“Güzel Oyun” maalesef son zamanlarda ülkemizde git gide güzelliğini kaybediyor. Şenol Güneş ve Ümit Özat arasında yaşananlar ve FB Divan Kurulunda Şekip Mosturoğlu ve Ali Koç arasında geçen tarzda diyaloglar insanları derinden üzüyor. Birçok insan futbolun sadece kavga ve gürültüden ibaret olduğunu düşünmeye başladı. Güzel Oyun ne yazık ki olumlu şeylerle değil, olumsuz şeylerle anılıyor. Peki Türk futbolu hep böyle söz düellolarının veya kin ve nefret söylemlerinin merkezi miydi? Kesinlikle hayır. Güzel Oyunun ne kadar güzel olduğunu anlamak için çok uzaklara gitmeye gerek yok. Metin Oktay, ve Süleyman Seba gibi isimler, zamanında zaten tek başlarına bu oyunun aslında nelerin merkezi olduğunu açıkça gösterdiler. Gelin hep birlikte Yaşar Kemal’in deyişiyle “O güzel atlara binen o güzel insanları” inceleyelim.


Metin Oktay, Güzel İzmir’in Güzel Oyuna en büyük armağanlarından biriydi. İzmir’in dağlarında nasıl çiçekler açıyorsa Metin Oktay’da futbolumuzda yeni bir sayfa açıyordu. İstatistikleri alt üst etmişti. 6 kez gol kralı oldu. Bir sezonda 38 gol attı. Hatta bir keresinde ağları bile deldi. Bütün bu istatistiklere rağmen onu “Taçsız Kral” yapan istatistiklerden çok daha fazlasıydı. Ünlü yazar Simon Kuper , “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir.” demişti. Bana göre Metin Oktay’da sadece futbolcu değildi. Futbolcudan çok daha fazlasıydı. Güzel Oyunun ülkemizdeki en güzel adamlarından biriydi. Maç öncesi yazı-tura atışlarında hep turayı seçerdi ve eklerdi. “Varsın Ata’mın silüeti yere değmesin.” Fenerbahçe maçındaki ağları delen o unutulmaz golünü anlatırken de şöyle derdi efsane:” ”Attığım gol halen konuşuluyor, bu da Fenerbahçe’nin büyüklüğünden geliyor” Sıfır kibir ve büyük saygıyla anlatıyor ezeli rakibine attığı o golü. Ezeli Rekabetin aynı zamanda Ebedi Dostluk olduğunu en güzel şekilde gösteriyor bizlere. Bir güzel anı daha var. Metin Oktay, jübile maçında Fenerbahçe ile karşılaşmak ister. Fenerbahçe yöneticisi Eşref Aydın’ın bu isteğe cevabı şu şekildedir: “Tek bir şartım var. Fenerbahçe kulübü ve taraftarı her zaman sana hayrandı. 10 dakikalığına da olsa Fenerbahçe formasını giyer misin? “Metin Oktay, Fenerbahçeli yöneticinin bu isteğine “Şeref duyarım” cevabını verir. Jübile maçında Metin Oktay ile Can Bartu formalarını değiştirir. 10 dakikalığına Metin Oktay Fenerbahçe, Can Bartu ise Galatasaray forması ile mücadele eder. “Form geçici klas kalıcı” derler. Taçsız Kral, klas davranışlarıyla hep klas kalacak.

Metin Oktay/Can Bartu

Süleyman Seba, İnönü Stadında atılan ilk gole imza attığında adını tarihe altın harflerle yazdırmıştı. Ama asıl tarihi 1984-2000 yılları arasındaki başkanlık döneminde yazacaktı. Süleyman Seba, Beşiktaşlılara 5 Süper Lig şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası ve 6 TSYD Kupası sevinci yaşatmıştı. Türk futbol tarihin en başarılı başkanlarından biri olmasına rağmen onu özel yapan başka şeyler de vardı. O da tıpkı Metin Oktay gibi güzel oyunun en güzel adamlarındandı. Başarıları kadar örnek davranışlarıyla da hafızalarda kaldı. Beşiktaş, Trabzon deplasmanında şampiyonluğunu ilan etmiş. Dönüş uçağında ise Beşiktaşlı oyuncular kutlama yapmak ister. Seba hemen devreye girer ve şu sözleri söyler ” Uçakta Trabzonsporlular var kutlama yapmayın. Rakibe saygısı üst düzey bir başkandı. Eşi benzeri olamayan bu davranışıyla herkesin takdirini toplamıştı. Bir başka anı ise yine tüyleri diken diken edecek cinsten. Bir Gençlerbirliği maçında İnönü Stadı’nda tribünler FB Başkanı Ali Şen’e ağıza alınmayacak sözler söylüyor. Süleyman Seba bu durumdan rahatsız oluyor. Ardından bu sözlerin söylendiği kapalı tribüne gidiyor ve onlara böyle sözler söylememeleri gerektiğini söylüyor. Bütün maçı da kapalı tribünde izliyor. Ali Şen bu anları hayatındaki en unutulmaz anlar olarak açıklıyor.

Seba Kapalı Tribünde

Seba’nın bir de hakemlerle anısını anlatmak isterim. Hani bugün hata yapsa da yapmasa da çarmıha gerilmek istenen ve her daim günah keçisi ilan edilen hakemleri… 86 yılında Ankaragücü ve Beşiktaş arasında oynanan maçta çok enteresan bir şey oluyor. Maçta top hakeme çarpıp gol oluyor ve o sezon Beşiktaş 1 puan farkla şampiyonluğu kaçırıyor. Eğer o gol olmasa Beşiktaş şampiyon olacaktı yani. Seba, maçtan sonra maçın hakemi Ahmet Akçay’ı arıyor ve “Hocam biz seni biliyoruz. Bu senin ve bizim yaşadığımız bir talihsizlik oldu. Bu aralar canını sıkarlar, bir kaç gün gazete falan okuma. Kendini de üzme” diyor. Bugün hakem soyunma odalarının basıldığı ve hakemlere saygının sıfır olduğu ortamda Seba’nın davranışı gerçekten insana ütopik geliyor. Keşke ütopik değil olağan gelseydi ama maalesef bir Süleyman Seba daha Türkiye’ye gelmedi.

George Orwell, ünlü “Hayvan Çiftliği” romanında şöyle bir cümle kullanmıştı. “Herkes eşittir ama bazıları daha da eşittir.” Benim içinde bir futbolsever olarak futbolun bütün aktörleri eşittir ama bazıları daha da eşittir. Metin Oktay ve Süleyman Seba daha eşit olanların başından geliyor. Güzel Oyunun güzelliğine güzellik katan futbolu adeta bir ahlak bilgisi dersi haline getiren bu iki güzel insana ne kadar minnettar olsak az. Bugün onların değerini daha iyi anlıyoruz. Güzel Oyun’un yeniden güzel ve güneşli günler görmesi dileğiyle…

 

Kaynakça
1-Beşiktaş’ın Dervişi Süleyman Seba/Rıdvan Akar
2-https://onedio.com/haber/suleyman-seba-351503
3-https://www.61saat.com/futbol/sebanin-trabzon-anisi-h125058.html
4-http://www.siyahbeyazarsiv.com/2016/02/6-ekim-1996-besiktas-genclerbirligi.html
5-http://www.tribundergi.com/haber/derbide-aglari-delen-gol

Leave a Reply