Günün birinde, politikacının biri köylere seçim çalışması için gitmiş. Şehirde büyüdüğünden ve köy yaşamını bilmediğinden bir yandan da meraklı gözlerle köyde olup bitenleri inceliyormuş.
Köylülerden birinin bostanı varmış, içinde yok yok, kavun karpuzdan, domates birer patlıcana kadar.
Bostan sahibi köylü her gün kuyunun başında, kuyudan çıkan kol kalınlığındaki soğuk suyu izleyerek sigara yakıp keyif yaparmış.
Bir de eşek…
Kuyunun dolabını çevirerek kuyudan su çıkmasını sağlayan eşek.
Çıkan su köylünün bostanını sular, bostan sahibi de iyi sulanan sebze ve meyvelerini satarak köşe olurmuş.
İşte tam bu sırada politikacının gözüne kuyunun başında gözleri bağlı ve boynunda çıngırak olan eşek takılmış. Büyük bir merakla sormuş soruyu.
Eşeğin gözünü niye bağladın?
Cevap vermiş köylü. ‘Bu gözleri kapalı eşek, bir şey görmediği için düz yolda yürüdüğünü sanıyor ve kuyunun dolabını çevirerek kuyudan su çıkmasını sağlıyor. Gözleri açık olsa kuyu etrafında döndüremeyiz.’
‘Peki ya çıngırak da neyin nesi?’ diye sorar politikacı.
‘Efendim eşek kuyunun etrafında dönerken durursa, çıngırağın sesi kesilir, ben de durduğunu anlarım ve gidip eşeği tekrar hareket ettiririm.’
‘İyi ama eşek yerinde durur ve yürüyormuş gibi yapıp sadece başını sallarsa, ne yaparsın?’
‘Aman efendim böyle sizin gibi düşünecek akıllı eşek nerede?’
Neden eşekten, politikacıdan ve bostan sahibi köylüden bahsettim? Koalisyon süreci de tam olarak böyle işliyor ülkemizde.
Bostan sahibi köylünün istediği oluyor, istedikleri olmazsa da şartları zorluyor. Önceden tek kuyuyu bostan tarlasının yegane güç kaynağı görürken; haziran ayındaki mahsulde azalma olunca yeni kuyular açmaya çalışıyor. Köyü, kuyu açmak uğruna ve amacına ulaşmak için darmadağan etmesi de umrunda değil. Bugünlerdeki tek düşüncesi de yeni sulama kuyusu açarak mahsulünün artması. Mahsulü artarsa, geliri artacak, huzura erecek. Köyde tek sözü geçen ağa olacak.
Politikacı ise siyaset gereği her türlü yolu ve uzlaşması deniyor. Koalisyon için de çabalıyor ama köye yabancı olduğu için fazla ileri gidemiyor.
Köyde bir kesim var ki her şeye karşı gelmekte. Kırmızı çizgileri ile kendi alanlarını çizmişler ve hem o bölgenin dışına çıkmıyorlar hem de dışarıdan başkalarını kendi bölgelerine dahil etmiyorlar. Haziran ayındaki mahsuldeki belirsizlikten sonra da yeni bir sulama kuyusunun hemen açılmasından yanalar.
Köyün yerlileri ise bostan sahibinin daha fazla mahsul çılgınlığından bıkmış durumda. Yeni bir sulama kuyusunun açılmasına çoğunluk karşı çıkıyor.
Peki ya eşek kim?
devrim
Bence halkımız çünkü halkımız aslında çok kararsız gerçekte bölünmüşlük ülkemizde çok fazla mevcut ve başka kimselerin birbirlerine olan sözlü düşünceleri birbirine aktarırken inandıkları kişilerin fikirlerini önemseyip gerçekte hiç bir şey bilmemeleri diyeblirz şöyle ki:Halkımızın aslında bilgi birikimlerinin yetersiz olması bir sürü varsayımlara sebeb olmakta bu da kendi ve kendi çevresindeki insanları doğru yanlış varssayımlara dayatılarak birbirlerini etkilemekte ayrıca medya :medya halkımıza sizce doğru bilgileri sunmaktamıdır ? tabi ki hayır taraflı haber sunmakta bu durumda halk işte sadece o kadar biliyor ve öğle kararlar alıyor bu durum da aslında suçlu yok yetersiz bilgi ve yanlış yönlendirmeler var yani kısacası suçlu medya ,kamu kurumları,devlet bünyesinde ki üst düzey politikacılar,mevcutta bulunan devlet büyükleri ve kişiler halk sadece koyun gibi güdülüyor ve istenilen her şekilde yönlendiriliyor………