Bir Amerikan Rüyası: Tütün Yasaklarının Tarihi

DSÖ’nün 2021 verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 1,5 milyar insan sigara içiyor ve 2025’te bu rakamın 1,7 milyara ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’de ise son 20 yıla baktığımızda, sigara tüketiminin yüzde 80 oranında artarak nüfusumuzun üçte birinin sigara içtiğini görüyoruz. Erkeklerin yarısının, kadınların da yüzde yirmisinin sigara tiryakisi olduğu ülkemizde, 18 yaş üzeri sigara içme oranı ise yüzde 33,4’tür. Sigaranın bu kadar yaygın bir kullanımı varken devletlerin, kişilerin ya da dinlerin de sigara hakkında bir şeyler söylemesi, fetvalar yayınlaması da bir zorunluluk haline gelmiştir. Bir önceki yazımda girizgah yaptığım sigaranın tarihçesini, bu yazımda yer yer sermaye bozgunculuğu sebebiyle yer yer sağlıklı bir hayata engel oluşu sebebiyle getirilen yasaklar perspektifinde inceleyeceğim.

Tütün Yasaklarının Tarihi

İlk tütün yasaklarından biri Rus Çarı Aleksis tarafından konulmuştur. Ceza, suçun tekrarlanması halinde de kırbaçlama, burun kesme ve Sibirya’ya sürgün şeklinde aşamalı olarak artırılıyordu. Tütün Çin’e ise 1567’de girmiş, 1641’de de yasaklanmıştır. Fakat 1644 Mançu işgalinden sonra yasak unutulmuştur. Japonya tütünle 1596’da tanışmış, 1607’de yasaklanmış ve 1625’deyse pirinç ve sebze yetiştirilen yerler dışında ekimi serbest bırakılmıştır. 1630’a gelindiğinde ise misafire tütün ikram etmemek ayıp sayılmaya başlanmıştır.

Fransa Kralı XIII. Louis de bazı yasaklar koymuştur ancak onunkiler biraz daha farklıydı. Louis tütün içebilmek için hekim reçetesi zorunluluğu koyuyordu. Ancak atladığı bir şey vardı ki hekimler tütün-sever idi bu yüzden de birçoğunun reçetesi 1690’da yazılan şu tavsiyelere benziyordu: Hamile kadınlar eğer karınlarında taşıdıkları bebeklerini besleyemiyorlarsa sigara içmeliler. Eğer mide tam çalışmıyorsa tütün midenin çalışmasını uyarır, bebeği besler.

Sigara İçen Kardinaller hhttps://www.repubblica.it/vaticano/2017/11/09/news/_le_sigarette_fanno_male_dal_2018_vietata_la_vendita_in_vaticano-180644127/

Tütün tiryakisi olan ilk beyaz adam kayıtlara geçen Rordigo Yerez Avrupa’ya ağzından ve burnundan çıkardığı dumanla geri dönünce içine şeytan kaçtığı söylenerek hapse atılmıştır. Tütün olduğu anlaşılınca da hapisten çıkarılmıştır tabi ki. Bu, dinle ilişkilendirilmiş tütün olaylarının ilkidir aslında. Zaman zaman dini sebeplerle yürütülen protestolara sebep olan tütün belirli dönemlerde Vatikan’da yasaklanmıştır. 1642’de bil keza papalık tütün içmeyi yasaklamış fakat bu yasağın, bu konuda soru soran Seville Kiliseleri için olduğunu söylemiştir. 1650’de ikinci yasak kararı gelmiştir; bunun da St. Pierre Kilisesi için getirilmiş olduğu savunulmuştur. İtalya’da günah ve yasak tartışmaları 1655’de tütün tekeli şarap tekeliyle birlikte ihaleye çıkarılana kadar devam etmiştir. 

Osmanlı’da Tütün Yasakları

1900’lerde Haliç’teki bir kahvehaneyi resmeden minyatür eser / Eser: Ferhat Akıl

Tütünün Osmanlı’da ilk defa 1609’da yayınlanan bir fermanda yasaklandığı kayıtlarda yer alır. Bu yasaklama fermanını 1610, 1614, 1618 yıllarında yenileri de takip eder. Öyle ki 1619’daki fermanda yasaklanmaya dair fetva alındığı da belirtilir. 

4. Murat yasaklarının karikatürize hali

Aslında yasaklamanın temel sebeplerinden biri bu yeni maddenin geleneksel üretim faaliyetini bozmasıdır. Yasaklar IV. Murad döneminde daha da sıkı hale getirilmiştir. 1633’te İstanbul’da büyük tahribata yol açan yangının sebebi tütün olarak gösterilince kontroller de artırılmıştır. 1640’ta IV. Murad’ın ölümünün ardından yasağın etkisi de bittabi azalmıştır. Tütün içtiği bahanesiyle Halep kadılığından azledilip Kıbrıs’a sürülen Bahâî Mehmed Efendi’nin şeyhülislâm olduktan (1649) sonra tütünün mubahlığına dair fetva vermesiyle yasaklama gevşemiş; fakat kaldırılması konusunda ferman da yayımlanmamıştır.

1687 yılına gelindiğindeyse Silahdar Fındıklı Mehmed Ağa, hazinenin sıkıntı içinde olmasından dolayı içki emanetinin yeniden kurulduğunu, meyhanelerin açıldığını ve tütüne de izin çıkarılarak gümrük konduğunu yazar. Tütüncülerin esnaf loncası halinde örgütlenmesiyse 1725’lere gelindiğinde karşımıza çıkar. Bu dönemdeki moda ise enfiye olmuştur ve hatta Osmanlı üst sınıfları da başlamıştır. Yolda birbirine rastlayan tiryakiler hemen enfiye kutularını çıkarıp ikram ediyor, buna da “kaldırım sohbeti diyorlardır. Esrarı kabaktan içmeye alışkın Ortadoğulular ise bu yöntemi geliştirerek “nargile” içmeye başlamışlardır.

Jean Pascal Sébah, Public domain, via Wikimedia Commons

Diğer Coğrafyalarda Tütün Yasakları

Tütünün İran’daki serüveninde ise bolca protesto olmuştur. 1891-1892’de İran Şahı Nasırüddin’in İngilizler’e verdiği 50 yıllık tütün ekim-alım-satım imtiyazına karşı yapılan protesto dinî liderlerin öncülüğünde gerçekleştirilen bir toplumsal hareket niteliğinde olmuştur.

Bu protestoların yanı sıra bazı tartışmalar da gerçekleşmiştir, Oxford’da bile! 1605 yılında Oxford Üniversitesi’nde kralın da katıldığı felsefi bir toplantı düzenlenmiştir. Kral’ın kendisi de söz alıp tütünün medeni ülkelerde bulunmadığını, barbarlara özgü olduğunu savunmuştur. Üniversite profesörlerinden Doktor Cheynell ise ağzında piposuyla kürsüye çıkarak, kahkahalar arasında tütünün yararlarını anlatmıştır. 

Bundesarchiv, Bild 101I-575-1822-30A / Gross [Groß], Hanns / CC-BY-SA 3.0, CC BY-SA 3.0 DE https://creativecommons.org/licenses/by-sa/3.0/de/deed.en, via Wikimedia Commons

Tarihsel serüveninden kısaca bahsettiğim tütüne bugün baktığımızdaysa geçmişten çok farklı stratejiler ve görüşlerin varlıklarını sürdürdüklerini söyleyebiliriz.  Sağlık problemlerine yol açtığını, hem ev ekonomisinde hem de global ekonomide ciddi etkileri olduğunu artık biliyoruz. Eskiden sadece keyif vermesi, muhabbetlere eşlik etmesi veyahut toplumda bir sınıfa girilmesi için kullanırken, şu an bunlardan daha fazlası olduğunu, kapitalist yaşam biçiminin farklı bir boyutu olduğunu görebiliyoruz. 

Son zamanlarda birçok ülkede sağlığa zararlı olduğu öne sürülerek yürütülen kampanyalar da sigara tüketici sayısının azaltılmasını hedefliyor 17. yüzyıldan beri kazanılan mevziler teker teker kaybedildi ve sigara içilmesine izin verilen kamusal mekânlar gittikçe daraltıldı. İlginçtir, sigaraya karşı ilk tavır alanlar Naziler olmuştur. Hatta sigaranın kanser yaptığı iddiasını araştıran ilk epidemiyolojik çalışma, Führer’in kendi banka hesabından karşılanmıştır. 

Günümüzde Sigara Yasağı

Türkiye’de de sigara paketlerine uyarılar yazılmasıyla başlayan kampanya, 1996’da çıkarılan kapalı yerlerde sigara içme yasağı getiren yasayla mühürlenmiştir.  Sigaranın zararlarına yönelik büyük bir iletişim kampanyası başlatılmıştır. Bu çerçevede, tütün ürünleri üzerindeki vergiler artırılmış, her türlü reklâm, sponsorluk ve tanıtım faaliyetleri yasaklanmıştır. Her ilde sigarayı bırakma poliklinikleri hizmete girmiştir. Bazı bölgeler dünyayla eş zamanlı olarak dumansız hava alanları içerisine bile girmişlerdir. İstanbul, Bilkent, Erciyes, 19 Mayıs, İnönü gibi bazı üniversitelerde bu programın uygulanmakta veyahut görüşülmekte olduğunu görüyoruz. 

https://aybu.edu.tr/aybu/ar/haber/7482
hhttps://w3.bilkent.edu.tr/www/bilkent-universitesi-dumansiz-kampus-politikasi/

Tütün aslında ülkemiz özelinde ekonomimizde, geçmişten beri hatırı sayılır derecede bir paya sahip ihraç ürünüydü. Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde tütün ihracatı tek başına ülkenin toplam ihracat gelirinin %30’unu oluşturuyordu. Hatta bu yıllar için Şükrü Saraçoğlu, “İki geniş gelir kaynağımız gümrük ve inhisarlardır. Bunların her ikisinde de sarsıntılara meydan vermeden halkı ve devleti memnun edici ıslahat yolundayız” diyordu. Lakin son yıllarda, yetiştirilmesine bazı sebeplerle kota konulmuş durumda olduğunu görüyoruz. Yani dengeler hiç olmadığı kadar değişmiş durumda. 

https://www.aa.com.tr/tr/gundem/cumhurbaskani-erdoganin-sigarayla-mucadelede-topladigi-paketler-sergileniyor/2498630

Yaşam için bir söz” kapsamında Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın katıldığı gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı gezi ve toplantılarda sigara içenlerin paketlerini alarak onlara tütün alışkanlıklarını bıraktırma sözü verdirilmesine şahit oluyoruz. Cumhurbaşkanı, topladığı paketlerden 215’ini de Beştepe sergi salonunda sergiliyor. Ayrıca sayın Erdoğan, sigara bağımlılığının kendisini çok rahatsız ettiğini basında açıkça belirtiyor ve ekliyor: “Devamlı artırıyoruz (vergileri), bundan dolayı da çok rahatsızlar. Hem suluda artırıyoruz hem sigarada artırıyoruz. Fakat hayret aç sefil geziyor ama onu almaktan geri durmuyor”. Öyle ki programları, elektronik sigara ve nargileye kadar ilerleteceklerini iddia ediyorlar. 

https://www.aa.com.tr/tr/gundem/cumhurbaskani-erdoganin-sigarayla-mucadelede-topladigi-paketler-sergileniyor/2498630

Serüvenine kısaca değindiğim tütünün, şu an bilinen sağlıksal açıdan olumsuz etkileri sebebiyle büyük bir kahretme kampanyasında olduğunu söyleyebiliriz. Ben ise bu kampanyanın sadece bu kısıtlı perspektifte düşünülmemesi, hem ülke içi hem ülke dışı ekonomik, sosyolojik ve fiziksel etkileriyle de düşünülmesi gerektiği kanısındayım. Bunları düşünerek verilecek kararlarsa sadece ülke bazında değil dünya ile senkronize şekilde ilerlemeli.

Kaynakça

http://www.ssuk.org.tr/content.php?haber_id=603

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1470496/

https://www.drsibelunlu.com/blog/sayılarla-sigaranın-zararları.html

https://tr.wikipedia.org/wiki/Tütünün_sağlığa_etkileri

Tütünün Tarihi ve Türkiye’deki Serüveni

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/27018

https://islamansiklopedisi.org.tr/tutun

Leave a Reply