Bu yazımda sizlere ilaç sektöründen ve Türkiye’de öncü şirketlerden olan Bilim İlaç’tan bahsedeceğim. Yazımda kullandığım bilgileri bu sektörde staj yaptığım süre zarfında öğrendim ve hayli ilginç durumlarla karşılaştım. Reddedilmesi düşünülemeyecek olan bazı gerçekler var; o da Türkiye ekonomisinin özellikle bu alanda sağlam adımlarla yola devam edip genel refaha kaktı sağladığıdır.
İlaç sektörünü diğer sektörlerden farklı kılan özelliklerden biri payer(ödeme yapan), buyer(satın alan), ve user(kullanan) nosyonlarının birbirinden kesin sınırlarla ayrı olmasıdır. Daha açık olmak gerekirse, diğer sektörlerdeki firmalar hem buyer hem user hem payer olabilir veya bunlardan herhangi iki tanesi olabilir. Bu durumda iki şey karşımıza çıkar: Birincisi, ilaç sektöründe sektörler arası geçişsizlik ve kapalılık fazladır ve pazarlama yöntemleri farklıdır. İki durum da birbiriyle ilgili olduğu için ikisini bir düşünerek açıklama yapmak da fayda var. Reklamasyonun, Blogger’lığın ve sosyal medyadaki proaktifliğin alt başlıklar arasında bulunduğu viral pazarlama diğer sektörlere göre sınırlıdır ve bundan ötürü üretilen ürünler kullanıcıya dolaylı yoldan ulaşmaktadır. Daha açık olmak gerekirse, ilacı kullanan hastalar eczaneden elden satışla (bakanlığın iznine ve regülasyonuna tabidir) veya reçete ile satılır yani hasta ilaç firmasından doğrudan almaz. Bu demek oluyor ki pazarlama, karlılık ve ekonomik sürdürülebilirlik açısından ilaç sektöründe çok daha büyük öneme sahiptir çünkü diğer sektörlerden farklı olarak pazarlama zincirinin final kısmı bu sektörde olmamaktadır. Özetle bu konseptler ilaç sektörünü daha da özgün ve izole bir sektördür dahası pratiğin teorilerden ve kağıt üzerindekilerden sıyrılıp harikulade bir şekilde açığa çıktığı bir sektördür. Bu da kurumsal felsefenin ve sosyolojik bilgi birikiminin, sosyal duyarlılığın ve insan psikolojisini anlayıp ona uygun hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu bizlere gösteriyor.
Konuyla alakalı bir başka önemli husus ise, İlaç diğer özel sektörlere kıyasla devlet müdahalesinin en çok olduğu sektördür. Devletin ilaç sektörüne müdahale etkisi %90’ları bulmaktadır.Bu bağlamda çok ilginç bir hadise ortaya çıkmaktadır. Devlet müdahalesi -teoride- pazardaki eşitsizlik, fiyat-vergi düzenlemesi, sosyal refah artırma, monopol durumunu ortadan kaldırma ve buna bağlı ortaya çıkacak negatif dışsallık bitirmeye yöneliktir. Fakat ilaç sektöründe müdahale yabancı firmaların pazardan çekilme eğilimini artırarak geride kalan Türk firmalarından orta ve küçük kapasiteli olanları da etkilemek suretiyle oligopolik bir yapıya sebep olma ihtimali taşıyor. Her ne kadar müdahale, ekseriyetin işine gelse de sonuçta insan sağlığı ile ilgisi oduğundan şakaya gelmeyecek kadar önem arz eden bir sektördür. Müdahalenin biraz daha az yapılması, firmaların rahat nefes almasına, daha efektif çalışmasına, innovasyon ve AR-GE’ye daha çok yön verip pazarın ülkede daha da fazla gelişmesinin yolunu açabilir. 2020 öngörülerinde dile getirilen çok ilaç kullanımının günümüze oranla kat be kat artacağı ve sektörün hızla yükseleceği özellikle Türkiye pazarının ilk ona gireceğini düşünürsek; günü kurtarıp konum devam ettirme kaygısı yerine risk alarak ileriyi kararların alınması yerinde olacaktır. Unutmayalım ki innovasyon pratikte kalıcı olup istikrarda ısrarcı olabilmesi için önce innovasyonu uygulayacak yapılardaki zihniyetlerin atmosfer değişimini, bir oksijen etkisini yaşaması lazım. Zaten ülkemizde var olan SGK sistemde etkin ve istikrarlı bir şekilde yerini almıştır ki ABD’de böyle bir sistem Obama döneminde Obama-Care ismiyle hayata geçirilmeye çalışılmış lakin istenildiği kadar başarılı olamamıştır. Hakeza Obama’nın başarısız olarak addedilmesin de bu durumun da önemli bir payı vardır.
Bilim İlaç
2014 yılı verilerine göre kutu satışı ve satış parametresine göre 1. Sırada yer almıştır. Türkiye’de faaliyet gösteren 446 ilaç firmasının yer aldığı pazarda 116 milyon kutu satışı ile 2. Sırada tamamlamıştır. Buna ek olarak hekimlerin reçete tercihinde 1. sırada bulunan Bilim İlaç yazılan her yazılan reçetenin 8.3’ünde yer almıştır. Buna mukabil yurt dışı pazarlarında da etkin olup başarısında göstererek 50’den fazla ülkeye ihracat yapılmakta, ABD ve Avrupa pazarında etkin olmaya çalışmaktadır.
Bunlardan ayrı olarak belki de en önemli eylemlerinden birisi, sosyal sorumluluk projelerinde çok önemli bir yere sahip olan Bilim İlaç, çalışanlarına sadece iç sahasında etkin ve yetkin olma imkanının ötesinde toplumun fiziksel ve yapısal sağlığı açısından da “çözümün bir parçası olmak” ilkesinin şemsiyesi altında onlara imkan vermekte ve teşvik etmektedir çünkü kurumsal felsefesinde önce insan sağlığı sonra toplum sağlığı yani sosyolojik bir toplumun inşası için kendinde barındırdığı donanımlı bireylerin entelektüel sermayesini, zamanını, emeğinin paylaşmasının yerinde olacağı kanaatini taşıyor. Demek istediğim, sosyal bilimler sayısal birimlerde dahi ortaya çıkabiliyor. İşbu ilaç sektörünü ve Bilim İlacı seçmemdeki en önemli durumlar özetle bunlardı. Ama maalesef Türkiye ekonomisinde ikinci sırada olan sektöre dair sosyal bilimler ve ekonomi çevresinde bilinç ve bilginin büyük bir hata olduğu zannındayım.
Bilim İlaç %100 yerli sermayeli bir kuruluştur ve sağlık sektöründe emin adımlarla ilerleyip kaliteyi bir yaşam felsefesi olarak benimsemiş, sürekli gelişmeye açık –ki bunu Türkiye’nin en büyük ve en ileri teknoojiye sahip fabrikasında görmek mümkündür- uluslarası standartlarda üretim yapıp ekonomik ürünler geliştirebilen bir ilaç firmasıdır. Sektörde genel itibariyle ikinci konumdadır. Geniş, kaliteli ürün yelpazesiyle sağlık alanındaki önemli bir katkı payını elinde bulunduran Bilim İlaç, üretimlerini Gebze ve Çerkezköy üretim tesislerinde gerçekleştirmektedir.
Gebze tesisi 60.000 metrekare arazi üzerine kurulu tesisin kapalı alanı 51.000 kilometrekaredir. FDA(dünya çapında gücü olan ABD merkezli sağlık kuruluşu) standartlarına uygun dizayn ve inşa edilen Gebze tesisi 2009 yılında İngiltere Sağlık Otoritesi(MRRA) onayını alan tesisin katı, likit, yarı solid formlarda olmak üzere yıllık üretim kapasitesi toplamda 250 milyon kutudur. Bu sayede Türk ilaç sektörünün ihtiyacının tek başına %17’sini karşılayabilmektedir. Ayrıca tesis ISO 9001 kalite yönetim sistemi, ISO 14001 çevre yönetim sistemi ve OHSAS 18001 iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi belgelerine sahiptir.
Çağdaş teknolojiye sahip laboratuvar gücüyle toplam 4.500 metrekarelik AR-GE merkezinde teknolojik ve hassas laboratuvar ekipmanları, laboratuvar bilgi operasyonu, FDA standartlarında AR-GE pilot üretim tesisi ile çalışmalarını sürdürmektedir.Şirketin Türk İlaç sektöründe hatırı sayılır bir getirisi ve yönlendirmesinin olduğu aşikar. Bu bağlamda ülkemize sağladığı ilklerin bazılarına göz atmakta fayda var:
Başarılardan bazılarına bakacak olursak;
- 2004 yılında, Avrupa Kalite Derneği’nin verdiği “EFQM Mükemmellikte Yetkinlik Onayı”nı alan ilk ulusal firma oldu
- bu çalışmaların akabinde Türkiye’de TÜSİAD- KalDer tarafından verilen 2006 yılı “Ulusal Kalite Büyük Ödülü”nü ilaç sektöründe alan ilk kuruluş olmuştur.
- 2010 yılında Mükemmellik Modeli’nin en prestijli ödülü olarak kabul edilen “Mükemmellikte Süreklilik Ödülü”ne lâyık görüldü.
Türk ilaç sektöründe ilklere imza atan Bilim İlaç, 2011 yılında bu kez Avrupa’da bir ilki başarmıştır. - BİLİM İLAÇ, son 3 yıldır Avrupa’da, başvuran hiçbir firmanın alamadığı AVRUPA KALİTE BÜYÜK ÖDÜLÜ’ne layık görülen ilk şirket ve aynı zamanda da İLK İLAÇ FİRMASI oldu. Bu büyük ödüle ilave, bugüne kadar dört kategoride birden BAŞARI Ödülü de yine ilk kez Bilim İlaç’a verildi.
İşte tüm bunlar gösteriyor ki, sektör adeta keşfedilmeyi bekleyen bir maden damarı, Bilim İlaç ise pazarlama dünyasının adeta bir jönü konumunda. Taze kanların da takviye edilmesiyle ilaç sektörünün Türkiye ekonomisinde adeta bacasız sanayi mertebesinde olacağı kanaatindeyim.
Kaynakça:
bilimilac.com
bilim ilaç insan kaynakları ve yönetim birimleri verileri
Bilim ilaç pazarlama bölümü verileri
IMS verileri