Ekonomik denetimler, düzenlemeler nelerdir? Ne kadar önemlidirler? Devletler ve çeşitli organizasyonlar denetim ve düzenlemelere nasıl karar verip bunları nasıl sağlarlar? Sağlamalılar mı? Bu soruları cevaplamadan önce iki şey yapacağım: Birincisi modern hayatla ilgili bazı durumları ve sıkıntıları belirtmek, ikincisi ise yazıyı yazış amacımı açıklığa kavuşturmak. Durum ve sıkıntılarla başlayalım. Günlük yaşamımızda ekonominin hepimizin hayatını etkilediği su götürmez bir gerçek. İçinde yaşadığınız ülkenin, devleti ve/veya hükümeti hayatınızı etkileyen kararlar alır. Hatta bazı durumlarda yaşadığınız ülke değil de başka ülkelerin devletlerinin/hükümetlerinin aldığı kararlar da hayatınızı etkileyebilir. Bununla birlikte sadece hükümetler değil; sivil toplum örgütleri, şirketler ve başka bireylerin kararları da sizi etkiler. Ben bu yazıda daha çok devlet/hükümet ve bazı durumlarda şirketlerin verdiği kararların etkisine odaklanacağım. Şunu belirterek başlayalım: Bu kararlar her zaman size yardım eden, sizin iyiliğinizi önemseyen kararlar olmaz. Kimi durumlarda bu kararlar zorunluluktan verilir; örneğin gelecekte daha iyi bir hayata sahip olmanız için ya da en azından daha da kötü bir hayata sahip olmamanız için. Bunların yanında devletiniz nihai bir hedefe ulaşmak için sizin refahınızı geçerli bir maliyet olarak görüyor olabilir, hatta bunu siz de bu şekilde görüyor/kabul ediyor olabilirsiniz. Fakat bazı durumlarda bu kararlar keyfidir. Sizin rızanız dışında gerçekleşir. Demokratik olarak seçilmiş olsun ya da olmasın; bireyler, partiler ve diğer her türlü yönetim oluşumları kendi amaçları, konumları, hatta zenginlikleri için sizin için zararlı kararlar verebilirler. Bu kararlar verilirken de sizlerin veya bir başkasının önemsediği değerleri gerekçe göstererek iyi bir şey yapıldığı izlenimi verilebilir. Mesela vatansever birisine ülkelerinin iyiliği için, inançlı birisine inançları için, belli fikirlere bağlı birisine ideolojileri için bu kararların alındığı söylendiğinde; bu insanlar kendilerine bir zarar verildiğinin farkına varmayabilirler, farkına varsalar bile bu zarara razı olabilirler. Hatta bu çeşitli yönetim oluşumları verdikleri size zararlı olan kararların aslında size yararlı olduğunu bile belirtebilirler, sizi de buna inandırabilirler.
Şimdi ise yazıyı yazış amacıma gelmek istiyorum. Bu yazıyı yazmaktaki amacım ekonomik denetim ve düzenlemelerin toplumun her türlü yapısının ve bu yapıya dahil olan birey ve grupların, sistemlerde buldukları açıklardan faydalanarak başkalarına zarar verirken kendilerine orantısız bir yarar sağlamalarını engellemek için gerekli olduğunu savunmak. Bunu tek bir yazıda yapamam, bunun için bu konuyu üç yazı kapsamında inceleyeceğim. Bu yazımda tarihi bir örnek olan Büyük Buhran ve bir daha bunun gibi bir krizin yaşanmaması için nasıl önlemler alındığını anlatarak başlayacağım. Son olarak da belirtmek istediğim şöyle bir şey var: Bu yazıda söylediğim şeylerin genel geçer olabileceğinin ve çeşitli kavramları aşırı basitleştirerek anlattığının farkındayım. Yazdığım yazı derin bir sosyolojik araştırma değil, bir iktisat öğrencisi olarak kendi imkanlarımla ulaştığım ve inandığım çeşitli varsayım, bilgi, veri ve çıkarımlardan oluşan bir öğrenci gazete yazısı. Çeşitli varsayımlar altında doğru olduğunu düşündüğüm çeşitli bilgilerin size aktarımı ve benim zihnime yapacağınız bir yolculuktan ibaret bu yazı.
O zaman daha fazla oyalanmadan başlayalım. Düzenlemelerin örneği ve nasıl oluştuğu gibi konularla ilgili tarihte çeşitli örnekler bulabiliriz. Ben herkesin en azından biraz aşina olduğu bir olay olan Büyük Buhran’dan örnekler vereceğim, bu yazımda ve sonraki iki yazımda da dünya ekonomisi üzerindeki etkisinden dolayı ABD’yi baz alarak ilerleyeceğim. Büyük Buhran’ın sebepleri konusunda akademisyenlerin ortak olmadığı çok nokta olabiliyor. Çeşitli ekoller Büyük Buhranı çok farklı sebeplere bağlayabiliyorlar. Ben bu sebeplere değil Büyük Buhranın oluşturduğu sonuçlara odaklanacağım. Büyük Buhran dünyanın her yerinde olumsuz ekonomik, toplumsal, siyasi sonuçlara sebep olmuştur. Bu sonuçlar ekollerden ve farklı fikirlerden bağımsızdır. ABD’de işsizlik Büyük Buhran’ın sonucu olarak %23 seviyelerine kadar ulaşmıştır. Bazı ülkelerde bu sayı %30’u geçkin seviyelere ulaşmıştır. Uluslararası ticaret sekteye uğramıştır. Büyük Buhran çeşitli yerlerde yıkıcı etkilerini 1940’lı yıllara kadar sürdürmüştür. Her türlü birey, devlet ve gruplar bazen kendilerini dünyada var olan ekonomik sistemlerden ve kimi zaman Büyük Buhran’ın başlangıcını belirttiği söylenen 1929 Wall Street iflasının sebeplerinden ayrı ve bağlantısız görseler bile, bu çöküşten etkilenmişlerdir. 1929 buhranı her yerde kendini gösteren ve dünya tarihini kökünden değiştirmiş olaylarda izini bırakmıştır. Böyle bir krizin bir daha gerçekleşmemesi, gerçekleşse de insanlar üzerinde minimal etkisi olması konusunda dünyanın her yerinde çeşitli kararlar verildi politikalar uygulandı. ABD’de Franklin Delano Roosevelt’in (FDR) başkanlığı altında bu doğrultuda çeşitli düzenlemeler yapılmış ve denetim mekanizmaları oluşturulmuştur. Maliye, bankacılık, parasal, tarımsal alanlarda çeşitli reformlar içeren “New Deal” programları ABD’nin 1929 sonrası aldığı yaraların iyileşmesinde önemli rolleriyle karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte ABD, tarihinde gördüğü en uzun pozitif ekonomik büyüme trendini bu programlar sonrasında görmüştür. Şunu belirtelim; ekonomik resesyonlar bu dönemde de var ve New Deal ekonomik sıkıntıları ortadan kaldırmaya yetecek bir program da değil. Ancak krizlerin zararının en az seviyeye indirilmesi, eşitlik ve dönemin güncel sorunlarının düzeltilmesi bakımından oldukça önemli bir program. Şimdi daha sonraki yazılarla da bağlantılı olarak New Deal’ın belirli bir kısmına odaklanacağım. Bankacılık ve tahviller üzerine olan düzenlemeleri içeren 1933 Bankacılık Yasaları ya da başka bir yaygın ismiyle Glass-Steagall Yasaları.
New Deal programının kapsamında bulunan Glass-Steagall Yasaları 1933 Bankacılık Yasasının belirli dört hükmüyle alakalıdır. Bu hükümler düzenlemeler ile ABD’de mevduat bankalarının ve yatırım bankalarının arasındaki faaliyetleri kısıtlar. Bu durumu basitçe biraz daha açalım ve temel ekonomi bilgilerimizi de tazeleyelim. Mevduat bankaları faiz karşılığında belli bir süreyle para yatırılan bankalardır, mevduat bankaları bu yatırılan paraları daha yüksek faizlerle iş kredisi olarak verebilir. Mevduat bankaları her zaman için kendilerine para yatırımı yapanlara bu paraları geri verebilmekle yükümlüdür. Yatırım bankaları benzer şekilde, ancak daha büyük ve karmaşık mali işlemlerde aracı kurum olarak görev yaparlar. Yatırım bankaları aynı zamanda danışmanlık görevi de üstlenirler. Emeklilik fonları gibi fonlarla da ilişkileri bulunur. Bankacılık sistemini düzenleyen yasalar ve denetleyen kurumlar bulunmadığında veya etkili olmadığında, yaygın riskli yatırımların başarısızlıkları ve borsa çöküşleri nüfusun çok yaygın kısımlarının hayat birikimlerini kaybetmelerine ve dolaylı olarak birçok toplumsal sıkıntılara yol açabilmektedir. 1929 Wall Street iflasının sonucunda yüz milyonlarca dolar mevduata sahip yüzlerce banka iflas etmiş, birçok işyeri batmış, ciddi sayıda insan işsiz kalmıştır. Glass-Steagall Yasası, Wall Street iflası gibi bir iflasın sonuçlarının bir daha yaşanmaması amacıyla yapılan bir düzenlemeye örnektir.
Peki Glass-Steagall Yasasının düzenlemeyi amaçladığı ekonomik durumlar günümüzde ne durumdalar? 1929 Wall Street iflasına benzer bir iflas durumunda günümüzde neler oluyor? Bunu incelemek için başka bir yazıya ihtiyacımız olacak. 2007-2008 finansal krizi ve etkileri nelerdi? Ronald Reagan ve sonrasındaki çeşitli ABD başkanları dönemlerinde ‘ekonomik liberalleşme’ adı altında feshedilen düzenlemeler ve düzenleme kısıtlamalarının ne gibi etkileri oldu? Yaşadığımız dünyada neler oluyor, hepimizi bu denli etkileyen krizlerde neler etkili, kimler bu krizlerden sorumlu? Yazı serisinin bir sonraki bölümünde bu konulara girerek yakın zamanda izlenen çeşitli politikaları sorgulayacağım. Okumanız dileğiyle.