Bu yazıda sizlere bahsedeceğim test aracım 1.6 lt dizel otomatik şanzımana sahip 2016 Citroen C4 Blue HDI. Benim kullanma şansına sahip olduğum bu araç her ne kadar otomatik olsa da tiptronik vitese sahip. Şu şekilde de söylenebilir; otomatik şanzıman kullanmak isteyip de manuel yani düz vites araçların vites geçişlerini zaman zaman özleyen kullanıcılar için bu araç bire bir. Diğer bir deyişle manuel ruhuna sahip bir otomatik araç. Citroen, makyajlanan yeni nesil C4 modelinde EAT6 adlı yeni bir otomatik şanzıman modeli kullanmış. Bunun sebebi bir önceki nesilde gelen kullanıcı şikâyetlerinden kaynaklanan sarsıntı problemi. Hem dünyadaki hem de Türkiye’deki pazar payını artırmak isteyen Citroen, kullanıcılarının sözünü dinlemeye karar vererek akıllıca bir pazarlama taktiği kullanmış. Zaten kullanıcı yorumlarını dikkate almayan bir şirket batmaya mahkûmdur. Uzun lafın kısası şu: marka değerini yeniden oluşturmak ve itibarını geri kazanmak isteyen şirket, yeni segment araçlar üretmek ve C4’ü görüntü açısından makyajlamak dışında en büyük yenilikleri iç dizayn ve şanzıman değişikliği gibi teknik konularda yapmış. Türkiye’deki pazar payını bu sayede %0.7 oranında artırarak araç piyasanın %4’lük kısmını almayı başarmıştır. Ek olarak ise beygir gücünde de artışa gitmiş ki bu konuya sürüş deneyimleri kısmında değineceğim çünkü gerçekten çok hoşuma gitti. Yeni C4 modeli ayrıca 120 HP’in yanında 300 Nm tork üretme gücüne sahip.
SÜRÜŞ ÖNCESİ-İÇ DİZAYN:
Yeni nesil C4, iç dizayn konusunda umut veriyor. Sebebi ise şu: bir önceki nesil aracın iç dizaynı bence bir fiyaskodan ibaretti. Abartılı derecede uzun direksiyon kolları, sabit direksiyon gövdesine bağlı kendi etrafında dönen direksiyon simidi, hız kadranı hologramı, eski moda multi-medya kontrolleri gibi uçuk kaçık özellikleri ile sloganı olan “creative technology” sözünü oldukça yanlış anlamış, gerçekten kaş yapmak isterken göz çıkarmış ve “yeter” dedirtmişti. Uçuk kaçık olması bir tarafa, bunların bir kısmı dikkat dağıtıcı özelliklerdi. Şirketin bu özelliklerden kurtulması hem C4 için hem de Citroen için çok iyi olmuş.
Benim kullandığım araçta ise oldukça geniş bir yaşam alanı, göze hitap eden bir direksiyon ile birlikte sportif görüntüye sahip bir hız kadranı paneli, orta konsolda ise HD özelliğe sahip dokunmatik bir multi-medya ekranı, hemen altında CD girişi ile modern bir multi-medya kontrol paneli yer almakta. Son olarak bu kontrollerin altında ise bölgesel araç içi sıcaklık kontrolleri yer almakta. Vites topuzunun dizaynı ile birlikte ona eşlik eden elektronik el freni özelliği de oldukça hoşuma gitti. Bu araçla ilgili beni şaşırtan ise deri koltuklar ile birlikte gelen koltuk ısıtma özelliği oldu. Ek olarak ise şunu söyleme gereği hissediyorum, daha önce bir çok aracı, iç aksamda kullanılan plastiğin göze batıyor olmasından dolayı eleştirmiştim, bu araçta ise böyle bir sıkıntı bence bulunmamakta. Etkileyici bir özellik, her otomotiv markası bunu yapmayı başaramaz. Citroen bir trend belirleyici olmasa da yaratılan trendlere uyum sağlamayı kafasına koyduğu her halinden belli.
Marka dilinde ise şunu söylemek gerekir; Citroen iç kompartımanda baştan aşağı bir dönüşüm geçirerek daha önce de bahsetmiş olduğum üzere marka değerini ve kendi değerlerini yani marka kültürünü, geleneklerini ifade eden marka bileşenlerinde bence bir “öze dönüş” stratejisi izlemiş. Citroen’i bilenler bilir, Fransız araç piyasasının oldu olası spor kompaktıydı. Fakat bir süre bu çizgisinden ayrılır gibi oldu ve bahsetmiş olduğum bir önceki seri olan C4 te buna dâhildi.
SÜRÜŞ ÖNCESİ-DIŞ DİZAYN:
Citroen C4 modelinde iki ayrı dış dizayn modeli ile geldi. C4 ve bir üst segmenti olan DS4. Bu şekilde Citroen’i bir dönem oldukça popüler yapan “DS” modası da geri gelmiş oldu.
C4’ün blue hdi modelinde gelen led paket Citroen’e oldukça güzel, sportif ve sert bir görüntü kazandırmış. Bu anlamda ön gövdenin en dikkat çeken özelliklerinden biri bu olmuş. Diğerini ise tahmin etmek zor olmasa gerek. Ön gövdede boydan boya uzanan krom amblemin kolları. Ön tamponda yer alan ise köpek dişi dizaynı da oldukça hoş.
Yan gövde de yer alan çizgiler, sürüş halinde dahi olmadan sanki aracın yanından rüzgar geçiyormuş gibi hissettiriyor. Aero dinamik açıdan olduğu kadar estetik açıdan da güzel, aracın sahip olduğu güç hakkında ipucu veriyor sanki.
Arka bölümde ise kesikli stop lambaları da led pakete kavuşarak, gelen koyu kırmızı rengiyle aracın sert mizacını oldukça ortaya koyuyor. Arka tamponun alt bölümünde yer alan krom çizgi ise oldukça dikkat çekiyor.
TEKNOLOJİ
Kullandığım 1.6 BLUE HDI C4 modelinde yazımın bu kısmına kadar olan kısmında bazı teknolojik yeniliklerden söz etmiştim, bu bölümde ise bu konuyu daha ayrıntılı anlatmak istiyorum. C4’ün iç kompartımanda kullandığı yeni olan tek teknoloji dokunmatik multi-medya paneli değil, masaj özelliğine sahip koltuklar, koltuk ısıtma, elektrikli koltuk ayarı, koltuk hafızası, elektronik el freni, hız kadranı ve göstergeler için ayarlanabilir renk seçenekleri, direksiyon kısa yoluna sahip araç içi kontroller gibi birçok özelliğe sahip olmakla birlikte araç dışı ve araç sistemi içerisinde, kör nokta uyarı sistemi, (en sevdiğim özelliklerden biri olan) eco-drive-ki motoru tekrar çalıştırma konusunda devreye girmesi VW’den daha hızlı oluyor, ilginç bir durum- yani çevreci ve ekonomi sürüş modu, yön izleme özelliğine sahip açı değiştirebilen ön farlar gibi ek bazı özellikleri de barındırıyor. Şunu söylemek gerekmektedir diye düşünüyorum; “creative technology” sözünü şirket bu modelde doğru anlamış. Tebrik ediyorum.
SÜRÜŞ DENEYİMLERİ
Düz Yol Performansı: Yeni Citroen C4’te düz yol performansı oldukça etkileyici. Aracımızın ne kadar güçlü olduğundan bahsetmiştim. Gaza bastığınızda aracın güç talebine oldukça kısa sürede cevap veriyor olması çok güzel. Standart kullanımda (yaklaşık 80-90 km) ise oldukça yeterli bir performans sergiliyor. Güzel olan şey ise bu kadar düşük bir hız aralığında bile araç sahip olduğu sert mizacını gösteriyor ve spor bir otomobilde olduğunuzu hissettiriyor. Citroen ’in bir öze dönüş yaşadığını söylemiştim daha önce bu konuda. Yavaşlama konusunda ise oldukça başarılı, oldukça kısa sürüyor fakat aracın fren tepkisi biraz sert, bu da az miktarda kamçılama tepkisine sebep oluyor. Bu sebepten frene çok yumuşak basılması gerekiyor ve zamanla alıştıktan ve aracın mizacını, karakterini tanıdıktan sonra problem kalmıyor. Bu özelliği göz ardı edilebilir.
Viraj Performansı: Aracın viraj performansı ile ilgili bazı eleştirilerim var. Virajlara düşük bir hızla girildiğinde sıkıntı yaşatmıyor ancak virajları alırken motordan gelen güç arttırıldığında veya dönüş esnasında direksiyonun dönüş açısı artırıldığında aracın transmisyon(aks ve şase kontrol sistemi) daha önceki sert yapısından oldukça yumuşak bir yapıya geçiyor ve aracın ani ve sert dönüşler yapmasına sebebiyet verebiliyor. Diğer bir deyişle, viraj esnasında savrulmaya sebep oluyor. Bu konuda sürücünün dikkatli ve sorumlu davranması gerekiyor. Göz ardı edilemeyecek bir tasarım hatası olsa da zaten virajlara hızlı girmek gibi derdiniz yoksa yaşayacağınız bir problemde yok demektir.
Yokuş Performansı: Bu alanda oldukça başarılı bir otomobil C4. Araca yokuş çıkarken çekişi artırmak amaçlı güç verildiğinde aynı düz yolda olduğu gibi güç talebini oldukça kısa sürede algılayarak 120 HP’ den ve dizelden aldığı gücü tekerleklere yönlendirerek yokuşu ne kadar dik olursa olsun başarılı bir şekilde çıkmasını sağlıyor.
BAZI ELEŞTİRİLER
Raporun içinde yer yer bahsettiğim bazı eleştirileri tek bölümde toplayacak olursak yeni C4 tüm başarılı özelliklerinin yanında bazı başarısız özelliklere de sahip. İlk olarak fren tepkisinin sert olmasından bahsedilebilir. Muhtemelen aracın sert mizacının bir parçası olarak gelen özellik bir ayar tutturana kadar ve alışana kadar kamçılama etkisi yaratarak rahatsızlık hissettiriyor. Diğer bir eleştiri aracın virajları alırken hızın artırılması durumunda transmisyonun yumuşayarak savrulmaya sebep olması. Son eleştirim ise şu, park esnasında sensörün oldukça erken devreye girerek sanki başka bir araca ya da bir yere o anda çarpma ihtimaliniz varmış gibi yüksek sesli bir uyarı veriyor olması durumu. Bir çok kişi böyle bir güvenlik önlemini başarılı bularak övebilir ancak ben yine de henüz mesafe varken böylesine bir uyarı beklemezdim. Bazen rahatsız edici olabiliyor.
SONUÇ
Klasikleşmiş bazı soruları soracak olursak yani “Yeni C4 pazarda nasıl bir etki yarattı?”, “Ne kadar satış elde etti?” ve “bu araca ödeyeceğiniz ücrete, yaklaşık 100.000-110.000 TL aralığında, değer mi?” vb., şu cevapları verebilirim. C4, en az C4 Cactus, C4 Picasso ve DS4 kadar Citroen’ in Pazar payına katkıda bulundu. Bunun sebebi şirketin marka kültürünün özünü yeniden benimseyerek, marka bileşenlerini yeniden oluşturması ve markanın itibarını yeniden yaratması oldu. Tüketicinin taleplerine ve aradığı özelliklere cevap verdi. Ek olarak ise şu an düşük bir miktar gibi gelebilir ancak C4 Ocak 2017’den bu yana 917 adetlik bir satış oranı yakaladı. Ülkemizdeki abartılı vergi miktarının yarattığı etkiyi göz ardı edilirse ve bu satış sayısı yıllık baza göre yeniden hesaplanırsa, bu C4 için ciddi bir başarı demek. Dediğim gibi vergi oranlarını göz ardı eder ve marka bazlı düşünürsek, tüm bu yenilikler, “yaratıcı teknoloji” ve “hep ileriye” marka taahhütleri ile birlikte düşünülürse C4 verdiği güven ile talep edilen ücreti hak ediyor diye düşünüyorum. Yeni C4 başarılı bir otomobil.
Bir gün hepinizin böyle bir araca hatta daha iyisine sahip olmanızı, sahip iseniz, sağlıklı, kazasız ve mutlu günlerde kullanmanızı içtenlikle diliyorum. Herkese güzel, keyifli ve bir o kadar dikkatli sürüşler dilerim…
Bu keyifli sürüş deneyimi imkânını bana sağladığı için kuzenim ve hatta ağabeyim demek daha doğru olur; Deniz Ergun’a teşekkürlerimi sunarım.