Tenisseverlerin heyecanla beklediği, yılın ilk “Grandslam” i olan Avustralya Açık turnuvası izleyicilere iki haftaya yakın bir süre boyunca keyifli bir görsel şölen yaşattı. Kavurucu sıcağıyla, çoşkulu seyircisiyle, muhteşem organizasyonuyla bu büyük turnuvaya ev sahipliği yapmayı hak ettiklerini bir kez daha gösterdi Avustralyalılar. Oynanan tenis ve oyuncu performanslarına gelirsek; rekabetin üst düzey olduğu, heyecanın her topta yer aldığı maçların yanında sürprizlerin de yaşandığı bir turnuva oldu. Özellikle kadınlarda birinci turdan itibaren turnuvanın favorisi gösterilebilecek düzeyde Ivanovic ve Kerber gibi birçok seri başı oyuncunun elenmesi turnuvanın sürprizlere açık bir şekilde yol alabileceği izlenimini yarattı. Fakat yarı finallerde sürpriz gerçekleşmedi ve Serena Williams ile Maria Sharapova finalde kozlarını paylaştılar. Maçın başından sonuna kadar büyük bir çekişmeye sahne olan maçta Williams, Sharapova’ya karşı zorlansa da kritik puanlarda kullandığı etkili ve güçlü servisleriyle ve hastalığına rağmen gösterdiği kararlılığıyla 19. Grandslam şampiyonluğuna uzandı. Yaşayan efsane, Steffi Graf’ ın ardından kadınlarda modern dönemde en çok Grand Slam şampiyonluğu yaşayan ikinci isim olmayı başardı. Yaşına rağmen formundan ödün vermeyen Williams, gelecekte de kazandığı kupa sayısını artırmayı, yeni rekorlar elde etmeyi, aynı tutkuyla devam etmek istediğini belirterek tenise olan isteğinin ne kadar üst düzeyde olduğunu ve profesyonelliğinden bir şey kaybetmediğini göstermiş oldu.
Sharapova’ ya gelecek olursak, maçı kazanmaya bu kadar yaklaşmış olmasıyla, çeşitlendirdiği oyununu Williams’ a karşı ilk defa bu kadar etkili uygulamasıyla ve mental anlamda Williams’a karşı ilk defa bu kadar güçlü bir irade göstermesiyle birlikte otoritelerden tam not aldı ve sene boyunca birçok turnuvanın ana favorilerinden biri olduğunun hatta sıralamada bir numaraya yükselebilecek bir yeterlilik gösterebileceğinin sinyalini verdi. Diğer oyunculara gelirsek; Bouchard geçen sene sürdürdüğü performansı bu sene de yarı finale çıkarak devam ettireceğini gösterdi. Yarı finale çıkan bir diğer geleceğin yeteneği olarak gösterilen Madison Keys 19 yaşında olmasına rağmen fiziği ve güçlü vuruşlarıyla geleceğin Serena Williams’ ı olabileceğini kanıtladı. Sıralamada geride kalan Victoria Azarenka ise geçen sene yaşadığı düşüşü Wozniacki’ yi eleyerek ve dördüncü tura yükselerek eski günlerine dönebileceği konusunda ümit vererek dikkat çeken isimlerden biri oldu. Sürprizleri ve seyir zevki yüksek maçlarıyla kadınlar için ilk turdan finale kadar genel anlamda tatmin edici bir turnuva izlediğimizi söyleyebiliriz.
Erkeklerde de bazı favorilerin erkenden elendiği, sürprizlerle dolu bir turnuva vardı. İlk sürpriz, Roger Federer’in Andreas Seppi’ye 3. turda mağlup olmasıyla gerçekleşti. Maç boyunca istediğini ortaya koyamayan, inişli çıkışlı bir performans sergileyen Federer, on sekizinci Grand Slam şampiyonluğu için umutla çıktığı yolda hüsrana uğradı ve seyircilere üzücü bir performans yaşattı. Diğer sürpriz ise çeyrek finalde Rafael Nadal’ ın Tomas Berdych’ e maçta varlık gösteremeden elenmesiyle gerçekleşti. 17-0 lık galibiyet serisiyle kendisine karşı büyük bir üstünlük kuran Nadal’ın daha ileri gitmesini engelleyen Berdych, kariyerinin belki de en iyi performansını sergileyerek istikrarlı ve etkili baseline vuruşlarıyla Nadal’ ı elemeyi başardı. Ayrıca Nadal’ın maç boyunca Berdych’ e karşılık verememesi, yaşadığı istikrar problemi, maçı kazanmasında Berdych’ e büyük katkı sağladı. Yarı finalde ise turnuvayı üst düzey bir seviyede oynayan Andy Murray, zorlu maçta Berdych’ i elemeyi başardı ve adını dördüncü kez finale yazdırdı. Diğer eşleşmede ise önceki senenin şampiyonu ve turnuvanın favorilerinden olan Stan Wawrinka yaptığı basit hatalar ve kritik puanlarda oynadığı kötü oyunuyla Djokovic’ e elendi.
Diğer favorilere göre daha kolay bir kuraya sahip olan Djokovic finale rahat çıkmış olsa da, Murray’ nin turnuva boyunca gösterdiği etkili performans maçın kesin bir favorisinin olmadığını gösteriyordu ve final maçında rekabetin üst düzey olduğu ilk üç setin ardından, Murray’nin oyundan düşmesi ve Djokovic’ in oyun seviyesini korumasıyla birlikte Avustralya’da beşinci kez gülen isim Djokovic oldu. Performans anlamında üst düzey bir Djokovic izleyemesek de mental açıdan gösterdiği güçlülük ve savunmadaki kararlılığı Djokovic’ e kupayı getirdi ve büyük oyuncu olmanın gerektirdiği özellikleri edindiğini, iyi oynamadığında bile bir şekilde maçı lehine çevirebileceğini otoritelere kabul ettirmiş oldu. Turnuvada dikkatleri üzerine çeken Avustralya’nın genç yıldızı Nick Kyrgios çeyrek finale yükselerek gelecekte üst sıralarda yer alacağı konusunda sevenlerini umutlandırdı. Nishikori ve Raonic’ in de turnuvada iyi performanslar göstererek, geçen sene yakaladıkları seviyeyi koruduklarını söyleyebiliriz. Dimitrov ve Ferrer gibi turnuvada hayal kırıklığı yaşayan oyuncuların ders çıkararak önceki seviyelerini yakalamaları gerektiğini de belirtmek gerek. Kadınlar kadar olmasa da erkeklerde de sürprizlerin yaşandığı, heyecanın üst düzeyde bir turnuvaya tanıklık etti tenisseverler. Henüz yeni bitmiş olsa da gelecek seneyi iple çekeceğimiz, özlediğimiz bir turnuva bizleri bekliyor olacak.