7 Aralık 2011 Çarşamba-Saat 19.30?

Bu sezon yaşanan birbirinden ilginç gelişmeleri bir kenara koyarsak eğer, bu hafta Çarşamba akşamı tam bir spor patlaması yaşayacağız. Trabzonspor’un Şampiyonlar Ligindeki kritik maçı, Fenerbahçe Ülker ve Anadolu Efes’in THY Euroleague’de oynayacağı birbirinden önemli iki maç ve tabi ki bunların arasında eskisi kadar ilgi çekiyor gibi görünmese de hala dünyanın sayılı derbilerinden sayılan Galatasaray-Fenerbahçe maçı.

Bu yoğun günde yapılacak bu maçın, tarihi ve saati belirlendiği dakikadan itibaren tartışılmaya başlansa da her zaman olduğu gibi tartışmalar havada kaldı ve büyük derbinin günü ve saati değişmedi. Bu sezon ki derbi bundan önceki yılların aksine çok arka planda ve çok derinden geliyor. Ama bence bu maç sezona damgasını vurabilecek bir potansiyele de sahip.

Takımların sezon başından bu maça gelene kadar ki durumlarını şöyle bir inceleyecek olursak her iki takımda kendinden beklenmeyecek durumda aslında. Galatasaray’ın geçen sezon ki enkazını şuan ki duruma getiren Fatih Terim bence büyük iş yaptı. Fenerbahçe’nin de sezon başında yaşananlardan sonra bu durumda olması çok büyük olay.

Galatasaray’da, sezonun başında ilginç goller ve kartlar yiyerek başlayan Muslera kaleyi sağlama almış ve güven veren bir görüntü çiziyor. Fatih Terim hala net bir defans hattı oturtmayı başaramasa da, Semih Kaya’yı kazanması ve savunmanın sağında Eboeu’yi verimli kullanabilmesi defanstaki artıları gibi görünüyor. Fakat derbinin gerilimli havasıyla Ujfalusi kariyerindeki eski sert haline dönüşüp ortalığı savaş alanına çevirebilir. Ortasaha’ya geldiğimizde belki de Süper Lig’in en kalite ortasaha ikilisini görüyoruz diyebiliriz. Şuan için Türkiye’deki en iyi ortasahalardan biri olan Selçuk İnan ile sertliğiyle, tekniğiyle, oyun zekâsıyla, defansa ve ofansa verdiği katkıyla bir Felipe Melo gerçeği var. Yalnız Felipe Melo’da yine Ujfalusi gibi derbinin gerilimli havasına kendini kaptırırsa eğer ortalığı karıştırabilir. Ama bu havayı motivasyon olarak kullanırsa Selçuk’la birlikte maçı domine edebilecek kapasitedeler. Galatasaray’daki en büyük soruna geldiğimizde kanatlar olduğunu görüyoruz. Fatih Terim’in çift forvet mi yoksa tek forvet mi çıkacağı hala bir muamma olsa da eğer tek forvet çıkarsa da ofansa katkı sağlayacak kalite ve formda bir ileri uç kanat oyuncusu bulabilir mi orası çok zor. Riera yavaş yavaş toparlansa da hala gerçek Riera’dan çok uzakta. Aydın Yılmaz, Colin Kazım ikilisi de yine vasat durumdalar. Fatih Terim ofansta katkıyı artırmak istiyorsa eğer çift forvet çıkması daha mantıklı görünüyor. Baros ve Elmander gibi birbirini tamamlayabilen iki iyi santraforu varken diğeri sanki biraz sıkıntı yaratabilir.

Fenerbahçe’ye geldiğimizde ise bu sezon gol atamayan ve pozisyon üretmede sıkıntı çeken bir takım görüyoruz. Alex’in hala kendine gelememiş olması ve Semihle Bienvenu’nun formsuzluğu da bu duruma katkı sağlıyor. Fenerbahçe’nin kalesinde her zaman olduğu gibi güven veren bir Volkan Demirel var. Fakat Volkan’ın milli maçta Arena stadında yaşadığı tartışmanın doğuracağı en ufak bir sonuç bu maçta onun konsantrasyonunu yerlere indirebilir. Defans hattında sezona pek iyi başlamayan fakat git gide yükselen bir Gökhan Gönül görüyoruz. Savunmanın ortasında ise bir belirsizlik hâkim. Yobo’nun yanında, Gençlerbirliği maçında iyi bir ikili oluşturduğu Bilica’mı, sezonun büyük bir bölümünde birlikte ve uyum içinde oynadığı Bekir mi, yoksa büyük umutlarla alınıp sakatlanan ve şuan iyileşmiş olan milli stoper Serdar Kesimal mi oynayacak. Ben şuanda Serdar Kesimal’i bir adım önde görsem de neler olacağını maç saat öğreneceğiz. Defansın solunda ise sakatlık olmazsa Ziegler oynayacak. Fenerbahçe’nin ortasahasıda yine bilinmezlikler içinde. Cristian’ın partneri ofansa katkı sağlayacak bir Emre mi yoksa defansa katkı sağlayıp Cristian’ı ofansa gönderecek Selçuk mu olacak. Emre oynaması halinde Arena’daki gergin havaya kapılıp kart görme potansiyeli yüksek bir isim. Fakat Selçuk oynarsa da Cristian’la ofansta pas ve üreticilik anlamında ne kadar başarılı olunabilir o da ayrı bir soru işareti. Kanatlarda ise Dia’nın iyileşip ilk maçında golle buluşması, Stoch ve Caner’in süper formu dikkat çekiyor. Bu bölümde sol kanatta Aykut Kocaman tatlı bir telaşa girse de sağ kanatta Mehmet Topuz’un büyük ihtimal oynayamayacak olması ve Özer’in formsuzluğu sıkıntın yaratabilir. Bu bölümde, sağ kanatta Dia sol kanatta Stoch kullanılıp, ilerde yabancı sınırından dolayı Semihle başlanabilir. Fakat Dia ve Stoch’un defansa yönelik veremeyeceği katkılar büyük sorunlar teşkil edebilir. Forvette ise Alex yine takımın kilidi, anahtarı, çilingiri konumunda. Onun atacağı bir şut veya bir ara topu maçın seyrini değiştirebilir. İleri uç da Semihle Bienvenu al birini vur ötekine konumundalar. Fakat ben Galatasaray maçlarını seven bir Semih’in oynamasını Bienvenu’ya tercih ederim.

Bakıldığında maç gergin ve yoğun bir gündemde oynanacak olsa da her an her şeyin olabileceği, Türkiye’yi bir anda sarsabilecek bir durumu da var aslında. Şuan ki sakin ve durgun havayı “Fırtına öncesi sessizlik” olarak yorumlayıp bu maçtan çok şey bekliyorum. Umarım en son yine dostluk kazanır.

Leave a Reply