Her şey ne kadar da güzel başlamıştı onunla, ne kadar mutluydunuz… İşte hayatımın aşkı bu dediniz ama sonunda bitti. Biter… Çok normal. Bir süre bağlı kalıp, aşk acısı çekersiniz. Bu da çok normal. Fakat, bir yerden sonra artık serbest bırakmak gerekiyor. Geçmişte çok güzel şeyler oldu evet ama bunu geri getiremeyiz, geçmişte yaşamaya da devam edemeyiz… Hayat sizden bağımsız akmaya devam ediyor ve eğer geçmişte kalırsanız sadece sürükleniyorsunuz, akıma uyamıyorsunuz. Gelecek ilişkileriniz çarpık, içten içe mutsuz ve aynı hatalarla dolu oluyor. Her mutlu anınızda sizi ayağınızdan tutmuş dibe çeken bir şey varmış gibi oluyor. Normal hayatınıza devam ettiğinizi sansanız bile aslında hala orda takılı kalıyorsunuz. İçinizde umut olduğu sürece de öyle olacak.

Belki bırakmak istemiyorsunuz, vazgeçmeye kıyamıyorsunuz. “Ya tekrar aramızda bir şeyler olursa” diye bırakmaya cesaret edemiyorsunuz. Ama olmayacak bunu da biliyorsunuz aslında. Böyle yaptıkça da hayatınızdan haz alamıyorsunuz, kaliteli zaman geçiremiyorsunuz. O kişi dünyanın en harika insanıydı ve ben onu kaçırdım diyorsunuz kendinize. Durum böyle olunca size her gelen kişiyi onunla karşılaştırmaya, ondan iyi olsa bile beğenmeyerek ona daha da çok bağlanmaya doğru sürükleniyorsunuz. Bu döngüden çıkamıyorsunuz. Yaptığı her hareketi kendi üzerinize alınıyorsunuz, öyle olduğuna inanmak istiyorsunuz. Hayatınızın o çok mutlu zamanına 1 ay, 6 ay 1 yıl, 5 yıl her ne ise dönüp dönüp orayı yaşıyorsunuz. Çevrenizdekilerle hep onun hakkında konuşmak istiyorsunuz. Biri size çok yakışıyordunuz, birbirinizi çok seviyordunuz dese dünyalar sizin oluyor. E aynı yeri yaşadıkça yenileri gelemiyor. Ordasınız hep çünkü, geçmişte…. Oraya da o kadar alışmışsınız ki yenilerini reddediyorsunuz.

Ama şunu unutmayın: bir sebebi vardı ki bitti. Eğer sandığınız kadar harika olsaydı devam ederdi, sebep her ne olursa olsun. Önce bu gerçekle yüzleşmeliyiz. İkiniz de hayatınızda bir duraktınız, ikiniz de birbirinizin varış noktası değildiniz.

Peki nasıl serbest bırakacağız? Mentalitenizi değiştirmeniz lazım. Bitmiş ilişkinize hayalkırıklığı, boşa verilmiş zaman, tramva olarak değil de bir öğreti olarak bakın. Size mutlaka ilişkiler hakkında bir şeyler öğretmiştir. Davranışlarınızın nelere sebep olduğunu gördünüz mesela. Ego taktiklerinizin işe yaramadığını ya da… Bu öğretiler için teşekkür edin. Evet kalbiniz çok kırık, belki şu an bunu düşünecek durumda değilsiniz ama bu duygu çok geçici bir şey. Emin olun kalp kırıklığınız bitecek (tabii ki siz uzatmak istemediğiniz sürece). Ve en önemlisi, karşınızdaki kişiyi affetmek. Nefret etmek ve takıntı haline getirmek sizi ona, onu sevmekten daha çok bağlar. Nefret; reddedildiğimiz için öfkeye dönüşen sevgidir. Sadece sevgisini istediğimiz bir kişiden gerçekten nefret edebiliriz. Nefret, engellenmiş sevginin bir dışavurumudur. Nefret ederek belki kendi içinizi rahatlatıyorsunuz, onu affetmemek ona zarar veriyor gibi düşünüyorsunuz ama aslında ona hiçbir şey olmuyor. Hayatına devam edemeyen, hep onu düşünen, bağlı kalan siz oluyorsunuz. Nefret etmeyin, intikam almaya çalışmayın çünkü bunun sadece size zararı var.

Hepimiz hayatımız boyunca en iyisine rastlayana kadar birçok tecrübe edineceğiz. Bunların yolunuzu tıkamasına izin vermeyin, serbest bırakın. Çünkü bırakmazsanız yeni ilişkilerin yolu tıkarsınız. En iyisini hakkettiğinizi ve ona sahip olacağınızı bilin. O zaten sizi bulacaktır…

Leave a Reply