetini daha da kaybetmekte, kaybettikçe baskı kanallarına dört elle sarılmaktadır.

Görünen odur ki diktatörlük baskılarını arttırarak devam edecektir. Ama geniş halk kitlelerinin bu sonuçlar nedeniyle umutsuzluk yaşamaları söz konusu olmamalıdır.  AKP’ye karşı direnmeye devam eden halk baskılara boyun eğmemeli ve mücadeleye devam etmelidir.

Haziran Direnişi,  Berkin Elvan eylemleri, ODTÜ olayları unutulmamalıdır. Halk sokağa çıktığında diktatör de paralel yapı da koltuğunun tehlikede olduğunu görmüştür. Türkiye bu eylemlerle birlikte  korku bulutunu üstünden atmıştır ve tekrar bu kapana asla mahkum olmayacaktır.

“Sandıkta görüşürüz” diyerek ülkenin tamamını seçimlere kitlemeye çalışan Erdoğan kazandığını sana dursun,  halkın mücadelesi başladı devam ediyor bile.

Şimdi Sıra Örgütlenmede!

Artık  tatava yapmayı, bu halktan bir şey olmaz diyerek hayıflanmayı bir kenara bırakma vakti gelmiştir. Zaman örgütlenme zamanıdır. Bu krizlerin aşılması, gelecek baskıların daha büyük bir enerji ve hazırlıkla karşılanması için halk örgütlenmelidir. “Diktatör” yalnızca mücadele eden örgütlü kitleler ile gönderilebilir.

Tablo gayet açıktır. Gericiler, hırsızlar, katiller seçimlerde de bildikleri yoldan devam etmekte, ülkeyi daha fazla karanlığa sürüklemeye çalışmakta, savaş planları yapmakta, halkın tüm değerlerine saldırmaktadır.

Bu çetelere verilecek en etkili yanıt halkın örgütlü gücü olacaktır. Ve

‘’ Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez.’ ’sözü de asla akıllardan çıkmayacaktır.

Leave a Reply