Geçtiğimiz Aralık ayında, Uçan süpürge Kadın Derneği’nde gönüllü olarak çalışan Erdoğan Şekerci’yle röportajımıza yer vermiştik. Sohbetimizde üzerinde durduğumuz en önemli konulardan biri kadına yönelik şiddet olmuştu. Şekerci’ye yönelttiğimiz sorulardan biri, konuyla ilgili birçok önlem alınmasına rağmen kadına şiddet probleminin neden artarak devam ettiğiydi. Röportajın üzerinden yaklaşık iki ay geçti. Bugün hala şiddet gören, tecavüze uğrayan kadınların haberleri gündemden eksik olmuyor. Bu nedenle “Kadına yönelik şiddet neden azalmıyor?” sorusunu tekrar sorma gereği hissediyorum.
Medyada yer alan haberlere baktığımızda aşağı yukarı hepsinin benzer olduğunu görüyoruz. İzmir’de Fevziye Cengiz karakolda polisler tarafından dövülüyor; eşyalarını toplamak için polis nezaretinde evine giden Hacer, kardeşleri tarafından öldürülüyor; eşinden şikâyetçi olmak için karakola giden kadın, polisin tacizine uğruyor; voleybolcu Nurcan İbrahimoğlu kısa şort giydiği için belediye otobüsünde dayak yiyor. Boşandığı kocasından ölüm tehditleri aldığı için devletten koruma isteyen Ayşe Paşalı, 11 yerinden bıçaklanarak öldürülüyor. Kadına yönelik şiddet olaylarının listesi böyle uzayıp gidiyor.
Peki hükümet ve yetkililer kadına şiddet probleminin çözümüne yönelik neler yapıyor? Yeni yasa tasarıları sık sık gündeme geliyor, yaptırımlar artırılıyor, kadın sığınma evleri açılıyor ve bunun gibi pek çok önlem alındığı veya alınacağı yetkililer tarafından açıklanıyor.
Diğer yandan mahkeme, 13 yaşındaki N.Ç’nin tecavüzcülerine “rıza indirimi” yapıyor. Kadını şiddetten koruma tasarısından “yakın ilişki yaşayanlar” ifadesi kaldırılıyor, yani yasalar evli olmayan kadını korumuyor. Taciz edilen kadın memur başka bir ile tayin ediliyor. Ayşe Paşalı’nın cinayetinde kullanılan bıçak yasaya uygun raporu alıyor ve katil eski kocanın cezası azalıyor.
Başbakanın “Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum” şeklinde söylem verebildiği bir ülkede bu tip olayların yaşanması sürpriz gibi görünmüyor. Ancak kadına şiddetin neden azalmadığı sorusunu cevabı bu olaylarda açıkça görülüyor. Kadın yerine tecavüzcüler ve tacizciler korununca, kadına şiddete yönelenler caymak yerine cesaretleniyor. Bu nedenle alınan önlemlerin (içeriğinin yetersiz olduğunu da hesaba katarsak) uygulamada yer bulmadığını söyleyebiliriz. Halihazırda kadın-erkek eşitliğine inanmayan ve bunu belirtmekten çekinmeyen bir hükümetin yönetimde olması da alınan önlemlerin samimiyetsizliğini ortaya koyuyor. Tüm bu yaşananlar da kadına şiddet probleminin azalmayacağını gösteriyor.