Geçen hafta başı devler liginde 2. Turun ilk kazananları belli oldu. Alınan sonuçlara göre APOEL Nicosia, Benfica, Barcelona ve Milan çeyrek finalde yollarına devam edecek takımlar oldular. Sonuçları aşağıda, kısaca değerlendireceğiz ancak şüphesiz yılın en büyük sürprizi olarak APOEL Nicosia ilk sırayı almayı hak ediyor.

Ön elemelerde Wisla Krakow’u saf dışı bırakıp, gruplarda Porto, Zenit ve Shakhtar Donetsk arasından birçok otoriteyi fazlasıyla şaşırtmayı başardılar. Özellikle İngilizler’in 3 takımı elenmiş, bir diğeri de büyük olasılıkla aynı kaderi paylaşmak üzereyken yakın tarihinin büyük bölümünü İngiliz kontrolünde geçirmiş Kıbrıs’tan böyle bir mucizenin filizlenmesi başarılarını daha da anlamlı kılıyor. Dudak uçuklatan paraların futbolu esir aldığı günümüzde, toplam kadro değeri yaklaşık 15 milyon avro civarında hesaplanan bir takımın bu cesur yürüyüşü gerçekten umut verici. Bu büyük başarıyı istikrarla açıklayabiliyor olsak da sürdürebilme ihtimalleri çok da yüksek gözükmüyor çünkü epeyce yaşlı bir kadroya sahipler.

İkinci eşleşmeye baktığımızda ise iki denk takımı görüyoruz. Zenit ve Benfica, Şampiyonlar Ligi’nin başarıdan ve başarısızlıktan aynı mesafe uzak iki takımı. Zenit, Avrupa Ligi şampiyonu vitrinine sahip olsa da bu başarısını Şampiyonlar Liginde gösterememiş durumda, Benfica ise Eusebio’lu kadrosundan beri gözle görünür bir başarıya sahip değil. İşte bu iki denk takımın çarpışmasında zayıf halka Zenit oldu. İlk maçı kazanmalarına rağmen, taraftar desteğini de çok iyi kullanan Benfica istediğini almakta zorlanmadı. Ancak stratejisini Porto gibi futbolcu satmak üzerine kuran Benfica’nın daha fazla ilerleyebileceği şüpheli.

Bir diğer eşleşme ise Bayer Leverkusen ve Barcelona arasındaydı. Bu eşleşmede kelimenin tam anlamıyla Barcelona rakibini ezdi. Yakın zamana kadar Yıldıray’lı kadrosuyla kupada finale kadar çıkan Leverkusen, Barcelona’ya karşı koyabilmekten çok uzakta, maziyi arar bir futbol ortaya koydu. Aslında sahadaki sonuç, klup bazında İspanyol takımları ile Alman takımları arasındaki farkı net ortaya koyuyor sadece. Son dönemde Alman takımları eş değerlerinin çok gerisinde kalırken, İspanyol takımlarıysa gitgide arayı açmakta. Bu maç sadece bu durumun bir özetinden ibaret.

Son maç ise bu turun en büyük heyecan fırtınasıydı. İlk maçta sahadan 4-0 mağlup ayrılan Arsenal, Milan karşısında daha ilk yarıda skoru 3-0’a getirse de ikinci yarı kontrolü ele alan Milan istediğini almayı başardı. Arsenal bir gol daha bulabilse, son yıllardaki en büyük mucizelerden birine imza atabilirdi ancak yine de mücadeleleri ile alkışı hak ettiler. Ligden sonra Şampiyonlar Ligi’nde de havlu atan Arsenal’de artık en büyük soru Van Persie. Gelecek yıllarda başarı arayan bir takım olmak istiyorlarsa Van Persie’yi önder olarak takımda tutmalılar. Milan’ın rotasını ise tabii ki büyük ölçüde “İbrakadabra” belirleyecek. Oynadığı her takımı favori haline getirebilecek dominant bir oyun yapısına sahip İbra, bakalım Messi’nin Barca’sına ve Ronaldo’nun Real’ine rakip olabilecek mi?

 

Bu hafta ki maçlarda da Napoli’nin Chelsea’yi saf dışı bırakma şansı yüksek, bu sene küçük takımlar gerçekten çetin ceviz halini almış durumda. İyi seyirler.

Leave a Reply