Siyaset Biliminin fikir babalarından olan Thomas Hobbes “insan insanın kurdudur” der. Yıllarca süren savaşlar ise bu sözün ne kadar doğru olduğunun kanıtıdır adeta. 17. Yüzyıl Avrupa’sının şahit olduğu Dokuz Yıl Savaşları ulusların aralarında yaptığı savaşlardan sadece bir tanesidir. 1688-1697 yılları arasında cereyan eden muharebe, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu, İngiltere, Hollanda gibi ülkeleri içerisinde bulunduran August Birliği ile XIV. Louis’in başında bulunduğu Fransa arasındadır. Ayrıca Kıta Avrupa’sında başlayan ve Kuzey Amerika’da da yaşanan bu muharebe Kutsal İttifak Savaşı, Augsburg Birliği Savaşı ve Kral William Savaşı gibi isimlerle de tarih kayıtlarında geçer. Aslında bu durum Dokuz Yıl Savaşlarının dünya tarihinde önemli ve geniş bir yer tuttuğunu gözler önüne sermektedir.
17. Yüzyıl Avrupa’sını etkisi altına alan bu savaşın öncesine bakılacak olursa Fransa Kralı XIV. Louis’in elde ettiği Hollanda zaferi sonrasında kendisini Batı Avrupa’nın en güçlü imparatoru olarak kabul ettiği göze çarpar. Dahası, devletlerinin sınırlarını güçlendirmek ve genişletmek için XIV. Louis ve kurmaylarının uluslar arası alanda izlediği kavgacı tutum da değinilebilecek önemli bir noktadır. Strasbourg ve Casale gibi şehirlerin, daha savaş başlamadan, Fransa tarafından ele geçirilmesi bu duruma verilecek en uygun örnektir.
Bunlar yetmezmiş gibi Fransa Kralı’nın, gücünü artırdıkça, Fransa sınırları içerisinde yaşayan Protestanlara karşı katı ve baskıcı politikalar izlediği gözlemlenir. Öyle ki; kendilerine tolerans gösterilmeyen Protestanların ülkelerini bırakıp diğer ülkelere göç ettiği bilinir. Rakamlarla tarif etmek gerekirse o yıllarda yüzlerce Protestan Hollanda, İsviçre ve İngiltere gibi ülkelerde mülteci konumundadır. Fransa’yı terk eden mültecilerin sayısı Childs’a göre 20.000’den fazladır. Aslında XIV. Louis’in uyguladığı bu tür katı ve agresif politikaların diğer devletleri ne kadar tedirgin ettiği çok açıktır. Yani Fransız Kralının bu saldırgan politikasına karşı koyacak bir ittifakın oluşmaması için hiç bir neden yoktur. Bu yüzden Hollanda Kralı, İspanya Kralı ve Kutsal Roma Cermen İmparatoru tarafından, Fransa’ya karşı, ‘Augsburg Birliği’ kurulacaktır. Bu da Dünya Tarihine geçecek olan 9 Yıl Savaşlarının başlangıcıdır bir nevi.
Savaşın gidişatı değerlendirilecek olursa, ilk çatışmaların 1688-89 yılları arasında gerçekleştiği söylenebilir. Bu çatışmaların yanında XIV. Louis’in Mannheim’ı ve Frankenthal’ı işgal etmesi, Marshal Boufflers kentini alevler içerisinde bırakması ve Ren Nehri’ni ele geçirmesi önemlidir. Rakamlarla bakılacak olursa Fransız ordusunun 20 kent ve yüzlerce köyü yaşanılmaz duruma getirdiği söylenebilir.
Bir diğer taraf olan Kutsal İttifak ülkelerinin ise yeni savaştan çıktığı ve yorgun düştüğü görülür. Buna rağmen, Augsburg Birliği’nin Kuzey Almanya’da ki birliklerini harekete geçirme kararı alarak savaşın seyrini değiştirmesi önem arz eden bir durumdur. Öyle ki; Kutsal İttifak’ın bu hamlesi karşısında şaşıran Fransız Kralı hemen Palatino ile Württemberg’ün yerel kaynaklarını koruma politikasına başvurur. Aslında bu durum savaşın başlarında gücü elinde tutan Fransa’nın artık savunma yapma ihtiyacının olduğunu gösterir.
Bütün bunlar yaşanırken İngiltere’nin yeni kralı Fransızlara karşı yerini alan III.William olur. III.William’ın ilk hamlesi Steenkirk köyünde Fransızları yenilgiye uğratmasıdır. Fransızlardan gelen ek destekler William’ın ilerleyişini durdurur. Buna rağmen Fransızlar bir takım kayıplar vermeye son sürat devam etmektedirler. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Fransızların efsanevi komutanı Luxembourg’un hayatını kaybetmesi ve Namour şehrinin düşmesi Fransa’yı zor duruma düşüren bir diğer etkendir. XIV. Louis’in daha savaş başlamadan ele geçirdiği Casale’yi ve çevresini bile boşaltmak zorunda bırakılması bu durumu kanıtlar nitelikte bir örnektir zaten.
Savaşın son bulması 1697 yılında Kral William’ın Ryswick sınırları içerisinde bulunan sarayında barış görüşmelerini başlatmasıyla olur. Savaşın bitmesi ve diplomasinin başlamasıyla Alsace ve Strasbourg’u elinde tutan XIV. Louis geriye kalan bütün kazanımlarını kaybetmişidir artık. İspanya topraklarını paylaşmak için ortaya çıkan İspanya Veraset Savaşına kadar XIV. Louis ve diğer devletler büyük bir sessizliğe bürüneceklerdir.
Dokuz Yıl Savaşının İkinci Dünya Savaşı İle Benzerlikleri
Bu genel görünümün yanında 9 yıl savaşlarını, 1939-1945 yılları arasında patlak veren 2.Dünya savaşına benzetmek mümkündür. Öyle ki 9 Yıl Savaşlarında Fransız Kralı XIV. Louis, tıpkı Nazi Almanya’sının Hitler’i gibi, diğer Avrupalı devletler tarafından tehdit olarak algılanır ve durdurulur. Ayrıca John Childs’a göre XIV. Louis çok sabırsız ve diplomasinin lezzetinin tadına varmayı başaramayan bir liderdir. Aslında hemen savaşa eğilim gösteren Hitler’de de bu özelliği görmek mümkündür. Buna ek olarak Hitler’in ülkesinde yaşayan Yahudilere tolerans göstermemesi ile Louis’in ülkesinde yaşayan Protestanlara tolerans göstermemesi çok benzerdir. Bir başka deyişle her iki liderin de sınırlarını genişleterek ırk veya din birliğini sağlamaya çalıştığı görülmektedir.
Ek olarak 9 Yıl Savaşları sırasında taraflar arasında imzalanan ve zehirli mermilerin kullanımına izin vermeyen bir kartel mevcuttur. Bu durum göstermektedir ki; 9 yıl savaşlarında zehirli silahların kullanımı söz konusudur. Daha gelişmiş bir teknolojiyle üretilen zehirli kimyasal silahların kullanımı 2. Dünya Savaşı süresince de söz konusudur ne yazıkki.
Bu durumlardan anlaşılacağı gibi can kayıpları hem 9 yıl savaşlarında hem de 2. Dünya savaşında yüksek seviyededir. Örneğin, Dokuz Yıl Savaşlarında Fransızların 32000 kişilik bir ordu ile Katalonya bölgesine girmeleri sonucu sadece Barcelona’da 21000 kişinin hayatını kaybettiği bilinir. İkinci Dünya Savaşı’nda ise yaklaşık olarak 45-50 milyon insanın hayatını kaybettiği ne yazık ki bir gerçektir.
Bunların yanında her iki savaşın sonunda da bilançosu ağır olan ekonomik krizler vardır. Örneğin, Dokuz Yıl Savaşları sırasında İngiltere gelirinin %80 gibi büyük bir bölümünü savaş için ayırmıştır. İtalya’da ziraatın durduğu, hatta ortalama olarak 2 milyon kişinin kıtlıktan dolayı hayatını kaybettiği bilinir. İkinci Dünya Savaşı dönemi de bütün milletler tarafından öncesinde ve sonrasında yaşanan ekonomik krizler ve kıtlıklar ile hatırlanır.
Bütün bunlar göstermektedir ki, bazı savaşların sebepleri ve sonuçları benzerlik gösterebilmektedir. 17. Yüzyılda yapılan 9 Yıl Savaşları ve 20. Yüzyılda yapılan İkinci Dünya Savaşı bu durum için örnek teşkil etmektedir. Tarihsel kayıtlar incelendiğinde bu duruma örnek teşkil eden savaşların daha çok olduğu anlaşılacaktır.
Kaynakça
Childs, John. The Nine Years’ War and the British Army: The Operations in the Low Countries. Manchester: Manchester University Press, 2013.
Kinross, John. The Boyne and Aughrim: The War of the Two Kings. The Windrush Press, 1998.