Aşkın ve melankolinin şarkısını sevenler için mükemmel bir sanatçı, Jay Jay Johanson… İsveçli şarkıcı ve söz yazarı Johanson’ın en ilgi çekici yanı özgün müzik tarzı ve şarkılarının melankolik içeriği… Onun müziğini herhangi bir kategoriye koymak çok zor ama genel olarak trip-hop, electroclash ve indie tarzlarında çalıştığı söylenebilir. Toplam 9 albüm çıkartmıştır. Bu albümlerin çoğunun tarzı farklı olsa da Johanson, genel çizgisini nadiren değiştirmiştir. İlk albümü “Whiskey” daha çok jazz vokaller içerirken, “Tattoo” ve “Poison” albümleri trip-hop tarzını içerir ki bence kendi sesinin tam olarak oturduğu albümler bu ikisidir. Özellikle “Poison” albümü ona ciddi bir hayran kitlesi kazandırmıştır. “Poison” albümündeki “Believe In Us, Far Away, Suffering, Keep It Secret” şarkıları Johanson müdavimleri için vazgeçilmezdir. “So Tell The Girls That I Am Back In Town” şarkısı ise “Whiskey” albümünden olup jazz’a yakın tarzıyla en ünlü şarkılarındandır ve benim de favorilerimden birisidir aynı zamanda. Johanson 2002’de “Antenna” albümüyle, büyük bir değişimle electro türündeki şarkılarını çıkarttı ama daha sonraki albümlerinde yeniden kendi klasikleşen tarzına döndü. Electro tarzını da çok sevenler vardı ama şahsen ben o karakterize olmuş melankolik, aşık şarkıların hayranı olduğumdan “Antenna” pek çekici gelmemişti. Aşık olmadan aşk acısı çektiren “Suffering” ve “Far Away”i kesinlikle dinlemenizi tavsiye ederim.
Jay-Jay Johanson – Far Away
Genel olarak aşkı ve melankoliyi sevdiğimizden olsa gerek Türkiye’deki hayranları diğer ülkelerdekilere, hatta kendi ülkesindekilere oranla oldukça fazla. Sık sık Türkiye’de konser veren Jay Jay Johanson 10 Nisan’da Ankara Jolly Joker’de dinleyicileriyle buluşacak. Ankara konseri öncesinde röportaj isteğimizi kırmayarak bizim için bazı soruları cevapladı.
GazeteBilkent: Türkiye’de sıklıkla konser veriyorsunuz, Türk dinleyicilerinizden memnun musunuz?
Konser organizatörleri beni Türkiye’ye davet etmeye devam ediyor ve bundan gerçekten çok mutluyum, Türk dinleyicilerim harika.
GazeteBilkent: Şarkılarınız dinleyende aşık olma isteği yaratıyor bu neden kaynaklanıyor sizce ve şarkıları nasıl yazıyorsunuz?
Şarkılarımı basitçe kalem ve kağıtla yazıyorum zaten yazdıklarım direkt olarak günlüğümden aldığım hikayelerden kaynaklanıyor. Bir şekilde kalbimden atmam gereken şeyleri yazıyorum.
GazeteBilkent: Şarkılardaki aşkınız gerçek mi yoksa kurgu mu?
Gerçek, kesinlikle. Size tüm şarkılarımın arkasındaki aşkı ve yaşadıklarımı anlatabilirim ama bu haftalar sürer.
GazeteBilkent: Şarkılarınızdan sizin için daha özel olan bir tanesi var mı?
Aslında benim için özel olan çok fazla şarkı var. Mesela “Whiskey” albümünün neredeyse tamamı çok özel çünkü ilk defa şarkılarım için bir kayıt stüdyosundaydım ve her şarkı benim için çok önemliydi. “Believe In Us” ve “Far Away” de benim için çok özel olanlardan. Bunlardan başka “Antenna”dan “Tomorrow” ve “Long Term”den “Only For you”. “Spellbound” albümünün, albümün yazılış ve kayıt sürecimden dolayı kalbimde ayrı bir yeri var.“Hawkeye” ve “I Miss You Most of All” ise yeni favorilerimden.
GazeteBilkent: Mesela “Believe In Us” sizin için neden özel, hikayesi nedir?
“Believe In Us”ı 30. doğum günümde yazdım. O zamanlar kalacak bir dairem yoktu ve o yüzden stüdyoda yaşıyordum. Doğum günüm olduğu için o gün çalışmama kararı almıştık. Stüdyoda yalnızdım, kimse ziyaretime bile gelmedi ben de tek başıma şarkı üzerinde çalışmaya başladım. Sabah başladım ve o gece yatağa gitmeden önce bitirdim. “Believe In Us” tek başıma kaydettiğim yani stüdyoda hiçbir müzisyenin buna dahil olmadığı tek şarkı.
GazeteBilkent: Dinleyicileriniz nasıl insanlar sizce; aşık, melankolik, yalnız?
Onlar sadece çok güzeller.
GazeteBilkent: Bizi kırmayıp sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür ederiz.
