Tarihte bilim ve teknolojinin adının bile geçmediği zamanlarda dahi biyolojik silahlar kullanılmış ve ölümcül sonuçlara sebebiyet vermiştir.

Araştırmacılar tarihte biyolojik silahların ilk kez milattan önce 1320 yılında Hititlerin tularemi hastalığına sahip hayvanları düşmanlarının ticaret rotalarına bırakarak kullandığını düşünmektedir.

 Bunu takip eden en yakın bulgular ise Antik Roma Uygarlığında milattan önce üçüncü yüzyılda sivrisinekler aracılığıyla taşınan sıtma hastalığını farkında olmadan kullanmaları olmuştur. Antik Roma’nın doğu ve güneyinde bulunan bataklıklar bu sivrisineklerin çoğalması için yer sağlamış ve Romalılar’ı düşmanlarından korumuştur. Ancak, Romalılar’ın sıtmayı silah olarak kullandığına dair bir bulgu yoktur. Öyle ki Romalılar hastalık için sivrisinekler yerine bataklıklardaki hava koşullarını sorumlu tutmuşlardır. Bu sebeple, Malaria (Sıtma) kelimesi de İtalyanca’da kötü (mala) ve hava (aria) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiştir.

Milattan Önce 184 yılında da General Hannibal’ın konvansiyonel silahlarını yetersiz bulup birliklerine ölümcül zehirli yılanlar toplamalarını emrettiğine inanılır. Çömleklerin içerisine konulup düşman gemilerine düşman gemilerine atılan yılanlar büyük korkuya yol açmış ve Hannibal’ın galibiyetine sebebiyet vermiştir. 

Biyolojik silahların kullanılmasında yaygın yöntemlerden biri ise su kaynakları aracılığı ile olmuştur. Bu yöntemde genellikle hastalıklı cesetler düşmanın su kaynaklarına atılır bu sayede de enfeksiyon ve ölümcül hastalıkların kolaylıkla yayılması sağlanır.

1340 yıllarında şimdi Kırım olarak bilinen yerdeki Kefe şehrine Moğol ordusu tarafından kara vebadan ölmüş insanların cesetlerinin atılarak hastalığın şehirde ve buradan da Genovalı tüccarlar aracılığıyla tüm Avrupa’ya yayıldığı ve milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet verdiği bilinmektedir. 

Tatar savaşçılar, The Metropolitan Museum of Art

Bazı kaynaklar hastalığın önceden yayılmış olduğunu iddia etse de, 18 ve 19. yüzyıllarda İngiliz sömürgecilerin Kızılderililere çiçek hastalığıyla kaplı battaniyeler vererek hastalığın yayılmasını ve büyük oranda ölüme sebebiyet vermesini amaçladıkları ve bu amaca ulaştıklarını gösteren bulgular mevcuttur.

İlerleyen yıllarda ise büyük savaşlarda biyo-silahlar farklı biçimlerde ve daha kontrollü kullanılarak bir sürü ölüme sebebiyet vermeye devam etmiştir. 

Örnek olarak Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın gizli bir programla Batı ve Doğu cephelerinde yer alan hayvanları ruam hastalığı ile enfekte etmesi gösterilebilir. Buna ek olarak ise Almanlar’ın Rus direnişini yıkmak amacıyla St. Petersburg’da veba yaymaya çalıştıklarına dair kayıtlar yer  almaktadır. Bu ve benzeri durumlar, tarafları Cenevre Sözleşmesini imzalamaya itmiştir. Sözleşme biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklamıştır.

Almanya’nın saldırıları sonucu gaz maskesi takan askerler, Encyclopædia Britannica

Japonya ise sözleşmeyi imzalamış olmanın yanı sıra 1932 yılından 1945’e kadar gizli araştırmalara devam etmiş ve tarihte biyolojik silahların verdiği en büyük hasarlardan birine sebep olmuştur. Japonya’nın 731. Birim’inin gerçekleştirdiği bu çalışmalar 10.000’in üzerinde savaş esirinin hastalıklardan ölmesine sebep olurken birçok Çin’in birçok şehrine yapılan hava saldırılarıyla da kolera, veba, tifo gibi salgınlara yol açmış ve on binlerce insanın hayatına kaybetmesine sebebiyet vermiştir. Japonya’nın bu salgınları yaymak için farklı yöntemler kullanmıştır. Bunlardan bazıları; şehirlere virüslü bombalar atmak, kaynaklara ajanlar tarafından virüsleri bulaştırmak ve uçaklardan veba mikrobu taşıyan pirelerle dolu pirinçler atmak olmuştur. Son senaryoda pirinçleri yiyen fareler mikrobun hızlıca yayılmasının temel sebebidir. İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ise Japonya tüm biyo-silah araştırmalarına son vermiş ve tesislerini imha etmiş, 1982 yılında yaptıkları açıklamada ise sebep oldukları için üzgün olduklarını belirtmişlerdir.

Japon askerleri ve Çinli savaş esirleri, Warfare History Network

Araştırmalar İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Naziler’in de, tarihte birçok kez uygulandığı gibi, sivrisinekler yoluyla sıtma hastalığını yayma çalışmaları yaptıklarını göstermiştir. Dachau’da açılan bir araştırma merkezinde sivrisineklerin ömürlerini uzatmak ve dayanıklılıklarına arttırmak adına çalışmalar yapmışlardır. Almanya’nın da Cenevre Sözleşmesini imzalamış olması bu çalışmaların gizlilikle sürdürülmesine yol açmış ve bu projenin hayata geçmesini engellemiştir. 

Almanya ve Japonya’ya yakın bir zaman aralığında ise Amerika, Japonlar’ın Pearl Harbour’a saldırısının intikamını almak adına “yarasa bombaları” olarak adlandırılabilecek sıradışı bir proje çalışmalarına başlamıştır. Projenin başındaki isim, diş hekimi Lytle S. Adams, yarasalara küçük yanıcı bombalar bağlayarak Japon şehirlerinde yangınlar çıkmasını amaçlamış verojenin ilginçliğinin yanı sıra Beyaz Saray’a sunduğunda güçlü bir destekçi kitleye ulaşmıştır. Böylelikle bir diş hekiminin öne attığı bu çılgınca fikir Birleşmiş Milletler Hükümeti’nin üzerine çalıştığı bir proje haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler Hava Kuvvetlerinin de verdiği izinle binlerce yarasa yakalanmış ve bu yarasalar için minik bombalar hazırlanmaya başlanmıştır.”

Proje için toplanan yarasalar, The Atlantic

X-Ray” ismini verdikleri bu projenin yarasaların taşınması ve havaya nasıl salınacakları gibi bazı sorunları söz konusu olmuştur. Bunun üzerine yarasaların kış uykusundayken taşınmalarında karar kılınmış ancak, testlere başlandığında işler planlandığı gibi gitmemiştir. Bazı yarasalar yanlışlıkla salınmış ve bu bir hangar ve generalin arabasının yanmasıyla sonuçlanmıştır. Otuz deneme ve yapılan iki milyonu aşkın harcama sonucunda ise proje sonunda iptal edilmiştir. Bazı insanlar bunun Amerika’nın çok daha güçlü bir silah olan Atom Bombasını keşfetmeleri yüzünden olduğuna inanmaktadır.

Yarasa Bombası, The Atlantic

Kaynakça:

“Biological Weapon | Types, Effects and History.” Encyclopedia Britannica, 12 Jan. 2024, www.britannica.com/technology/biological-weapon/Biological-terrorism.

“Biyolojik Silahların Tarihçesi.” AFAD, www.afad.gov.tr/kbrn/biyolojik-silahlarin-tarihcesi.

Chemical and Biological Warfare                                                      – Students | Britannica Kids | Homework Help. kids.britannica.com/students/article/chemical-and-biological-warfare/273622/media?assemblyId=237072.

Dowdeswell, Molly. “6 Crazy Examples of Biological Warfare Used Throughout History.” TheCollector, 24 Aug. 2023, www.thecollector.com/crazy-examples-of-biological-warfare-throughout-history.

Frischknecht, Friedrich. “The History of Biological Warfare.” EMBO Reports, vol. 4, no. S1, May 2003, https://doi.org/10.1038/sj.embor.embor849.

George, Stephen C. “Ancient Empires Used Bioweapons to Strike Terror More Than 3,000 Years Ago.” Discover Magazine, 19 Jan. 2023, www.discovermagazine.com/the-sciences/ancient-empires-used-bioweapons-to-strike-terror-more-than-3-000-years-ago.

Madrigal, Alexis C. “Old, Weird Tech: The Bat Bombs of World War II.” The Atlantic, 14 Apr. 2011, www.theatlantic.com/technology/archive/2011/04/old-weird-tech-the-bat-bombs-of-world-war-ii/237267.

Oltermann, Philip. “Nazi Scientists Planned to Use Mosquitoes as Biological Weapon.” The Guardian, 30 Nov. 2017, www.theguardian.com/world/2014/feb/14/nazi-scientists-mosquitoes-biological-weapon.

“Unidentified Artist | Tartar Huntsman | China | Ming (1368–1644) or Qing Dynasty (1644–1911) | the Metropolitan Museum of Art.” The Metropolitan Museum of Art, 1 Jan. 1530, www.metmuseum.org/art/collection/search/51535.

Warfare History Network. “Japan’s Unit 731 Performed Ghastly Experiments on Human Guinea Pigs.” Warfare History Network, 20 July 2022, warfarehistorynetwork.com/article/japans-hellish-unit-731.

Leave a Reply