Merhaba sevgili okurlarımız! Bir yılı daha geride bırakırken sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyuz. 2019’un geride bıraktıklarınızdan çok daha güzel geçmesini temenni ediyor, sevdiklerinizle başarı, mutluluk ve huzur dolu bir yıl geçirmenizi diliyoruz. GazeteBilkent ‘in Kültür-Sanat Birimi olarak başlattığımız yazı dizimizde her yaştan okurumuz için bu ay yepyeni bir içerik hazırladık. Bu ayki yazı dizimizin hangi konuda olacağını sizler belirlediniz ve yaptığımız anket sonucu en çok oy olan konu 2018 yılına damgasını vuran olaylar oldu.
Bu ay, siz değerli okuyucularımız için geride bırakmaya hazırlandığımız yılda ses getiren kültür ve sanat dünyasıyla ile ilgili konuları derledik. Bu yazımızda; Banksy’nin Kırmızı Balonlu Kız tablosu, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin 20.yaşı, Girl ve Kelebekler filmleri, Milano Moda Haftası, Stan Lee’yi anma, Sziget 2018 festivali ve Walt Disney Concert Hall Dreams projesi gibi birçok farklı alandan konuyu ele alacağız. İçeriğimizi iki bölüm olarak sizlerle paylaşacağız. Keyifli okumalar ve iyi yıllar dileriz!
Billur Güven & Güvenç Arman Arı
Banksy ve Parçalanan Balonlu Kız Resmi
2018 yılında en çok ilgi çeken kültür sanat olaylarından biri hiç şüphesiz Banksy ve parçalanan Balonlu Kız tablosuydu. Yaklaşık 10 yıldır, başta İngiltere olmak üzere dünyanın hemen her yerinde yaptığı çarpıcı duvar resimleriyle üne kavuştu Banksy. Gerilla sanatçısı olarak da anılan Bansky’nin gerçek kimliği hala bilinmese de, eserleri tüm dünyada ilgiyle takip ediliyor. Çalışmalarında insan hakkı ihlalleri, çatışmalar, çocuk işçiler, tüketim çılgınlığı ve yolsuzluk gibi günümüz problemlerine dair mesajlar veren Banksy’nin en dikkat çeken eserlerinden biri Filistin’de çizdiği ve Tatil Enstantaneleri adını verdiği 9 adet grafitidir. Müzayedelerde yüzbinlerce pounda satılan eserleri ve duvar resimleri dışında Oscar’a aday Exit Through The Gift Shop adlı bir belgeseli de bulunan Banksy, 2019’da da çok konuşulacak işlere imza atmaya devam edecek hiç şüphesiz.
Peki açık artırma sırasında ne olmuştu, dilerseniz hatırlayalım. Londra’daki Sotheby’s Müzayede Evi’nde 1,4 milyon dolara alıcı bulan Balonlu Kız tablosu, satıldıktan hemen sonra içinde bulunduğu çerçevedeki bir tür öğütücü mekanizma tarafından parçalara ayrılmıştı. Olay anında müzayede evinde bulunan alıcı ve sanatseverler olup biten karşısında şaşkınlıklarını gizleyememişlerdi. Balonlu Kız eseri parçalara ayrılırken olayı fotoğraflayan Banksy, Instagram üzerinden yayınladığı gönderide çekmiş olduğu fotoğrafın açıklamasında “Satıyorum, satıyorum, sattım…” ifadelerini kullanarak sanatın satılmasına ilişkin müzayede evi ve galeri sahiplerine tepkisini göstermişti. Daha sonra, yine Instagram üzerinden tablonun imha edilişini yayınladığı videoda açıklama kısmına “Açık artırmada satılma ihtimaline karşı, birkaç yıl önceden tablonun içine bir öğütücü yerleştirmiştim.” diye yazmıştı. Müzayedede tablonun kime satıldığı konusunda ise henüz kesin bir bilgi bulunmamakta.
Çağın Tan Eroğlu & Zeynep Selçuk
Çağdaş Sanatlar Merkezi 20. Yaşını Kutluyor!
1998 yılında, Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen tarafından su deposundan sanat merkezine dönüştürülen Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi, açılışının 20. yılını çeşitli etkinliklerle kutladı. Açılış konuşmasını yapan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, “Ankara’nın başkent oluşunun 95. yılında, bir bozkır kasabasından Cumhuriyet yaratan, bizi var eden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anıyorum” ifadelerini kullandı. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin tarihini anlatan kısa bir belgeselden sonra etkinlik, değerli sanatçı Serenad Bağcan’ın konseriyle taçlandı.
Yine etkinlik kapsamında sanatçı Aydın Ayan tarafından açılan “45+1 Zamandizin ve Seçki” halk tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Ayan’ın sergisinde “Geçmişe Dönük/Retrospektif” “Seçki” nitelikli 100’ü aşkın yapıt sergilendi. Sanatçı, 45.Sanat Yılını 2017’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi “Beş Kubbe Salonu”nda açtığı sergi ile kutlamıştı. Çağdaş Sanatlar Merkezinde açmış olduğu sergideki resimler, ”İnsanın Doğaya Ettiğidir”, “İnsanın Hayvana Ettiğidir, “İnsanın İnsana Ettiğidir” ana başlıkları altında toplanan doğa, yaşam, insan merkezli figüratif bir yaklaşımın ürünleridir.
Çağdaş Sanatlar Merkezi bu sene çeşitli etkinliklere ev sahipliği yaptı. 23.Uluslarası Ankara Tiyatro Festivali, Felsefe Kültür Sanat Derneği’nin Çankaya Felsefe Söyleşileri ,Freud-Lacan Psikianaliz Derneği’nin Psikanalize Giriş Seminerleri, , Çankaya Kitap Fuarı , ÇSM’de 2018 denilince akla ilk gelen kültür-sanat etkinliklerinden oldu. Bunların yanı sıra 13.Uluslarası İşçi Film Festivali , Frankofon Film Günleri, SALT ankara film gösterimleri, İtalyan Sineması Haftası , 24.Gezici Festival, 2.Uluslarası Kısa Film Festivali ve 21.Uçan Süpürge Uluslarası Kadın Filmleri Festivali gibi sinema tutkunlarını mutlu eden programları da bünyesinde barındırdı. Sümerbank’ın Bir Uluslu Giydirmek sergisi şüphesiz en çok ilgi görenler arasındaydı. Ankara Kadın Ressammlar Derneği’nin gelenekselleşen sergileri de bu sene sanatseverleri oldukça mutlu etti. Kısaca mükemmel bir 2018 geçti Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde. 20.yılı olması onu ayrıca daha da güzel kıldı. Tavsiyemiz, zaman ayırın Çağdaş Sanatlar Merkezi’ne muhakkak gidin. Öyle ki, hangi sergiyi gideceğinizi bilmeden gidin. Tunus servisinizi beklemek için erken davrandığınız bir gün uğrayın mesela ÇSM’ye. Tabloların sürprizlerine kendinize bırakın. Çok keyifli vakit geçireceğinize, hayatın koşuşturmasından sıyrılacağınıza eminiz.
Hilal Şimşek & Toprak Fırat
Başkasının Bedeninden Bir Ballet D’action: Girl
Lukas Dhont’un Girl (2018) filmi, bu yılın önemli ve dikkat çekici filmlerinden birisi oldu. İlk uzun metraj filmi olan Girl ile Cannes film festivalinde, en iyi ilk film olduğundan, en iyi LGBT temalı film olmasından ve en iyi performanstan dolayı ödüller kazandı ve Cannes’da bu yıl en çok ödülü toplayan film oldu. Girl, balerin olmak isteyen 16 yaşındaki bir trans kızın başından geçenleri anlatıyor. Trans bireylerin anlatıldığı birçok filmde karşımıza çıkan, çevrenin trans bireyi kabul etmeme problemi, Victor Polster’in canlandırdığı, Lara’nın başına gelmiyor. Ailesi ve okulu, Lara’nın kimliğini tamamen kabul ediyor. Lara’nın mücadelesi büyük oranda toplumla değil.
Bir doktoru, ‘’Sana baktığımda, güzel bir kız görüyorum.’’ dediğinde, Lara gülümsüyor ama ona inanmıyor. Ergenliğin getirdiği kafa karışıklığı ve güvensizliği, kendini kabullenme çabası ve olmak istediği kişi yolundaki çabası ve bu sebeple gördüğü tedavilerin zorlukları, çıkan sorunlar, bedeniyle çelişen benliği, bale okulunun bedensel beklentileri gibi daha içsel ve bedensel bir mücadele içinde Lara.
Lukas, baletlerin balerinler gibi parmak ucunda dans etmediğini anımsatarak, Lara’nın ve onu canlandıran Victor Polster’in bir başkasının bedeninde yaşarken ve dans ederken ne denli acı çekilebileceğini; kırılan kemikler, kanayan parmaklar ve fiziksel sağlığı dahi etkileyecek boyuttaki stres seviyesi ile anlatıyor. Girl, daha evvel çekilmiş trans bireyleri konu alan filmlerin aksine toplum yargılaması ve dışlamasından ziyade; genç bir kızın kendini kabullenme sürecindeki bireysel psikolojisini ele almanın yanı sıra, oyuncu performansları ile de diğer filmlerden ayrılıyor. Dhont’un filmi çekmeye 8 yıl evvel niyetlenip, Lara karakterini ‘’yaşayabilecek’’ birini bulamaması ile 2017’e dek beklemesi, Lara’nın ve içinde bulunduğu psikolojik kargaşanın bu denli iyi aktarılmasının nedeni olmalı. Gerçek mesleği balet olan Polster’in ilk oyunculuk performansı, Dhont’un ilk uzun metrajlı filmi olması yahut filmin bir bale okulu ve ev gibi kısıtlı mekânlarda geçiyor olmasına karşın tek solukta izlenen ve geriye çokça düşünce bırakan bir film olmuş Girl.
Defne Karakoç & Ece Şölendil
Garip bir Aile Komedisi: Kelebekler
Birbirinden uzak hayatlar yaşayan üç kardeşin babalarından aldıkları bir haber ile bir araya gelerek çocukluklarının geçtiği köye geri dönme hikayeleri…
Kelebekler gerçekten de bu yılın en özel filmlerinden biri, hatta yalnızca bu yılın dersek filme haksızlık etmiş oluruz. Bunun bir kanıtı da dünyanın en önemli film festivallerinden Sundance’den ödülle dönmesi diyebiliriz. Tolga Karaçelik’in bu dramla karışık komedisi birbirinden orijinal karakterleri, izleyenleri sık sık hayrete düşüren olay örgüsü ve alışılmışın dışındaki mizah anlayışıyla Türk sinemasında eşi benzeri olmayan bir film. Absürtlüklerle, olayların katmanlarıyla film sıradan bir aile hikayesi olmaktan çıkmış. Senaryonun göndermelerinin, eleştirilerinin ve olağan dışı gibi gözüken elementlerinin hepsinin arkasında bir mantık olması da bir hayranlık bırakıyor insanda. Dolayısıyla, bu başarıyı diyaloglar sağlıyor.
Hikayenin üç kardeşini Bartu Küçükçağlayan, Tuğçe Altuğ ve Tolga Tekin canlandırıyor. Bartu Küçükçağlayan’ın başrolde olması elbette büyük bir beklenti yaratmıştı ve kesinlikle o olmadan filmde büyük bir boşluk olurdu. Film boyunca bu üç kardeş üzerinden işlenen hikaye ile insanın bazen kendini istemediği veya tatmin olmadığı bir hayatın ortasında bulabileceği ve bu durumu fark ettiğinde geç de olsa işleri yoluna koymak için çaba göstermesi gerektiği anlatılıyor. Yılların getirdiği birikmiş pişmanlıkların, suçlulukların ve keşkelerin nasıl içe atıldığı, hep orada kaldığı ve bütün bunlar fark edilene kadar bir ömrün geçtiği gibi ağır konuları da araya mizah katarak izleyenleri çok da sarsmadan aktarmayı başarıyor Karaçelik. Filmin sonuna geldiğinizde de koltuğunuzdan gülerek kalkıyorsunuz, ama eve giderken hüzünlenip düşüncelere dalmaktan alıkoyamıyorusunuz kendinizi. Filmin genel havası, manik depresiflik sizi de etkisi altına almayı başarıyor. Kesinlikle izlenmesi ve üzerine düşünülmesi gereken bir film Kelebekler.
Kaynakça
Banksy Artwork Shredded Itself Seconds After Being Sold For More Than 1 Million Dollars