Tenis deyince akla gelen ilk turnuvalardan biridir Wimbledon. Birçok genç tenisçi adayı ve tenisçi Wimbledon turnuvasını kazanmanın hayalini kurar. 1877 yılına kadar uzanan geçmişiyle, beyaz kıyafet geleneğiyle ve eşi benzeri olmayan saygınlığı ile Wimbledon bir turnuvadan fazlasıdır. Wimbledon ayrıca çim kortta oynanır ve takvimdeki tek çim kort Grand Slam’i olma özelliğini taşır.
Wimbledon, düzenlendiği ilk yıldan bu yana adını tenis tarihine altın harflerle yazdırmış birçok tenisçiye sahne olmuştur. Fred Perry, Bjorn Borg, Boris Becker, Pete Sampras ve Roger Federer bunlardan bazılarıdır. Efsane tenisçiler bu düşler sahnesinde yaptıkları birbirinden çekişmeli ve nefes kesen maçlarla izleyicileri büyülemiştir. Tenis tarihine baktığımızda da bunu rahatça görebiliriz. Özellikle 2010 yılında Wimbledon kortlarında oynanan John Isner-Nicolas Mahut maçı birçok alanda kırılan rekorlara sahne olmuştur. 11 saat 5 dakika ile “en uzun tenis maçı”, 5. Set’in 8 saat 11 dakika sürmesiyle “en uzun set”, 138 oyun ile “en fazla oyun olan set”, 183 oyun ile “en fazla oyun olan maç”, toplamda 215 ace ile “en fazla ace yapılan maç” rekoru bu maçta kırılmıştır. Maç sonunda kazanan ise Amerikalı tenisçi John Isner olmuştur. Bu kadar fazla rekorun da bir final maçında değil, ironik bir şekilde ilk tur maçında kırılmasının ayrıca Wimbledon tarihinin tozlu raflarında yerini bulacağını düşünüyorum.
Wimbledon çimlerinde oynanan bir diğer tarihi maç ise 6 Temmuz 2008 tarihindeki efsane Rafael Nadal-Roger Federer final maçıdır. Bu maç belki Isner-Mahut maçı kadar istatistiksel rekorlara sahne olmadı ama seyir zevki açısından tenis severlere inanılmaz anlar yaşattığı düşünüyorum. Otoriteler tarafından da tenis tarihin en büyük maçlarından biri olarak gösterilen bu maç tenis adına her şeyin fazlasıyla olduğu nadir maçlardan biridir. Ağır top spinlerin, tek el backhandlerin, kusursuz volelerin ve inanılmaz sprintlerin aynı maç içinde olması her maçta karşılaşabileceğimiz şeylerden değildir. 4 saat 48 dakika sonunda kazanan Rafael Nadal’ın, ailesiyle birlikte yaşadığı büyük sevinç adeta tarihe tanıklık eden hatta o tarihin öznesi olan bir tenisçinin yaşayacağı tarzda bir sevinçti.
Wimbledon dünyadaki bütün tenis severlere inanılmaz anlar yaşatsa da düzenlendiği ülke olan İngiltere için yıllarca pek de güzel anlar yaşatmamıştır. Tarihte “Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk” olarak anılan Britanya, tam tersi şekilde Wimbledon kortlarında neredeyse uzun yıllar “Üzerinde Güneş Doğmayan İmparatorluk” olarak anılacak duruma gelmiştir. Bunun nedeni ise Britanyalı tenisçilerin 77 yıl boyunca tek erkekler kategorisinde şampiyonluk sevinci yaşayamamasıydı. En son Fred Perry’nin 1936 yılındaki şampiyonluğuyla sevinen Britanyalılar bir kez daha sevinmek için Andy Murray’nin 2013 yılında kazanacağı şampiyonluğu tam 77 yıl bekleyecekti. Herkes için farklı şeyler ifade etmesine rağmen dramatik, epik ve unutulmaz anlara ev sahipliği yapan “Tenis’ in Düşler Sahnesi” Wimbledon, tarihteki en özel spor olaylarından biridir.
Kaynakça
1-http://www.wimbledon.com/