Günlük hayatta sürekli kullandığımız ancak önemini ve işlevlerini bilmediğimiz çok fazla şey var. Para, bunlardan en çok kullandığımız ve belki de en az bilgi birikimine sahip olduğumuz şey. Dünya’nın en önemli icatlarından biri olan paranın hayatımıza sunduğu kolaylıkların aslında farkındalığı içersinde değiliz. Paranın herkes tarafından kolektif bir şekilde kabul edilmesi, alışverişi kolaylaştırması ve taşınabilirliği sebepleriyle tarihteki en büyük inovasyonlardan bir tanesi olarak kabul edilebilir.

Tarihte ilk madeni parayı kullanan Lidyalılar hayatlarını kolaylaştıran bu araç ile ticareti artırmayı hedeflemişlerdir. Para sayesinde takas ticareti son bulmuş ve üretilen mal ve hizmetlerin değer değişkenliği ortadan kaybolmuştur. Paradan önceki dönemlerde üretilen mamüllerin değer farklılığı yani takas ticaretinden doğan paha belirsizliği ticareti zorlaştırmıştı. Paranın ticarette kullanılmadığı bir yerde, satılan ürün ve hizmetlerin değeri subjektifti çünkü satılacak ürünlerin değeri yapılacak olan ticari akite göre değişmekteydi. Takasın gerçekleşebilmesi için değişen ürünlerin bütün partilere(alıcı, satıcı ve bazı durumlarda aracı) maksimum fayda sağlaması gerekiyordu. Mikro iktisatta Marjinal Fayda(Marginal Benefit) olarak tanımlanan bu olgunun alıcı ve satıcı için en optimize senaryoda bulunması gerekiyordu. Örnek vermek gerekirse, tavuk satın almak isteyen biri için bir tavuğun değeri ancak alıcının ona atfettiği değer kadardı aynı şekilde takas edilecek eşyanın pahası satıcının o üründen en çok istifade edebileceği kadardı. Bu sayede bir ürünün değeri bir sefere mahsus alıcının ve satıcının kolektif bir şekilde anlaştığı paha kadardı, haliyle satılması planlanan ürünün değeri kişiden kişiye ve günden güne değişmekteydi. Bu değer kimi zaman ürünün gerçek değeri yani piyasanın belirlemiş olduğu parasal değerden yukarıda ve kimi zaman ise aşağıdaydı. Ürün ve hizmetlerin kıymet değişkenliği ticareti zorlaştırmakla beraber verimsiz bir hale de getirmişti. İşte bu yüzden herkes tarafından kabul edilen finansal bir aracın ticarette kullanılması gerekiyordu. Merkeziyetleşmiş parasal bir birimin ticarette kullanılması ürün ve hizmetlerin fiyatını belirlemekte yardımcı olmaktadır. Yani para sayesinde bir tavuğun fiyatı artık değişken bir ürün değil sabit bir birim olarak değiştirilmişti. Para bir ürünün kıymetini net bir şekilde belirtebilmektedir. Sonuç olarak paranın kullanılmasıyla mamüllerin tek seferlik antlaşmaya vabeste değer farklılığı ortadan kalkmış ve alışveriş büyük ölçüde kolaylaşmıştır.

Paranın fiyat farklılığının önüne geçmesinden de ziyade taşınabilir olması sağladığı en büyük faydalardan bir tanesidir. Tarihte bir çok devlet hayvan derisini veya buğdayı para olarak kullanmıştır. Emtianın para olarak kullanılması ekonomik olarak tatmin verici sonuçlar doğursa bile kullanışlı olmadığı şüphesizdir. Pantolonunuzun arka cebinde kâğıt para yerine bir çuval buğday veya bir parça koyun derisinin bulunması pekte konforlu bir seçim olmayacağı aşikardır. İşte bu yüzden para yapılabilecek en hafif ve en küçük boyutlarda yapılır. Bu sebepten para taşınabilir ve konforlu olmalıdır. Konfor noktasında Kanada doları benim favori para birimimdir. Plastikten yapılan bu para birimi, tamamen su geçirmezdir. Unutkan vatandaşlar için özel olarak tasarlanmış bu para aynı zamanda akçaağaç şurubu kokmaktadır. Eğer bir Kanada doları pantolon cebinde unutulmuşsa ve bu pantolon çamaşır makinesine girdiyse para makineden çıktığında ilk basıldığı haldeki gibi yep yeni çıkmaktadır.

Paranın en önemli fonksiyonlarından bir tanesi de değerini koruyabilmesidir. Bu gün belirli bir miktarda alınan bir ürünün başka bir zaman aynı miktar parayla farklı miktarlarda alınabilmesi paranın değer değişkenliğini ortaya koyar. Basılan her bir kuruşun üretilen mal ve hizmet olarak karşılığı bulunmalıdır. Aksi halde üretilen ürün ve hizmetlerin fiyatları yükselir veya alçalır. Eğer serbest bir piyasadaki imal edilen mamüllerin fiyat farklılığı hane halkının geliriyle doğru orantıda değişmiyorsa hane halkının alım gücü değişmektedir. Yani hane halkı aynı miktarda gelirle farklı miktarda tüketim yapmaya itilmiştir. Alım gücü değişkenliği hane halkının yaşam kalitesini belirler. İşte bu sepeten paranın değer değişkenliği durağan ve tahmin edilebilir olmalıdır.

Parayla alakalı çok duyduğumuz ancak pek fazla bilmediğimiz bir diğer olgu ise enflasyondur. Enflasyon para denilince akla ilk gelen olgulardan bir tanesidir. Latince kökenli bu kelime özellikle günümüzde bir çoğumuzun hayatında büyük bir yere sahiptir. İngilizcede fiilden türeyen bu kelime şişme(inflate) anlamına gelmektedir. Halk arasında çoğunlukla alım gücüyle karıştırılabilen enflasyon insanların hayatına yön verir niteliktedir. Enflasyon kısaca fiyatların yukarı yönde değişkenliği olarak tanımlanabilir. Belirli bir tüketim sepetinin pahalılaşması olarak tanımlanabilen enflasyon üç farklı senaryoda karşımıza çıkar.

1.) Gelirin tüketim sepetiyle aynı oranda zamlanması

Tüketim sepetinin gelirle doğru orantılı bir şekilde artış göstermesi hane halkının hayatında farklılık oluşturmamaktadır. Varsayımsal olarak patronunuz maaşınıza zam yaptı. Maaşınız ikiye katlandı. Buna karşılık markette her zaman aldığınız ürünlerin fiyatı da iki katına çıkmış durumda. Yani siz zamdan önce alabileceğiniz her şeyi şu anda alabilmektesiniz sadece fiyat etiketleri değişmiş durumda. Böyle bir senaryoda enflasyon yüzde yüzdür. Yüzde yüz enflasyon kulaka dehşet verici gelse de aslında bu senaryoda zarasızdır çünkü bireyin alım gücü değişmemiştir.

2.) Gelirin sabit veya tüketim sepetine göre daha az artış göstermesi

Üretilen ürün ve hizmet gruplarındaki fiyat artışının gelir kadar artmaması durumunda bireylerin tüketim alışkanlıkları değişmektedir. Bir önceki aya veya yıla nazaran bireyler artık daha küçük bir tüketim sepetine sahip olabilmektedirler çünkü ürünlerin fiyat artışı gelir kadar artmamıştır. Hane halkının alım gücü düşmüştür. İnsanların hayatını büyük ölçüde sınırlandıran enflasyon, toplumda sosyal problemlere de yol açabilmektedir.

3.) Gelirin artığı ancak tüketim sepetinin gelire oranla daha az artış göstermesi

Tüketilecek ürün ve hizmet gruplarının varidata oranla daha az artış göstermesi toplumun refah ve standartlarını yükseltmektedir. Yani hane halkının tükettiği ürünlerin fiyat artışı varidattaki artışa göre daha azdır. Mesela bireyin maaşındaki artış sayesinde marketeki pahalılaşmaya rağmen daha fazla ürün grubuna sahip olabilmektedir. Yani alım gücü artmıştır.

Özetle enflasyon her zaman kötü bir şey değildir. Düşük miktarda enflasyon tüketime teşvik bile edebilir çünkü zamana vabeste olarak fiyat pahalılaşması bireylerin alım isteklerini kamçılar. Örneğin, son model bir cep telefonu almak istiyorsunuz ve almak istediğiniz telefonun fiyatı 10.000 ₺. Yüzde beş enflasyonun olduğu bir ortamda bu cep telefonu bir an önce almak lehinize olacaktır çünkü zamanla telefonun fiyatı artmakta ancak geliriniz sabit kalmaktadır. Eğer telefonu almakta bir sene gecikirseniz karşılacağınız fiyat 10.500 ₺. Yani 500 ₺ zarar etmiş bulunmaktasınız. Bu sebepten ötürü düşük miktarda enflasyon tüketimi artırmakla beraber ekonomik büyümeyi teşvik edebilir. Bu senaryonun tersiyse katastrofiktir. Yani yüzde beş veya farklı bir oranda deflasyonun(tüketim sepetinin bir önceki zaman aralığına göre ucuzlaşması) olduğu bir yerde bireyler alımlarını erteler. Kulaka her ne kadar fiyatların düşmesi rehavet verici gelsede deflasyon ekonomik buhrana yol açabilir.

Yine akıllı telefon almak istiyorsunuz ve bu cep telefonun fiyatı 10.000 ₺. Aynı zamanda yüzde beş deflasyonun olduğunu varsayılım. Yani cep telefonu bu sene değil de bir sonraki sene almak sizin için daha rantabl bir seçim olacaktır çünkü telefonun fiyatı bir sonraki sene 9.500 ₺ inecek. Bu farkındalık içerisinde sürekli alımlarınızı erteliyorsunuz sadece siz değil tanıdığınız herkes aynı şeyi yapıyor. Bu sayede işletmelerin güncel satışlarında ciddi bir düşüş yaşanıyor çünkü kimse güncel fiyatlardan alım yapmak istemiyor. Peki, satış yapamayan işletme ne yapar ? Cevabı çok basit masraflarını azaltır. Yani işçilerini işten çıkartır. Bu senaryoda büyük iş kıyımları ve işsizlik sebebiyle halkın fakirleşmesi olağan sonuçlardır.

Kaynakça:

https://www.economist.com/finance-and-economics/2020/04/18/covid-19-could-lead-to-the-return-of-inflation-eventually

Leave a Reply